@100 Öncelikle merhabalar. Kusura bakmazsan birkaç eleştiride bulunacağım.
Old school – piyasa rapi konusunda söylediklerine pek katılamıyorum. Old school isimler kendilerini geliştirme konusunda yeniler kadar gayretli olmayabilirler; ama her yenilik de gelişim ifade etmiyor. Fuchs'u seven öyle seviyordur; Yener'i seven öyle seviyordur sonuçta. Ben Yener'in Katliam 3'te bariz şekilde sırıttığını düşünmeme rağmen, bazıları “o taşımış” şeklinde düşünebiliyorlar. (İstersen fanboyluk da diyebilirsin ama sevenler var neticede.)
“Çağın gerisinde kalmış fosil rapçiler” - Çağ ne çağı ki anlamadım. Old school isimler şu an trap popüler diye adamlar trap yapmak zorunda mı? Ya da raplerinin tekniklerini (flow, rhyme vs.) kendisinden sonra gelenlere uydurmak zorunda mı? Bu adamlar pop çağında rap yaptılar; eğer çağa ayak uydurma gibi bir anlayışları olsaydı rap adına bayrak açmazlardı. Popüler olanın karşısında bir duruş sergilemeye alışık oldukları için, az kişiye de dinletseler sevdikleri işi yapmayı tercih edeceklerdir. (Özellikle Fuchs için söylüyorum bunu. Yener Çevik şu sıralarda popüler zaten.) Ayrıca Anıl Piyancı'nın çağa ayak uydurduğu ne malum? O kendini ne kadar değiştirmiş mesela? Sen de kendin söylüyorsun "karı kız muhabbeti yapmasından gına geldi, ama dinletiyor en azından." diye. Fuchs da kendi takipçilerine dinletiyor kendini. Keza Killa da öyle. Rap stili herkese hitap etmeyebilir; ama dinleyen dinliyor.
“Çağ” meselesini pop ve trap'i ele alarak genişleteyim. Normalde pop da çağın gerisinde kalması gereken bir müzik türü. Hep aynı melodiler, aynı basit mevzular, cümleleri az buçuk değiştirip müstehcen bir kliple yeni şarkı diye sunmalar... Ama dinlenmelere bakarsak popun hâlâ revaçta olduğunu görüyoruz. Trap denilen şey de hemen hemen benzer taktiklerle kitleye kendini sevdiriyor. Hep aynı para, şöhret, araba, karı kız mevzuları, son model arabalarla çekilen klipler, klasik “kafam güzel” modu mesajlar... Bunun çağdaşlıkla bir ilgisi yok.
“Ben Fero'lar sizi piyasadan sildi” - Yukarıda da söyledim; adamların derdi piyasa değil, sevdikleri müziği icra etmek. Massaka, Yener Çevik, Anıl Piyancı gibi geniş kitlelere hitap edenler paralarını da kazanırlar; ama underground kalan isimlerin derdi piyasada olmak değil. Onlar eskilerden beri rap'i bir eleştiri ve mücadele aracı olarak gördüler -ki öyle de olmalı-, şimdi niye piyasaya oynasınlar ki? Çağa ayak uydurma adına gidip Ezhel'le, Khontkar'la sahneye çıkan oldschool'lar olabilir; ama onların yaptığı da doğru değil. Bu müziği Türkiye'ye sen getirdiysen, yıllarca “rap araba, karı kız değildir” diye insanlara anlatmaya çalıştıysan, şimdi onlar revaçta diye aynı konsere çıkamazsın; çıkmamalısın. “Onlar varsa ben yokum.” diyebildikleri gün belki de piyasanın dengelerinin değişmesi adına önemli bir adım atılmış olur. Joker'in “Black Jack”iyle, Kezzo'nun Twitter'dan sallamasıyla falan olmaz bu iş.
“Anaokulu seviyesinde kafiyeler” - Pop da anaokulu seviyesinde kafiyeler yapıyor; ama kendini dinletiyor. Nasıl iş bu? Şiir olarak bakarsak, “anaokulu seviyesinde” dediğin kafiyeden büyük şairler bile kendilerini sıyıramayabiliyor. Rap'teki rhyme farklı olabilir -çünkü kafiyede son harfin aynı olması şartı aranır; rhyme'da aranmaz-; ama orada da kendini çok geliştirmese de çok dinlenen MC'ler var. Ayrıca “Sizi piyasadan sildiler” dediğin adamların harika rhyme'ı mı var sanki? Onlar daha çocukça değil mi, ben mi yanlış biliyorum? Joker “Black Jack” şarkısıyla resmen yüzlerine vurdu “Sizin rap'iniz böyle dandik işte” diye. Ama onlar mesajı almadı, şarkıyı da beğenmediler. Hâlbuki gerçeği ne ki taklidi ne olsun :-)
“Bu parça da kendinizi hatırlatmak için çırpınmanız” - Sırıtan bir iki verse haricinde gayet de ortalama üstü bir parça bence. Dinlenme sayısı da gayet yüksek; ne çırpınması?
