luxuria

#459347 - bu entryi ortalama 98 saniyede okuyabilirsiniz.
  1. ceg'in konseptlerle ilgili dmt albümünden beri süregelen bir problemi olduğunu düşünmeye başladım. dmt albümünü ilk duyduğumuzda tribal ve trance sound'lara sahip ilginç bir konsept albümle karşılaşacağız diye beklerken bu hissiyata sahip tek bir parça bile yoktu, yapılmaya çalışılmamıştı bile.

    zaman geçti, bipolar'ı beklemeye koyulduk ve dsm-5'e tepki olarak yazılmış olabilecek, tüm kavramların birbirinin içine geçtiği bir albümle karşılaştık. introvert/extrovert/omnivert ile ilgili kavram karmaşalarını bir kenara koyalım, bir sanatçının bipolar bozukluğu yalnızca hipomani, mani ve depresyon fazlarından ve bilindik semptomlarından ibaret ele alması sığlıktır, yüzeyselliktir, yeterince derinleşememektir. bana bipolar nedir diye sorsan ben de oturur bunları anlatırım zaten, "hacım işte manik olunca kuduruyorsun, depresif olunca suicidal oluyorsun" falan. hakeza sosyopat parçası da kavramsal değerlendirilince başlı başına bir fecaat ama düşsel bir horrorcore denemesi deyip geçiyoruz.

    şimdi karşıma luxuria parçası çıktı, dante'nin ilahi komedya'sının 7 ölümcül günah (bkz: saligia) konseptinden ilhamla hazırlanan bir yönetmen albümüymüş ve ceg'in kısmetine şehvet düşmüş. dinledim, müzik video fena değil, altyapı güzel ama şehvetle ilgili ne anlattı bu parça şimdi bize? şehvete hangi açıdan baktık, hangi yarayı deştik, hangi eleştiriyi yaptık, hangi travmayı gördük, hangi düşünceyi aldık? ceg'in diskografisindeki bafi ve seks parçalarından farklı olarak bu parçada anlatılan hiçbir şey yok, hatta direkt anlatılan bir şey yok.

    demiyorum ki ceg, shakespeare veya wordsworth derinliğine inip anlatılarıyla ruhumuza üflesin ama şehvet üzerine parça yapıyorsan da vaat ettiğin içerik entel feridun'un seks hikayelerinden daha iyi, daha dolu, daha komplike olsun.

    umarım albümün geri kalanı da aynı doğrultuda değildir.

    lawliis

    1/8/2025 17:43
        heart_plus : 2 stat_minus_2 : 0 
    #459347