karaçalı incelemesi - mahvedilen potansiyel

#180095 - bu entryi ortalama 733 saniyede okuyabilirsiniz.
  1. “Efsane” olmak demek;

    - “Albümü hemen hızlıca yaptık verdik. Bize hiç soru sormayın.” demek midir?
    - Kariyerinde dinleyiciye verdiği sözlerin %95’ini tutmamak mıdır?
    - Yalancılığa varan tavırlarında ısrar etmek midir?
    - Dinleyicileri yüz üstü bırakmak mıdır?
    - Müzisyenlerin üzerinde aylarca uğraştığı çalışmalar varken sanki marifetmiş gibi “Hemen yazdık, yazar yazmak okuduk.” demek midir?
    - Dinleyiciler geçmişte, ‘bu adam ileride çok saygın olacak’ derken, fitnessçı vasat tiplerin sosyal medyada kendini bir şey zannettiği birisine benzemek demek midir?

    Şimdi şu ‘potansiyel’ konusuna gelelim.

    4. Karaçalı’nın potansiyeli

    Yaptığı işler ve aldığı övgüler arasında büyük bir dengesizlik olan Karaçalı’yı, her şeye rağmen POTANSİYELİ itibariyle Türkiye’nin Sagopa Kajmer ve Ceza’dan sonraki üçüncü ismi olarak görüyorum.

    Bir kere bence en çok öne çıkan yönü, sesi, stili, cümle virtüözlüğü ve okuyuş tarzı. Bu konuda Türkiye’de belki de –potansiyel olarak- en iyisi olabilir.

    Kişisel yaşamında nasıl sorunlar oldu çok emin değilim. Kadıköy Acil tayfasıyla zamanında yaşadığı sorunlar veya bu işten para kazanamaması rape küsmesine sebep olmuş olabilir fakat kendisinin en iyi olduğu düşünülen zamanlarda bile Karaçalı o kadar iyi çalışmalar yapmıyordu ve yine potansiyelini kullanamıyordu. Bana göre en iyi albümü olan Şimdi Git Zombi’den çok daha iyilerini yapabileceğinden eminim fakat ne olduysa bir türlü hayal ettiğim seviyeye gelemedi.

    Geçmişe baktığımda ilk başta Karaçalı’yı çok sevmemin onun stili, kumaşı ve potansiyelini keşfetmemden kaynaklandığını görüyorum. Yoksa mesela erken dönem en ünlü parçalarından biri olan Azize Veda bana göre çok amatör ve çok komik bir şarkı. İnsan utanır bu şarkıyı piyasaya sürmeye. Evet içerisinde güzel sözler, cümleler ve şairane bir üslupla oluşturulan güzel bir atmosfer var fakat 2006 yılı o kadar geç bir dönem değil. Mesela Azize Veda’nın yer aldığı Mezar Virtüözü albümünde Sefalet Ekspresi (Karaçalı’nın en sevdiğim şarkılarından biridir.) kafamdaki Karaçalı’nın o dönemde neler yaratabileceğinin güzel bir örneğiydi. Yani demek istediğim, Karaçalı’yı eleştirdiğimde gelen “O dönemleri hesaba katmıyorsun.” yorumu pek tutarlı değil. Böyle bir anakronizme düşmemeye dikkat edecek kadar sağduyu sahibi olduğumu düşünüyorum.

    Her şarkının kendine has tarzı olduğu için kategorilere ayırarak Karaçalı şarkılarına genel bir bakış atalım:

    5. Karaçalı şarkılarına genel bir bakış

    5.1. Battle ve diss şarkıları

    Karaçalı’nın bu konuda iyi olduğunu düşünüyorum fakat yine de çok yeterli bulmuyorum çünkü Battle Royal albümündeki Battle Royal şarkısına bakalım. Karaçalı’nın o şarkıdaki verse’ünden bir şey anlayan var mı? Veya yine battle diyebileceğimiz önceki şarkılarından Türk Blade’i neden sevdiğinizi doğru düzgün şekilde bana açıklar mısınız?

    Battle demek, “beat üstüne okuyum da nasıl okursam okuyum.” demek midir? Hatta battle şarkılarda öyle sözler gerekir ki, diss olmadığı hâlde kendinize koruyucu bir fanus oluşturursunuz. Crysis’de güç moduna almış gibi kendi yeteneklerinizi sonuna kadar sergilersiniz. Çünkü battle şarkılarda dissin kısıtlayıcılığı yoktur. Battle şarkılar, disse göre çok daha özgür ve rahat bir ortamdır. “Hemen yetiştiriyim” diye bir derdiniz genelde olmaz çünkü.