“Diablo kim bilmiyorum” - Sen cümbüşü kaçırmışsın o zaman :-) Mart ayında Massaka'ya diss atan ve yüzünü gizleyen “Diablo” diye bir şahıs ortaya çıkmıştı (Massaka'nın kendisiydi tabii de efektle sesini inceltiyorlardı.) Sonra çatışma haberi falan çıktı. Bir ay içinde üç Diablo parçası, Massaka'nın da Diablo'ya iki dissinden sonra Diablo Massaka'nın hesaplarını ele geçirdiğini duyurdu; Diablo'nun Massaka'yı alt ettiği izlenimi yaratıldı. “Maskem” şarkısıyla da Massaka Diablo'nun aslında kendisi olduğunu duyurmuş oldu. Massaka'nın id'i denebilir bir nevi :-)
Ayrıca bazı yerlerde kullandığın tabirleri de tasvip edemiyorum. Hele ki mahlaslarla dalga geçmen hiç yakışık almamış. Beğenmeme hakkın var, eleştirme hakkın da var; hatta belli ölçüler içinde yerin dibine gömme hakkın da var; ama rapçilerin isimlerini o şekilde yazarak cool olmuyorsun; itici oluyorsun. Senin gibi yazan arkadaşları görenler de topyekûn sözlüklere sallıyorlar “İsminizin görünmemesine güvenerek hakaretler ediyorsunuz.” diye. Ha, şu da var; kendileri de underground oluşlarına güvenerek şarkılarda popçulara küfrettiler. Joker şarkı yarışmasına katıldığı zaman “Geçmişim popçu kankamları” demek zorunda kaldı mesela. Aslında bir yerde kendileri kitleye yanlış örnek oldular; ama iş dönüp dolaşıp kitlenin onlara sarmasına dönüşünce rahatsız oluyorlar. Tartışmaya açık bir konu.
@102 eleştirin için teşekkürler yorumlayan kardeşim.
öncelikle mahlaslarla dalga geçmemin sebebi hava atmak değil, kendim için yapıyorum. mahlaslarla dalga geçmek benim komiğime giden bir şey. ki dalga geçtiklerimin bazılarında övdüğüm de oldu. gülersiniz gülmezsiniz herkes için komik olmaz doğrudur.
çağ konusunu açayım. pop çağ dışı kalmış bir müzik türüdür evet. ama popun kaliteli söz yazma, iyi kafiye yapma gibi kuralları yoktur. kulağa hoş gelen bir beste ve sözler yeterlidir pop için. bu yüzden hala günümüze kadar devam etmiştir. ama o bile değişmiştir eskiden enstrümanlarla yapılan bu müzik türü artık dijitalleşmiş, bok gibi bir şey olmuştur.
fakat konu rap olunca öyle değil. rap sözlü bir sanattır. ve iki temel kuralı vardır, akıcı bir flow ve iyi kafiyeler. amerika'daki rapin altın çağındaki rapçilerin genelini incelerseniz bu kurallara çoğu uyar ve bir şeyler anlatabilirler. tabi rapin amerikan diline uygunluğu da yadsınamaz bir gerçek.
fakat bize bu kanseri aktaran almancı abilerimizi incelediğimiz zaman, amerika'daki rapin altın çağına tekabül ediyor bu zaman dilimi, flowları tekerleme gibidir ve kafiyeleri çok basittir. evet türkçe rapin ilk dönemleri olduğundan dolayı bunu o zamanlar için kabul edebilirsiniz, daha ilk denemeler böyle olması normal diyerek. fakat geldik 2019 yılına ve hala o zamanlardaki tekniklerle rap yapıyorlar. dinazorluk dediğim şey bu. onlardan sonra gelen akıcı flowlara sahip güzel kafiyeler yapan rapçiler oldu. çoğunu sevmiyorum ama teknik olarak söylenecek bir şey yok. ben işin teknik kısmına bakıyorum. massaka'nın flowu iyi olduğu için bir şey demedim mesela eleştirimde. kararsız kaldığımı belirttim.
