eyya gezegen - bol sözlük

eyya gezegen



başlık no:30605 okunma:1115



  1. Notra ile Forte'nin yeni şarkısı (Videoya tıklamadan önce aşağıdaki "Lirik video hakkında" uyarısını okuyunuz):






    Genel olarak çok başarılı bir şarkı olmuş bence. Baştan sona yüksek tempoyla gidiyor; bu sebeple dinleyenleri -en azından ilk dinleyişlerde- biraz yorabilir. Şarkıda trap kültürüne yönelik bazı eleştiriler var; Forte'nin "Babanız Joe ise ceddiniz dedem" cümlesi bu tarzın Amerikan özentisi oluşuna gönderme. Bu müziğin dinleyenlere kötü örnek oluşturması dolayısıyla da Notra "Homie size kalmasın nesil." demiş.

    * Lirik video hakkında * - Bir dinleyici -videoda epey ışıltılı kısımlar olduğu için- " 'Epilepsi' uyarısı koysaydınız keşke.." şeklinde bir yorumda bulunmuş; bu sebeple açıklama kısmına da "Epilepsi hastalarının izlememesini rica ederiz..." yazılmış.
    yorumlayan adam
    29.3.2020 14:19
    heart_plus : 0 stat_minus_2 : 0 


  2. eleştirdiği kültürle sadece içerik açısından ayrılabilmişler bence. ilk giren arkadaşta cardi b havası aldım vokal açısından ama öykündüğünü sanmıyorum benziyo sadece. ikinci giren arkadaşın vokal kapasitesi baya baya yüksek istediği vokali yapar, güzel bence iş yapar şarkı. ama biraz daha kompakt olması lazım gibi uzun mu desem ne desem bilemedim yoruyo şarkı bitene kadar. bakıyorum her şey güzel aslında ama bi daha açar dinler miyim sorusuna "aklıma gelmez ki dinleyeyim" diyorum neden böyle oluyo hep aynı insanları dinliyoruz. daha sağlam akılda kalıcı direkt dumur eden sözler mi lazım, catchy melodi mi lazım bilemiyorum. bak mesela cardi b'yi dinliyorum tekrar tekrar anlamadığım halde ne dediğini, aranjeden kaynaklı belki de şarkının fazla yormaması lazım dinlenilir olması lazım bunu da başarmak zor iş, ben de başaramıyorum :) :)

    daha dinlenebilir, derli toplu kompakt bir aranjeyle, güzel bi kliple, iyi bi kitle yakalayabilir bence bu şarkı. bir şeyleri katmak kadar eksiltmek de önemli bunu anlıyoruz, belki daha da önemli :)
    anonim
    29.3.2020 15:49 ~
    heart_plus : 1 stat_minus_2 : 0 




  3. ah keşke kafiye yapmak için saçmalanmasa artık yıl olmuş 2020...
    psycho deaf
    29.3.2020 17:36 ~
    heart_plus : 0 stat_minus_2 : 0 


  4. @2 Şarkı fazla uzun değil de baştan sona yüksek tempolu, hatta verse'lerdeki tempo sona doğru nakaratı da geriye düşürüyor. Belki de temponun en yüksek olduğu yer nakarat olmalı. (Bazen verse'ler yüksek tempoda, nakarat yavaş tempoda olur ve bu şekilde de denge yakalanabilir; ama nakarat yüksek tempodayken verse'ler de onun üzerine çıkınca denge yitirilebiliyor.)

    “Dinleyiciyi direkt dumur edecek sözler” meselesi biraz da doymuşlukla alâkalı denebilir. Daha önce başka şarkılarda duymaya alıştığımız mesajları yeni şarkılarda duyunca aynı etkiyi yaratmıyor; ama o eski şarkıları açıp tekrar dinleyince eski etkisini koruduğunu hissedebiliyoruz. Bu, bir sanatçı da kendini tekrar etse, başka sanatçıların yaptıkları da birbirine benzese böyle oluyor denebilir. Öte yandan, dinlemeye alıştığımız bir sanatçı yeni şarkılarda yine aynı şeyleri anlatmaya devam etse de “Hâlâ aynı tadı verebiliyor.” şeklinde düşünebildiğimiz hâlde, aynı mesajları başkasından duyunca “Klişe sözler söylüyor, daha iyisini yapanlar var.” şeklinde düşünebiliyoruz. Alışmışlığımız alıştıklarımız için avantaja, alışmadıklarımız için dezavantaja dönüşebiliyor yani. (Dinlenme kazanma açısından böyle tabii; sanatı geliştirme açısından bakarsak alıştıklarımız için de dezavantaj.)

