aramızda kalsın, fi tarihinde hayatımda gördüğüm en güzel kızla tanıştım.
yani, gerçekten gözlerimin çektiği terabaytlar dolusu fotoğraflardan beynime iletilmiş en özel üç boyutlu, canlı şeydi.
müthişti.
hani bazı günümüz sikko romantikleri her boku istanbula benzetirler ya, öyle bir şeydi kız. gözleri istiklal, kaşları eminönünde simit peşine düşmüş mezarcı martılar gibiydi... kaşlarını benzetemedim. ama gerçekten güzeldi.
şansım yaver gitti ve en az onun kadar güzel bir zaman geçirdim kendisiyle. hoş, sonu başından belliydi, yalın şarkıları gibiydi. yalın da o dennis tipine bakmadan nası karı kız peşine düşüyor anlamış değilim, malı da götürüyor adam.
sonu başından belli dedim ya, bunu en başında kestirebildiğim için pek önemsemedim, zamanın geçmesini bekledim ve finali yaptım.
elbette bunu anlatıp kafa sikmek istemiyorum ama bu şarkıyla alakası var bu hatunun.
günün birinde, yine neyi bekliyorsam tam hatırlamıyorum, bir yerin girişinde bekliyordum.
çok illegaldim amına koyım, sigara içiyordum.
merdivenlerden onun gelişini gördüğüm an bu şarkı ve tyler ibnesinin o cani sesi yankılandı kafamda.
ı fuckin' hate you !
but ı love you...
önemli ya da önemsiz, hiç unutmadığınız anlar olur hayatınızda. o kızın merdivenlerden inişi, kolyesi, elbisesi, yanındakilere direktifler vermesi ve çeyrek dakika içinde merdivenin içinden kaybolup gitmesi ve benim de nedense kendimi çekecek yer aramam, vücudumun karıncalaşması esnasında hep bu şarkı çaldı kafamda.
ı fuckin' hate you, but ı love you.
ondan nefret ettiğimi söyleyemem, sevmiyordum da çünkü, " sevmek kelimesi sikmekle eş değer ! "
bilgi kısmına gelecek olursak, tyler the creator un komik adamların yeri geldiğinde en ciddiyi bile cebinden çıkartacak derecede şok edici parçalar yapabileceğinin göstergesi olan şarkısı. gerçi sonunda yine itliğe serseriliğe bağlıyor ama olsun. ferıl da eşlik ediyor bu şarkıda kendisine.