rapin iki temel kuralına uymamaları trap yapsınlar demek değil. rapin iki temel kuralına uymamaları sisteme karşı bir duruş da değil. rapin iki temel kuralına uymayanlar rap yapmıyordur. mesela anıl piyancı'nın tekniği rape oldukça uygun. çok sevdiğim biri olmasa da (burdaki çoğu kişi de sevmiyordur eminim) bunu göz ardı edemem. çağ konusunda demek istediğim şey anıl piyancı'nın, şanışer'in,rota'nın, defkhanın yaptığı gibi yapılması aslında. olması gereken rap budur demek istiyorum çağ derken. Ben de isterim dr. fuchs harika flowu ve ilginç sesiyle harikalar yaratsın.kendini olması gereken seviyeye çekmelerini,gelişmelerini istemek büyük bir istek değil. ONlar için öyleyse eğer piyasadan çekilebilirler.
genel olarak eleştirilerine hak veriyorum bunların dışında. rapin bozulacağını ön görmüş ve çok önceden dinlemeyi bırakmış biri olarak aynı kaygıları ve aynı nefretleri taşıyoruz ikimizde. benim baktığım açı farklı, senin baktığın açı farklı sadece. ben de yeni dönem rapçileri sevmiyorum ama bunların piyasayı değiştirmeye başladığını sen de görüyorsundur. türkçe rap hiç bir zaman iyi olmadı ama şu an olduğu durum daha da kötüye gittiğini gösteriyor. amerika'da değişime uğrayan rap sektörünün geçtiği yoldan biz de geçeceğiz. rap artık bambaşka bir yere gidecek ve bunu ne biz, ne de oldschool dediklerimiz engelleyebilecek ne yazık ki. çırpınma dediğim de buydu aslında. teşekkür ederim eleştirilerin için. selametle.
@103 Ben de nazikçe ve dolu dolu yanıt verdiğin için teşekkür ederim. Aslında dediğin gibi, meseleye bakış açımız da biraz farklı. "Çağa ayak uydurmakla tarzı kastetmiyorum." demişsin. Meseleye Fuchs üzerinden örnek vereyim yine. O da bir zamanlar tarz değişikliğine gitmişti, İstanbul Attack diye dört kişilik bir grup oluşturup party-rap mi, funky-rap mi ne denen tarzda kopmalık şarkılar yapmışlardı. "Çılgın Dershane" filmine de soundtrack yapmıştı. Sonradan yine eski stiline döndü; o proje de kendisi için bir nevi pişmanlık oldu.
Oldschool isimlerden Killa Hakan, Ceza, Sagopa, Fuat, Fuchs, Yener birbirlerinden çok farklı yerlerde duruyorlar. Teknik açıdan Ceza, Fuat ve Sagopa'nın apayrı yerleri var. Killa cümleleri çok uzatıyor. Fuchs oturttuğu belli bir teknik üzerinden yürüyor; battle'da Ceza kadar sert değil, melankolik rap'te de Sagopa'dan farklı. Yener zaten arabesk rap yaptığı için teknik açıdan çok bir beklenti yaratmıyor; daha çok tarzıyla dinletiyor kendini. Bu isimlerin bazılarında teknik yetersizlik varsa da ben hepsini rap'in içinde farklı bir tat olarak görüyorum. Şiirlerde basit basit kafiyelerin, hatta kafiyesizliğin kabul görmesine alışık olduğum için de kafiyenin dolgunluğuna her zaman takılmıyorum. "Rap" kelimesi eleştiri manasına da geldiğinden, flow ve rhyme açısından çok üst düzey olmayan bir şarkı eğer vurucu cümlelere sahipse, lirizm ve/veya didaktizm yönlerinden kuvvetli olabiliyorsa benden geçer not alabiliyor. (Mesela Fuchs'un "Kimse Umrumda Değil" parçasının müziği ve sözleri hoşuma gidiyor; rhyme'ları kulağa hiç dolgun gelecek cinsten değilse de benim ölçütlerime göre on numara parçadır.) Ama tabii herkes aynı şekilde icra etse çekilmez olabilir. Ve lirizm yerine basit romantizm geçtiği zaman da rhyme vs. de durumu kurtarmıyor. (Sancak vb.nin şarkılarında olduğu gibi.) Mevzuların ve argümanların kalitesi de önemli yani. Anıl gibi tekniğin sağlam olup sürekli para, karı kız muhabbeti yapacağına, Joker gibi rhyme ve flow açısından elle tutulur işler yapıp rakibine küfredeceğine Fuchs gibi yap daha iyi.