    Fakat Battle Royal şarkısında Karaçalı ne yapıyor, çoğu şarkıdaki gibi?

    “Yaa kim uğraşacak? Beate uygun bir şeyler yazıyım da bir an önce bitsin.” tadında sözler yazıyor. Mesela aynı albümdeki diğer verselerinde en azından ne dediği anlaşılıyor fakat yine de potansiyelinin çok altında. Eğer Söz Ver şarkısında saçma sapan sözler ve kafiyeler yerine adamakıllı bir şeyler yazsaydı, o şarkı daha çok kişiye ulaşırdı.

    Bakın Karaçalı’nın Satalay Katana veya Vortex gibi bazı şarkılarda manayı bırakıp ryhme ve flowa odaklanması gayet normal. Benim bunlara lafım yok, ki bu şarkıları da çok severim. Bazı şarkılarda elbette stiller deneyebilirsiniz. Aksi takdirde kendinizi tekrar edersiniz fakat her şarkıda aynı kafa yapısı olmamalı. Müzik yapmak o kadar kolay mı? Böyle bir işe kalkışıyorsan biraz beynini yoracaksın. Öyle değil mi?

    5.2. Duygusal ve romantik şarkıları

    Sanırım Karaçalı’nın ünlenmesinde en fazla payı olan şarkılar bunlar. Ben de bu şarkıların hem özgünlük açısından hem tarz açısından övülmeye değer olduğunu düşünüyorum. Karaçalı’nın sözlere en çok dikkat ettiği çalışmalar büyük ihtimalle bunlardır. Keşke bu şarkılardaki hassasiyeti diğer şarkılarda da gösterse diye düşünüyor insan. Çünkü lirikalite, aşk şiirlerinden ibaret değildir.

    Romantik şarkılarda şiir tarzında yazılan sözleri diğer şarkılara layık görmemek, rap müziğe, kendine ve dinleyicilere saygısızlıktır, ayıptır.

    5.3. Karanlık, karamsar ve melankolik şarkıları

    Bu yazının en güzel kısmına geldik. Bu şarkılar söz konusu olduğunda “İşte Karaçalı, işte bu!” diye bağırmak istiyorum.
    Bu kategoriyi isimlendirmede zorlandım açıkçası çünkü bu kategoriye giren şarkıların dozajını kesin olarak belirlemek çok zor. Karaçalı bu şarkılarda söz ve duygu denizinden elinde tuttuğu kaleme özgürce mürekkep çekerek yazmış sözlerini.

    5.4. Politik şarkıları

    Bu türde az şarkısı var. Zaten kendisi röportajlarda siyasetten bahsetmek istemediğini söylemişti.

    Kurşunlar altında çok güzeldi. Gömlek Cebimde Ermeni Kartı’nın politik mesajları tartışılsa da müzikal açıdan başarılı bir şarkıydı. Bu iki şarkı haricinde Karaçalı siyasi görüşlerini genelde farklı şarkılarında bir iki cümleyle anlatma yolunu seçiyor.

    5.5. Diğer şarkıları

    Karaçalı’nın türünü net olarak belirleyemediğim veya belirlemek istemediğim bir sürü şarkısı var. Bu kapsama giren parçaların çoğunu seviyorum.

    Mesela At Avrat Silah bunlardan biri. Şarkıyı nasıl tanımlasam onu kapsamayacak bir özelliğe sahip. Veya Söz Bir Yemin Bir, Ölümsüz vb.

    Bu kategoride üzerinde en çok durmak istediğim şarkı, Satalayt Katana. Organiza Oluyoruz 1’in adamakıllı birkaç şarkısından birisiydi. Şarkıda Karaçalı’nın verse efsaneydi. Şimdi bu şarkı çıktığında kimse lirikaliteyi eleştirmedi. Neden? Çünkü kendi stilistliğinde vadettiklerini rahatlıkla karşılayan bir versetü. Fakat bu şarkıya özel olması gereken tarzı alakalı alakasız her şarkıda denemek istersen sorunlar çıkar.

