poetika'dan tam 10 yıl sonra dinleyiciyle buluşan ikinci da poet solo albümü.
bu 10 yılda da poet ne yaptı? iki 90 bpm albümü, iki beat tape albümü, barış demirel'le bir ep. ayrıca birçok konser, dj performansı sayesinde müziğini ve tarzını türkiye'ye tanıtma şansı buldu.
peki da poet bu 10 yılda ne yapmadı? öncelikle eskiye takılıp kalmadı, "90'lar kafası abi yaa" demedi, geçen zamanda aynı şeyleri yapmayı sürdürüp başarı beklemedi. kendisini geliştirdi, bunu altyapılarını dikkatle dinlediğinizde görmemek mümkün değil. ben yapmadığı başka bir şey daha söyleyeyim: ünlü olmak için polemiklere dahil olmadı, üstelik bunu yapmak için birden fazla fırsatı vardı pmc ve 90 bpm'in akıbeti gibi. müziğine odaklanmayı sürdürdü.
bazı sanatçılar vardır, çok ünlü olmazlar belki ve evet güncel piyasa onların yüzüne dönüp bakmaz, ama o sanatı takip edenler tarafından tanınır, sevilir ve daima saygı görürler. krs one gibi, rza gibi, mf doom gibi. bence dp de bu yolda ilerleyenlerden.
gelelim albüm kritiğine:
henüz bir defa dinleme şansım oldu ama altyapıları beğendiğimi söylemeliyim. hem klasik hiphop unsurlarını, hem de progresif sound'ları içeren bir çalışma yapılmış.
sony müzik etiketiyle yayınlanan bu eserde tam 8 şarkıda çeşitli isimlerin düetlerde yer aldığını görüyoruz. benim ilk dinleyişimde öne çıkan isimler şam, savai ve allame oldu.
sözlere odaklanmam için birkaç tur daha lazım, ancak ilk sefer için taze kan, meteor, tam olarak bu ve atılgan'ı sevdiğimi söyleyebilirim. yeniden değerlendirmek üzere geçici notum 7,5 / 10.
bana bu müziği ve kültürü neden sevdiğimi hatırlatan da poet'e teşekkürlerimi sunuyorum.