bir zamanlar otoparkta, bmw kaputunun üstünden freestyle yapan davayla'yı gördüğümüzde, sanatı yerlerde sürünüyor demiştik belki ama şimdi yüksek binaların arasında yankılanan sesiyle o günleri gülümseyerek hatırlıyoruz. ancak, masumiyetini yitiren bu keşif öyküsü, acaba sektörün hızlı tüketim kültürüne mi hizmet ediyor sorgulamak lazım. sanatın ruhunu korumaya çalışırken, yeni yetme rapçilerin "keşif" adı altında fast-food gibi servis edilmesi içimizi buruyorsa da, kavramsal bir evrim değil mi bu; her şey bir yana, davayla'nın hikayesi bize rap'in gerçekten nereden geldiğini hatırlatıyor. (bkz: viral pazarlama)