Rapin iki temel kuralı var meselesine de katılamıyorum. Dediğim gibi; mevzuların ve argümanların kalitesi, vuruculuk, didaktizm ve lirizm de kendini dinletebilecek öğeler. Mesela Joker-Patron karşılaşmasında ben Patron'u üstün tutmuştum; "PMC Cypher 5" altında da "Yarasa Koleksiyonu" için "Rhyme ve flow şovu olması haricinde pek de sağlam değildi." demiştim. Biri şöyle bir soru sormuştu: "Başka ne olacaktı kardeş?" Ben de, "Bu bir diss olduğu için argümanlara bakmak gerek." demiştim. (Yorumumu en üstlerde görebilirsin; orada da aynı kullanıcı adım. O zamanlarda henüz sözlükte yer almadığım için "Bol Sözlük'te üyelik açıp oraya da yazabilirdim." falan demiştim :-) ) Hem içeriğiyle hem tekniğiyle kuvvetli şarkılar arayabiliriz tabii ki; ama hemen hemen her şarkıda üç aşağı beş yukarı kusur bulunabileceğinden, ben de bazı şarkılarda teknik detaylara takılmamayı tercih edebiliyorum. :-) Ama hem konu ve içerik basit, hem teknik basitse (Şimdiki trap'te olduğu gibi) asıl onlar rap yapmıyorlar benim gözümde. :-)
Aslında sürekli söz konusu edilen şahsiyetler dışında da iyi rap yapanlar var. Flow ve rhyme'a önem verdiğin için, mesela Muhalif, Sırat, Alem DM gibi çok tanınmamış isimleri de dinleyebilirsin. Piyasada el üstünde tutulanlardan aşağı kalır işler yapmıyorlar. Sözlükte pek adı geçmeyen şahsiyetler ama zamanla onlarla ilgili başlıklar da açılabilir.
@115 gerçekten bu manada bir göndermeyse diye yazıyorum:
dinleyiciler önüne konulan her şeyi beğenmek zorunda değil. beğenisini veya eleştirisini küfürle ifade edenler de her mecrada var. özellikle bol sözlük'ün eleştiri konusu yapılması pek isabetli bir seçim değil. rapçiler öteden beri şarkılarda birbirlerine ve pop'a küfürler ederek dinleyiciye de bu yönde kötü örnek oldular. ama o dinleyiciler rapçilerin işlerini beğenmediği zaman o tarz tepkiler verince hoşlarına gitmemeye başladı. yapacak bir şey yok; kitleyi siz bu şekilde formatladınız. ayrıca insanlar senelerce "rap beyin, pop kalça" diye diye dolaştı. "düşünebilen insanlar rap müzik dinler." gibi argümanlar dolandı ortalıkta. ama dinleyiciden pop kitlesi gibi, önüne konan her şeyi beğenmesi, alkışlaması, beğenmiyorsa da dislike falan atmadan, eleştirmeden sessizce gitmesi bekleniyorsa bu aslında onların düşünmemesi isteniyor demektir.
özellikle rap sohbetinin yapıldığı bir mecra -birtakım işlevsel sorunlar görülebilse de- insanların ihtiyaç duyduğu bir şey imiş ki böyle bir sözlük kurulmuş. rap sadece şarkıyı üretenlerin malı değildir; sen şarkıyı dinleyicilere bir şey sunmak adına yaparsın. bu işleri beğenmek veya beğenmemek dinleyiciye kalmıştır. kimseyi övüp göklere çıkarmadan, kimseye de küfretmeden eleştiriler yapmak en doğrusuysa da herkes böyle davranamıyor. birtakım kişiler üzerinden bir platform kötülenebiliyorsa; ben de dandik rap şarkılarını göstererek tümden rap'i kötüleyebilirim -ki rap yıllarca bu tür bir muameleye maruz kalmış bir müzik türüdür.- ama bu doğru olur mu? olmaz. o zaman diğeri de doğru olmaz.
bol'da yer alan içeriğin doğru veya güncel olduğu hiçbir şekilde iddia veya garanti edilmemektedir. burada okuduklarınız sizi dehşete düşürürse türkçe rap ansiklopedisine de göz atmayı deneyebilirsiniz. hukuka aykırı olabileceğini düşündüğünüz içerikler titizlikle incelenip gereği düşünülmektedir. sözlüğü reklamsız görüntülemek isterseniz üye girişi yapabilirsiniz. soğuk içiniz.