kim ölür ve kim kalır

#464161 - bu entryi ortalama 287 saniyede okuyabilirsiniz.
  1. öncelikle hem beat hem mix benim elimden çıktı ve malesef her ikisininde hamlıkları olduğunun farkındayım. (şu an sadece bu projeyi yaparken beni zorlayan şeylerden bahsedeceğim, parçanın sözlerini irdelediğim bi paragraf altta olacaktır.) proje çok sıkışık bi zamana denk geldi, ayrıca ben işin mutfağı hakkında kendimi geliştirsemde yine koca bir malesefle deneyim olarak yetersiz kaldım. bu işlerle uğraşanlarda iyi bilir bi projeyle üst üste çok vakit geçirdiğinizde onun kusurlarını farkedememeye başlarsınız, ben hem biraz stresliydim (ve  baya bi özgüvensiz.) hemde projenin kaba mixi ortaya çıkıp masteringe geçileceği aşama malesef şarkıyı verme zamanıma ancak yetişti. bass ve drum kullanımıda malesef bi rap parçasına yakışmayacak şekilde zayıf kaldığım alanlar, beat yapmayı öğrenmeye verdiğim gecelerin çoğu melodi yazmaya, müzik teorisi öğrenmeye ve farklı stiller denemeye gitti. bu sebeplerden ötürü aslında ben bolsözlük beatlerinden kullanmayı daha doğru bulsamda, arkadaşım benim yaptığım beatin temaya çok daha uygun olduğunu söyledi. yaptığımız iş çok emek verdiğimiz bi iş, çok kafa yorduğumuz bi iş ama ben bu işi yapmaya bayılsamda her üretme sürecim çok stresli geçiyor ve ben bu stresle genelde başa çıkamıyorum. projeyi yapmaya başladığımızdan beri üç adet beat yaptım ve ben bunlarla uğraştığım sürede malesef projeye olan tahammül sınırımı kaybettim, ortaya son çıkan beatte aslında arkadaşımın gazlamasıyla ve ikinci partta duyduğunuz o piyano melodisinin sampleını bana atmasıyla oldu. ancak ben vokal mikslerini yaptığım sırada hem kayıt almaya çalışıyor hem aşırı yoğun bi stresle mücadele ediyor hemde çıkan problemlerden yılmış halde otomatiğe bağlayıp devam ediyordum. yaptığım mix ve beat ham duyuluyor ben bu kadar çok emek ve stresten sonra sonucun hala tam oturmamasına üzülüyorum, ama asıl üzüntüm beraber bu parçaya giriştiğimiz arkadaşımıda bu (benim yorumumca.) başarısızlığa itmektir, kendisine tekrar özür diliyorum buradan.

    arkadaşım bu proje hakkında yazdığında ve neler yapabileceğimize dair fikirler verdiğinde, ikimizde frankestein temalı bi parçaya okey dedik. ardından portal kanalının frankestein romanı hakkında ki incelemesini izleyip notlar çıkarttım ve neler yazabileceğim hakkında biraz düşündüm. (eğer izlerseniz parçada ki sözlerin neye hizmet ettiğini çok daha iyi anlayacaksınız.) içerisinde çok güzel temalar olsa da, malesef bunların pek azını aktarabildim. "lanet olsun ağaca, lanet olsun meyvene/bütün şu çıplaklığınla bana hakaret etmene." derken adem ve havva referansı çok sırıtsa bile, bütün şu çıplaklığınla bana hakaret etmene kısmında tam olarak meyveyi yedikten sonra çıplaklıklarını gördükleri anı anlattığımı anlamışsınızdır umarım. "ışık kaplı bi güneş bul, dönüştür cehenneme/dün annem ve babam vardı, bugün işim ketenpere." derkende işlemek istediğim ama sadece değinebildiğim, yazarken aklıma gelen bir temayı görüyorsunuz. yaratığın bedenine eklenen her bir parçanın, aslında o insanın geçmişini taşıması ve yaratığın bütün bu anıların karmaşasını içinde yaşaması. kalbini bir çocuktan aldığını, çocukça ve safça sevgisinin sebebininde bu olduğunu anlatmak istedim (aslında kitapta bu yok ama eklenesi çok tatlı bir tema gibi geldi.). "adeta bi çocuktum ki kalbim aşkla doluydu/bende çaresiz sığındım, eskimiş bedenlere." eskimiş bedenlere sığınmak derkende o küçük çocuk ruhunun ezilmesine karşın, yaratığın içinde ki diğer ruhların onu sahiplenmesini anlatmak istedim. bu anlatımı desteklemek için benimde bir dörtlüğüm vardı ama şarkının akışına uygun bulmadığımdan dolayı kaldırdım, onu da şöyle atayım.

    intikamı kovala mahluk korular korumaz beni
    sende her bi çalınan ruh mezarlığın meskenim
    hatıraların yama hatıraların pus
    kalp alıntı bi veletten azametin sisifus

    bu da eğer okumak isterseniz benim verse.

    lanet oldum ağaca lanet oldum göklere
    kusursun kusur yarattın ismimi koydun leke
    lanet olsun ağaca lanet olsun meyvene
    bütün şu çıplaklığınla bana hakaret etmene

    dehşete kapkın hep yüzler beni görünce dağılıyor
    bu kar kışta donmayızda kalbimiz kan ağlıyor
    eski püskü evler gıptalarıma mesken olur
    sanki hepsi başka biri bi göz bir dudak bi kolum

    her felaketin sonunda suç yıkılcak aynama
    hortlayan kanım çekildi suçlu sade sen baba
    kimle karşılaşsam aldı taş tabanca bir tüfek
    konuşacak bi kör bulursam oğlu sıkar sırtıma

    ışık kaplı bi güneş bul dönüştür cehenneme
    dün annem ve babam vardı bugün işim ketenpere
    adeta bi çocuktum ki kalbim aşkla doluydu
    bende çaresiz sığındım eskimiş bedenlere

    bu proje bitmiş haliyle de yapma süreciyle de beni çok yordu, bi toplama albüm için bu kadar stresin fazla olduğunu düşünebilirsiniz ama malesef bu benim elimde olan bir şey değil. bunları yazarken hem insanlar içime sinmeyen bu işi baştansavma yapmadığımı anlasın hemde ben artık biraz içimi dökeyimde rahatlayayım istedim. sevgilerle, dinlediğiniz ve okuduğunuz için teşekkürler.

    sessizsakim

    11/10/2025 21:20 ~ 13/10/2025 1:26
        heart_plus : 4 stat_minus_2 : 0 
    #464161