    Mesela Kör Dövüşü’nde o güzelim beate çalakalem yazdığı verse, eleştirdiğim hususları güzel özetliyor. Sözler beate uysun da ne oluyorsa olsun tarzında yazdığı verse bence en çok Da Poet’e saygısızlık olmuş. Poet, şarkıda gayet güzel bir iş çıkarırken Karaçalı gözünü kapatıp tekerleme okur gibi girmiş şarkıya.

    6. Maddi sıkıntıları

    Karaçalı’nın tutarsız açıklamaları ve ruh hâlinin sebeplerini irdelediğimizde en büyük adaylardan biri olarak para konusu karşıma çıkıyor. Ki bunu kendisi de 2010’da Blow Up albümü çıkmadan önce söylemişti zaten:[1]

    “Zenginlerin zengin olabilmeyi idare edebildiği gibi ben de yıllarca yoksulluğu idare ettim. Gel gör ki bugün, paravan hakikatin dünyevi özetine en nihayetinde, karaya oturan büyük yük gemileri misali sürte sürte sabitleniyorsunuz. Bu şey bütün yaşamınızın totalde karşınıza getirip koyduğu, görünürdeki en büyük sorun oluveriyor: Parasızlık. Yoksul yaşamayı hiçbir zaman aşırı biçimde önemsemedim. Cebimde ufakta olsa arkadaşlarıma yetebilecek meblağ, yoksulluğun hafifletici sebebini teşkil etti. Beni asıl bilendırlardan geçirip ruhumu kırk ninja öfkesine, kalbimiyse fışkıran petrol yataklarına çeviren şey parasızlık oldu. Kesinlikle yoksulluk değildi. Kimseye belli de edemedim.”

    Aynı yazısında babasız büyümenin ve evin tek oğlu olmanın getirdiği yüklerden bahsetmiş. Bunlar gerçekten bir insan için çok önemli sorumluluklar. Fakat niyeyse konu müzik olduğunda, yaşadığı şartlar itibariyle ağır başlı ve sorumluluklarının bilincinde olan insandan eser kalmıyor.

    7. Karakter sorunları

    Bir insanın karakterini konuşmak, yaptığı işi konuşmaktan çok daha zor. Şarkıları bir dinleyici olarak irdeleyebiliyorsunuz. Sonuçta ortada üretilmiş bir iş var. Fakat karakter söz konusu olduğunda bir insanla ciddi bir süre (belki de bir ömür) takılmanız gerekebiliyor.

    Ben Karaçalı’yla hiç tanışmadım. Yanlış hatırlamıyorsam bundan 7-8 yıl önce Facebook’ta birkaç defa mesajlaşmıştık. Şahsen tanımasam da açıklamaları ve yaptıkları itibariyle fikir yürütebiliriz diye düşünüyorum.

    Bir kere kendisinin samimiyetinden fazlasıyla şüpheleniyorum. Israrla “Rap umurumda değil.” tarzında açıklamalar yapması inandırıcı değil. Örneğin 2018’in Eylül ayında Twitter’dan şöyle bir açıklama yapmıştı:[2]

    "Rap yapmadığımdan beridir aldığım "rap yap keysi, rap yap" konulu mesaj sayısı yüzmilyon. Hayatta bir şey her şey ise aynı zamanda hiçbir şeydir beyler. Herkes bilsin, rap tükürük kadar bile sikimde değil. Blow Up'tan beri. Umarım anlatabilmişimdir."

    Ben de “etipuf” nickiyle şöyle bir entry girmiştim:[3]


    "madem öyle bu açıklamayı en az 5-6 sene önce yapmalıydın. hayır arkadaş, bu kadar ilgi olduğunu bilirken neden bir anda müzikten soğudun? insan doğru düzgün bir açıklama yapmaz mı? insanlar kaç yıldır senden müzik bekliyor, sen öylece izliyorsun. bilerek "abi müzik yap" serzenişlerini mi biriktiriyorsun? gerçekten hayret verici. blow up benim açımdan güzel bir albümdü fakat yeterince üretmeyip sonra da sonuç alamıyorum diye şikayet etmek de hiç olmuyor. müzisyenler oturduğu yeren para kazanmaz, üretir. daha doğru düzgün bir tane profesyonel albüm vermemişken, para kazanamıyorum diyorsan sorun sendedir."

