sesindeki yalnızlık'ı itunes'da ararken tekrar karşılaştığım albüm. yine o lanet nostaljiye boğuldum...
yıllardır açıp dinlemeye tenezzül etmiyordum. bazı şeyler özeldir. klasiktir. ama klasikler her zaman tüketilmek için değildirler. onlar değerlerini yıpratmaktansa, yüzlerini eksitmektense, onlara eşlik etmiş hatıralarlan beraber bir köşede toz tutmayı, gizlenmeyi tercih ederler. tekrar vakti geldiğinde, tabiri caizse yıldızlar hızaya girdiğinde, zaten klasikler seni kendiliğinden çağırır. hiç olmadık bir yerden aklına gelir, durduk yere bir şey onu hafızanda çağrıştırır ya da rastgele bir yerde bir anda gözüne çarpar (bugün bana olduğu gibi). ve bir anda herşey tekrardan canlanır gözünün önünde. ama o portalı açmaya çekinirsin. o eski hatıraları, eski melodileri, eski sözleri, eski yaşlarını tekrar ziyaret etmek demektir bu. sonuçta aranıza o kadar zaman girmiş...ama dayanamazsın, çünkü o eski dost seni çağırmıştır, eski günleri yad etme vakti gelmiştir...görevden kaçınılmaz ve o yolculuğa atılmışsındır...
evet şu an sadece
musait'i dinlemiyorum. sadece
evim çalmıyor. sadece tekrar
ivan divandelen kulaklarımdan geçmiyor. sadece
yabancıma hey kurşunu tekrar beynime isabet etmiyor. o tribi tekrardan yaşıyorum. o kalp acısını tekrar hissediyorum. o küfrü tekrar basıyorum. o sigarayı tekrar arabamdan fırlatıyorum. o panik atağını tekrar geçiriyorum. çünkü bunlar sadece bir kaç parça değil. hayatımın bir dönemine damga vurmuş, hatta bir dönemin simgesi olmuş şaheserler...
işte o zaman insan düşünüyor...insanoğlu son perdeye geldiğinde, ve bütün atomlar dağıtıldığında, arkamıza son bir hüzünle dönüp "ulan bazı şeyler iyi di be..." diye iç çekecek miyiz?