enderim, sen de diğer 2 sözde üstat gibi eypio gibi şanışer gibi avamın kültürümüzle irtibatını sağlayan sınır kapısı işlevi görüyorsun. zaten kısıtlı kapasiten ve prim söz konusu oldu mu babasını tanımayan davranışların ile bu rolü de senden iyi üstlenecek de biri yoktur.
mevzu endonezya’nın bilmemne ordusu müziğini bulup da üstüne atam sen kalk ben yatam’ı yapıştırıp kitlelere satmak ise hakir gördüğün diğer çocuklar da pek tabi bu işi becerebilirler diye düşünüyorum. yani demem o ki ebru gündeş feati ile yetinme, sefo ile gsyih’sı 200 milyarın altında kalmış failed state latin amerika çingene müziği de yap, tahtakale malı barış manço ile “bu rap değil ve biz boş yapmıyoruz hıh bak osmanlıca da var” konseptiyle kasım kasım kasılın. markete sigara almaya giderken bile ajanstan izin alması gereken 12 iq oyuncuları da arkana alıp koroculuk oyna. yap bunları yani. useful idiotum benim.
bu yüzden de rekabet denen şeyi bu kadar isterken eleştirdiğin adamların değirmenine su taşıdığından haberdar bile değilsin. eminim dinlenmen azıcık arttı mı “oh sercana ne koymuşum” diye kıs kıs güldüğüne eminim ama kazın ayağı öyle değil maalesef. eğer rekabet ise derdin mikrofonu alıp sağlam çocukların tarzı ne ise, dinleyip esinlendiği işler ne ise sen de esinlenip yaparsın. o piti piti karamela sepeti flowun ile kime diş geçirebiliyorsun görelim. (limonlu cheesecake kafalı bıdıbıdıcı hariç)
ancak 2 haftada 1 okan bayülgen’e veya kanal d’deki varoş dilberlerine rep bu değil yeaa diyip sinameki şekli takılmaya ve istediğin tıkı kolay yoldan almaya devam etmen herkes için en mantıklı seçim olacaktır. sana da günaydın ama kuşum aydın. okuyanlara iyi geceler.