    Gerçekten entrydeki serzenişlerim hâlâ geçerli. Adam yıllarca, binlerce “Rap yap Keysi!” haykırışlarını görmesine rağmen bir tane bile doğru düzgün açıklama yapmadı. Herhalde bu tarz söylemleri biriktirerek kendisini tatmin ediyordu. Patron’un Kaybedecek Ne Kaldı şarkısından sonra “Rap sikimde değil.” açıklamasını genişletip en sonunda –yine yeterli olmasa da- adamakıllı bir açıklama yapmış oldu. 23 Eylül 2018 yılında attığı o tweetlerinde şunları söylüyordu:[4]

    “1-sevilen favori rapperlardan biri olmak yetmiyordu ve önümü göremiyordum. blow up çıktıktan sonra asker dönüşü bir seçim yaptım. her whackin ağzından düşürmediği o sisteme girdim ve çalışmaya başladım. ne de olsa arada bişeyler yapacaktım.
    2-haliyle biraz gemiyi azıya çekmek oldu. bu muhabbet kimler tarafından nasıl yayıldı bilmiyorum ama yok dinlenmemişim albümümü almamışsınız falan ben de gıcık olup gidip kendi işimi yapmışım. yok öyle bişey. 2010-2011’de kim para kazanıyodu bu işten. sanırsın bi çuval albüm yaptım
    3-sanırsın her ay bir single, dev bütçeli klipler, her sene bir albüm, imza günleri falan diye kıçımı bayrak etmişim, herkesi araya sokmuşum da olmamış
    4-rap müzikle ilgili herhangi bir kariyer planım yoktu işte. yapıp veriyoduk. bazı yorumları bu tür planları olup bir yere gelemeyen adamlara yapın ben doğru adres değilim.
    “hiphop benim için her şey demek. ama umrumda olmadı.” dememin altında yatan neden buydu.
    5-sonra battle royal 2’yi yapalım dedik. 2-3 parça yaptık ama olmadı. 2 yıl kadar süren psikolojik problemlerle uğraştım. bu albüm için üzgünüm.
    6-2016’da sesindeki yalnızlık’ı kaydettim. klip de çektik. klip en yalın haliyle bok gibi olduğu ve parçanın ruhunu bozduğunu düşündüğüm için yayınlattırmadım. o gün bu açıklamayı yapsam saçma olurdu. bana ulaşabilen hayranlarıma söyledim sadece.
    7-şu an napıyorsun keysi. yeni kişiliğim, alter egom bay black evde rap yapıyor. yakında sizi tanıştıracağız. Selamlar”

    Açıkçası bu açıklama benim için hiç tatmin edici değildi. Yani eğer Patron şarkısında Karaçalı’dan söz etmese böyle bir açıklamaya yine ihtiyaç duymazdı büyük bir ihtimal. Bu tıynette birisi kendisi maalesef.

    Ayrıca sürekli olarak "rap sikimde/umurumda değil." diyor ama yine yalan söylediği gayet açık çünkü rap umurunda olmasaydı, zamanında karaçalı internet sitesi, forumu, fanpagei vb. ortamlar oluşturmazdı. insan en azından der ki: "arkadaşlar rapten para kazanamıyorum, ev geçindirmem lazım; bu yüzden rape fazla vakit ayıramıyorum."

    böyle söylese hak verirdik kendisine fakat o ne yapıyor? ısrarla yalanlarına devam ediyor.

    Karakter olarak ciddi problemleri var. Sosyal medyada görünür olmaya başladıkça bu sorunları iyice açığa çıktı. Sözünde durmamaktan ve ısrarla bu tavrını sürdürmekten hiç gocunmuyor. Bilerek yalan söylemekten hoşlanan bir görüntü çiziyor. Fitnessçı ortalama sosyal medya fenomeninden öte değil gibi maalesef.

    Mesela, zamanında;

    “Bandrollü düşünüyorum.” dedi, çıkmadı;
    "Battle Royal 2 geliyor." dedi, iptal oldu;
    "2006’dan beri kaç defa klip gelecek." dedi, gelmedi;
    "Şubat 2019’da yeni single çıkacak." dedi, çıkmadı;
    “2015’te verdiği röportajda ‘Ustalık işlerim şimdi başlıyor.’” dedi, başlamadı.

    anonim

    20/7/2019 11:30 ~ 23/07/2019 18:00
        heart_plus : 9 stat_minus_2 : 0