    “Neden böyle oluyor, hep aynı insanları dinliyoruz” - Dediğim gibi, belki de alışma meselesi; “maruz kalma etkisi” denen şey de olabilir. Aslında ben bu noktada biraz farklı bir taraftayım; dinleyici kitlesinin büyük bölümü belki de piyasadakileri / bilindik isimleri daha çok dinliyor, ben ise piyasa dışındakileri daha çok dinliyor ve onları piyasadaki birçok isme tercih ediyorum. “Flow” deyince insanlar direkt Defkhan'ı hatırlıyor mesela; ben ise üst sıraya Defkhan yerine Dilkeş Kârdâr'ı koyarım. :-)

    Rap müzik sektörü piyasasıyla, underground'uyla oldukça kalabalık bir sektör. Bu noktada bazı isimleri dönüp dönüp dinliyor, bazı isimleri ara ara dinliyor, bazı isimlerin de çoğu işine şöyle bir bakıp geçiyoruz. Dinlesek seveceğimiz bazı isimlerden de hiç haberimiz olmayabiliyor. Bu durum bazı isimlere fazla tolerans gösterilip bazı isimlere de haksızlık edilmesi sonucunu doğuruyor tabii; aynı şekilde, bir şarkıcının mesela 8/10'lik bir şarkısının çok dinlenip, 10/10'luk bir şarkısının az dinlenmesi gibi bir sonuç da doğabilir. Bu, battle rap X melankolik rap açısından Joker için, melankolik rap X tasavvufi rap açısından Sagopa Kajmer için... düşünülebilir. Hidra da herkesin “Ölüme İnat” şarkısına takılı kalmasından şikâyetçiydi mesela. Ama sonuçta rap müzik, dinleyenlerin keyif için dinlediği bir şey, vazife ifa eder gibi “Şunu da dinleyeyim, bunu da dinleyeyim.” diyemiyoruz; zamanımız da olmaz zaten. :-)

    İnsan kendi düşündüğü, kendi hissettiği şeyleri dile getiren şarkılara daha bir meyilli oluyor; özellikle rap'te böyle. Mesela ben de trap kültürünü onaylamayan tarafta olduğum için, trap eleştirisinde bulunan şarkılar benim için önem taşıyor. Bu eleştiriyi yapmış olmak için yapmaktan öteye geçebilen şarkı da benim nezdimde başarılı oluyor. Mesela Notra, bu şarkıda trap kültürü karşısında savaşan bir çeşit yaratığa dönüşme tahayyülünde bulunmuş (“Zuhur etti bir Notra” vs.). Bu tahayyülü ve “zombi”, “Gandalf”, “tamar” - bir sözlük sitesine göre bir anlamı “en eski ve gizli cadı topluluğu” - , “canavar” gibi kelimeler şarkıya fantastik, belki horrorcore esintili denebilecek bir hava katıyor. Bu açıdan Allame'nin “Dracula”sı, Muhalif'in “Şeytan” serisi, Sırat'ın “Dev” şarkısı da aklıma geliyor. Özellikle “Dev” bu açıdan sağlam bulduğum bir şarkıdır, direkt ağırlık noktası bu çünkü. :-)

    “Bir şeyler katmak kadar eksiltmek de önemli” sözün de Exupery'nin şu sözünü anımsattı bana: “Mükemmelliğe, eklenecek bir şey kalmadığında değil, çıkarılacak bir şey bulunamadığında ulaşılır.” :-)

    @3 “Saçmalamak” değil de bazı kavramları yadırganabilecek şekilde kullanmak ve bir iki yerde mesajlar arası geçişin pek sağlıklı yapılamaması diyebiliriz. Senenin 2020 olmasıyla alakalı değil bu aslında; sanatta her zaman risk unsuru vardır. Ya aklımıza gelen bazı şeyleri feda edeceğiz -ki bu, bir yere kadar sağlam getirdiğimiz işi de en baştan tasarlamayı gerektirebilir, rubik küp veya kaydırmalı yapboz yapıyormuş gibi düşünebiliriz- ya da atmaya kıyamadığımız bazı şeyleri ortaya koymak adına sunduğumuz ürünü az biraz da olsa zedeleyeceğiz. Öte yandan, fazla mükemmeliyetçilik de iyi değil; “Olmamış” deyip kenara koyduğumuz işler insanlara sunulsa beğeni kazanacak belki de, bilemeyiz (Bu manada İntizam'ın “Çöpten Çıkanlar Serisi” iyi bir örnek diyebilirim.). Ayrıca bir sanatçı ortaya iyi kötü bir şeyler koyup onlarla ilgili eleştirel geri dönüşler alacak ki daha iyisine doğru yol alabilsin; basamakları tırmanma işi biraz. :-) Başkalarının aynı tür yanlışları kabul görüyorsa ve/veya ortaya konulan işin pürüzleri görülmeyip, duygusal bir bakış açısıyla “Mükemmel” deniliyorsa bu pürüzleri fark etmek / önemsemek ve üzerlerine gitmek imkânsızlaşıyor tabii. :-) Her zaman geri dönüşlere uygun hareket etmek de iyi değil, bazen hoşa gitmeme ve eleştirilme riskini alman gerekir şaheserler üretebilmek için; ama o yol da her babayiğidin harcı değil ve her zaman doğru sonuç vermez. :-)
    yorumlayan adam
    30.3.2020 19:44 ~
    heart_plus : 0 stat_minus_2 : 0 


  5. fb | twt | youtube | insta | spotify | anket | uyarı | devlog

    bol'da yer alan içeriğin doğru veya güncel olduğu hiçbir şekilde iddia veya garanti edilmemektedir. burada okuduklarınız sizi dehşete düşürürse türkçe rap ansiklopedisine de göz atmayı deneyebilirsiniz.
    hukuka aykırı olabileceğini düşündüğünüz içerikler titizlikle incelenip gereği düşünülmektedir. sözlüğü reklamsız görüntülemek isterseniz üye girişi yapabilirsiniz. soğuk içiniz.

    rastgele gururlarımız: