muharrem'i sevmem lvbel c5'i hiç sevmem ama zeo jaweed'le pek bir benzerliği yok.
birincisi akp'nin bu ülkeye yaptığı kötülüğü hiçbir terör örgütü yapmadı.
ikincisi muharrem destekçilerinin vitaminsiz goebbels'in gizli pr'ına kurban gittiğini düşünüyorum, kazanma şansımızı baltalayıp akp'ye hizmet ediyorlar ancak bunun pek farkında değiller. inanmayanlar ekşi'ye girip muharrem destekçilerinin nickaltına baksın. aaa doğru lan ekşi kapalıydı.
üçüncüsü bir rapçinin siyasi görüşü olabilir tabi ki buna göre biz de yanında olur veya tavır alabiliriz. olağan şeyler bunlar
muharrem de çok büyük yanlışa girdi. sosyal medya-tiktok gazına gelinince en fazla influencer olunur. inci sözlük'ün eskişehir'den bağımsız milletvekili çıkarmaya çalıştığı günden beri bu böyledir. he gerçi muharrem hınçla karışık bir hasetle muhalefete yükleniyor, haliyle arkasına topladığı 3-5 gence etkisi muhalefetten soğutmaktan ileri gitmiyor. "kılıçdarın tayyipten farkı ne ya" diye dershane sigara molası analizinden ileri gidemiyor bu kesimin analizleri de fikirleri de.
burada da çok sayıda z kuşağı genç vardır, onlar da hak verecektir bana; z kuşağının çoğunluğunun siyaset okur yazarlığı, yakın dönem türkiye tarihi bilgisi, bunları da geçtim akp'nin suç defterine dair bile derin bir bilgisi bulunmuyor. reisin torna tezgahından geçen bu gençler ne sorgulayıcı ne isyankar. hepsi reisin kullandığı enstrümanları kullanmakta bir beis görmeyen kişiler. linç kültürü, tahammülsüzlük, aykırı seslere karşı "devletin tunç elinin indirilmesini" savunmak gırla. ve hatta "reisin dış politika yeteneği" diye övdükleri bile oluyor. zaten çoğunun tek kaygısı ekonomi. ekonomi biraz daha iyi olursa hak, adalet, özgürlük gibi kavramları çöpe atıp reisçi olma potansiyeli taşıyorlar.
bu ülkede z kuşağı mahvolmuş durumda. bunda reisin eğitim sisteminin, yandaş propaganda aygıtlarının ve dikkat dağıtıp yanlış bilgi yayan sosyal medyanın da suçu var. reisin eğitim sistemi zaten sürekli olarak "biz iyiyiz onlar kaka" propagandasıyla hamasetçi milliyetçi doktrini dayıyor, sınavlar mantık kurmaktan ziyade taktik ezberlemekten ibaret. yandaş propaganda aygıtlarına da herkes çok fazla maruz kalıyor. bir noktadan sonra en aklı başında kişi bile ucundan inanmaya başlar. sosyal medya ise insanların dikkatini paramparça ettiği için kitap okuma, belgesel izleme gibi detaylı araştırma-öğrenme yöntemleri yerini 15 saniyede yargıya ulaşan tiktok videolarına, en güzel laf sokan tweetlere bırakmış vaziyette. tüm bunlara maruz kalan bir nesilden tabi ki siyaset felsefesini bilmesini, tarihi yorumlayıp günümüz için ders çıkarmasını bekleyemeyiz.
bu anlayış z kuşağının sanat zevklerinde bile kendisini gösteriyor. bir y kuşağı olarak(kuşağımın çoğunluğunun demet akalın-hande yener dinlediğinin de farkındayım) bizim zamanımızda anaakıma yaklaşan alternatif müzikler ile şimdinin anaakım olmuş alternatif müziklerini kıyaslayınca bunu anlayabiliyorum. bizim burun kıvırdığımız mor ve ötesi'nin müzikal zenginliği, derin sözleri ve kaygısının esamesi nkvt gibi listelerde okunmuyor. sinemada da öyle. yine aşağılama maksadıyla kullandığımız recep ivedik, şafak sezer filmleri şimdi büyük bir popülerlik kazanmış vaziyette.
bütün bunlar da beni umutsuzluğa sürüklüyor. ne chpliyim ne kılıçdaroğlu'nun büyük bir fanıyım ancak seçimi kazanma ihtimalimizin günden güne azaldığını karşıma düşen z kuşağı fenomenlerinden, röportajlarından anlayabiliyorum. umarım yanılırım, ilk turdan kazanırız. ülke bir norveç olmayacak ama yüz yıllık ülkeyi aile çiftliğine dönüştürenlerden de kurtuluruz en azından.
birincisi akp'nin bu ülkeye yaptığı kötülüğü hiçbir terör örgütü yapmadı.
ikincisi muharrem destekçilerinin vitaminsiz goebbels'in gizli pr'ına kurban gittiğini düşünüyorum, kazanma şansımızı baltalayıp akp'ye hizmet ediyorlar ancak bunun pek farkında değiller. inanmayanlar ekşi'ye girip muharrem destekçilerinin nickaltına baksın. aaa doğru lan ekşi kapalıydı.
üçüncüsü bir rapçinin siyasi görüşü olabilir tabi ki buna göre biz de yanında olur veya tavır alabiliriz. olağan şeyler bunlar
muharrem de çok büyük yanlışa girdi. sosyal medya-tiktok gazına gelinince en fazla influencer olunur. inci sözlük'ün eskişehir'den bağımsız milletvekili çıkarmaya çalıştığı günden beri bu böyledir. he gerçi muharrem hınçla karışık bir hasetle muhalefete yükleniyor, haliyle arkasına topladığı 3-5 gence etkisi muhalefetten soğutmaktan ileri gitmiyor. "kılıçdarın tayyipten farkı ne ya" diye dershane sigara molası analizinden ileri gidemiyor bu kesimin analizleri de fikirleri de.
burada da çok sayıda z kuşağı genç vardır, onlar da hak verecektir bana; z kuşağının çoğunluğunun siyaset okur yazarlığı, yakın dönem türkiye tarihi bilgisi, bunları da geçtim akp'nin suç defterine dair bile derin bir bilgisi bulunmuyor. reisin torna tezgahından geçen bu gençler ne sorgulayıcı ne isyankar. hepsi reisin kullandığı enstrümanları kullanmakta bir beis görmeyen kişiler. linç kültürü, tahammülsüzlük, aykırı seslere karşı "devletin tunç elinin indirilmesini" savunmak gırla. ve hatta "reisin dış politika yeteneği" diye övdükleri bile oluyor. zaten çoğunun tek kaygısı ekonomi. ekonomi biraz daha iyi olursa hak, adalet, özgürlük gibi kavramları çöpe atıp reisçi olma potansiyeli taşıyorlar.
bu ülkede z kuşağı mahvolmuş durumda. bunda reisin eğitim sisteminin, yandaş propaganda aygıtlarının ve dikkat dağıtıp yanlış bilgi yayan sosyal medyanın da suçu var. reisin eğitim sistemi zaten sürekli olarak "biz iyiyiz onlar kaka" propagandasıyla hamasetçi milliyetçi doktrini dayıyor, sınavlar mantık kurmaktan ziyade taktik ezberlemekten ibaret. yandaş propaganda aygıtlarına da herkes çok fazla maruz kalıyor. bir noktadan sonra en aklı başında kişi bile ucundan inanmaya başlar. sosyal medya ise insanların dikkatini paramparça ettiği için kitap okuma, belgesel izleme gibi detaylı araştırma-öğrenme yöntemleri yerini 15 saniyede yargıya ulaşan tiktok videolarına, en güzel laf sokan tweetlere bırakmış vaziyette. tüm bunlara maruz kalan bir nesilden tabi ki siyaset felsefesini bilmesini, tarihi yorumlayıp günümüz için ders çıkarmasını bekleyemeyiz.
bu anlayış z kuşağının sanat zevklerinde bile kendisini gösteriyor. bir y kuşağı olarak(kuşağımın çoğunluğunun demet akalın-hande yener dinlediğinin de farkındayım) bizim zamanımızda anaakıma yaklaşan alternatif müzikler ile şimdinin anaakım olmuş alternatif müziklerini kıyaslayınca bunu anlayabiliyorum. bizim burun kıvırdığımız mor ve ötesi'nin müzikal zenginliği, derin sözleri ve kaygısının esamesi nkvt gibi listelerde okunmuyor. sinemada da öyle. yine aşağılama maksadıyla kullandığımız recep ivedik, şafak sezer filmleri şimdi büyük bir popülerlik kazanmış vaziyette.
bütün bunlar da beni umutsuzluğa sürüklüyor. ne chpliyim ne kılıçdaroğlu'nun büyük bir fanıyım ancak seçimi kazanma ihtimalimizin günden güne azaldığını karşıma düşen z kuşağı fenomenlerinden, röportajlarından anlayabiliyorum. umarım yanılırım, ilk turdan kazanırız. ülke bir norveç olmayacak ama yüz yıllık ülkeyi aile çiftliğine dönüştürenlerden de kurtuluruz en azından.
