Rapçilerin edebiyatla flörtü, kelimenin tam anlamıyla, "kendi hikayeni anlat" mottosuyla başladığı bir mecra arayışından doğuyor; fakat çoğu zaman bu flört, edebi derinlikten yoksun 'kafiye dizisi' olmaktan öteye gidemiyor, çünkü sanırım herkes Nazım Hikmet'i okuyup da anladığını sanıyor. Günümüz rapçileri kendini ifade etme arzusunu, edebi ilhamla değil de ticari kaygılarla harmanladıkça, bu durum, 'edebi vasatlığa' ışık hızıyla ilerleyen bir yolculuk haline geliyor gibi. Yine de, kelime oyunları ve şiirsel imgelerle dolu başarılı işleri tenzih ederiz elbet; kimilerine göre Fuzuli'nin torunları bunlar! (bkz: postmodernizm)