bir çiçeğe eğilip, onu sadece "güzel" bulduğu için koparan bir primat ile başlayan duygusal düşüncemiz, kendi yarattığımız makinelere verdiğimiz emirlerle ruh halimizi değiştirebilecek sanat eserleri üretebilecek noktaya gelmiş bulunuyor.
her ne kadar normal ve sıradan bir teknolojik gelişme gibi gözükse de, artık sadece konforumuzu değil, duygusal ihtiyaçlarımızı da teknolojinin ilgi alanına ekledik ve bu gerçekten korkutucu boyutta tuhaf bir durum. yapay zekanın ürettiği bir şarkıyı ezberlemek, yapay zekanın ürettiği bir tabloyu incelemek istemiyorum.
bilen bilir, gayet yenilikçi bir adamımdır. araçlara takılmam, şarkıyı plaktan dinlemişim, airpodsla dinlemişim, gram farketmez.
ancak burada neredeyse asıl amaç araç haline gelmiş durumda. yapay zeka tarafından üretilen sanat eserlerinde, bir insanın ifade biçimi değil, bir makinenin binlerce insan bilincinden topladığı geri dönüşlerle oluşturduğu şahsiyetsiz bir estetik yorum var.
insanların chatgpt'yi bu kadar çabuk kabullenip, en yakınlarına dahi söyleyemediği şeyleri yazması ve karşılığında burç yorumları kadar haysiyetsiz olumlama dolu geri dönüşler aldığında eşek gibi sırıtıp bu uygulamayı uzay filmlerindeki espri yapmaya programlanmış zıpçıktı robotlar gibi "dost" görmesi ile hayatımızın en özel noktalarına erişebilen bu teknolojik devrimin kamufle gibi her taşın altından çıkmasından nefret ediyorum.
sanat, insan türünün en kadim miraslarından birisidir. yapay zeka'nın bir gün nobel edebiyat ödülü almasından şüphe duyuyorum. çünkü o gün insanlık olarak çok şey kaybedeceğiz.
belki de o gün herkes halinden memnun olacak, dünyadaki en refah günler yaşanacak, bilemeyiz. ancak yaşam motivasyonumuzu sağlayan çoğu şeyi kaybetmiş olarak ne kadar dayanabiliriz bilmiyorum.
belki torunlarınızı değil ama, torunlarınızın torunlarını robotlar sikecek.