mor, acıyı simgeliyor. sanırım şarkının bir diğer adının mor olması da, şarkıdaki somut acıyla ilgili.
da poetin ergen diyebileceğimiz yaşlarda yaptığı bir şarkı. fakat benim için en değerli, türkçe sözlü şarkılardan birisi. yani, gerçekten çok güzel.
ben artık susmuyorum fırtınalar koparken.
kabuslarım vardı şehre güneş doğarken.
ağustostan kasıma kendini terketmek.
uzun süre sonra, kıytırık arşivimde görünce eski bir arkadaşı görmüş kadar sevindim. gerçekten bazı şarkıları özlüyor insan. tam her şeyi yoluna koydum diyorsun, koyuyorsun kahveyi, sigarayı yakıyorsun. arada goygoy yapıyorsun internetten birileriyle, öyle takılırken tak diye karşına fırtınalar koparken geliyor.
internet cafe günleri, lise dönemi, ergenlik... seni kulaklıktan başka kimsenin teskin edemediği saçma dönemler. saçma işlerle gençliğin heder edildiği günler. istediğini alamadığın zamanlar, kalbini kıranların en az senin kadar vurdum duymaz olduğu, kimseden gidemediğin özgüvensiz günler.
boş odayı nasıl doldursam diye düşündüğün günler. sadece iki yatak ve otuziki ekran televizyonun olduğu iki göz odada, günlerin günleri kovalamasını beklemek, mezuniyet...
her dönem yanı başımda olan bir şarkıydı fırtınalar koparken. ne zaman açsam buz kesilip dinlerdim. şu an da kulaklarımda, ama gel gelelim eski günlerdeki gibi hissedemiyor insan.
risk bağımlısında çok farklı bir hava var. da poet bir röportajında bu albümü yaparken harddiskinin yandığını sonra her şeyi baştan yaptığını söylemişti yanlış hatırlamıyorsam.
insan ruhu karşıdakinin çabasını,arzusunu algılıyor sanki. bazı albümlerde bunu çok hissediyorum,risk bağımlısı da bunlardan birisi. poetika üzerinde çok daha iyi çalışılmış teknik açıdan çok daha iyi bir albümdü ama risk bağımlısı gibi hissettirmedi bana. belki büyüdüm,artık eski ben değildim. risk bağımlısında şarkıların aralarında hatıralarım da vardı, belki de ondan bilemiyorum.
Bana ruh halimle alakalı sualler sorma
Dipte gezinen adımlarıma prangalar var
Bir format isterim ben geçmişe
Birde elime kalem ver
Geleceğe dair ise onca endişe
Odamda yalnız bekleyişe talim ümitler
Halim "he" der, keder hayallerime küfreder
Üfle sönsün mumun aydınlığı
Saydam bir beden gelipte mahfeder
her gece karanlığımı..
Yokluğunda elinden tuttuğum duygunun adı
Söylesene sadece basit bir yalnızlık mı ?
Bu başka bir şey, ruhum böyle sormazdı!
Bu başka bir şey yaren, kalem böyle yazmazdı!
Damarlarım bir hayli kana susamış
Sustuğum her an ellerim kollarımı bağlamış
Bağışla bazen saçmaladığım onca kelamı!
Bağışla hiç olmadığı kadar lekesiz bu algı!
Bi yere gittiğim yok beyaz tavanda gözlerim
Közler ateşi özlemin, yakar sinemi
Kasımda vuku buldu akibeti ebedi
Sen sadece hisset bu kırık kalemin dediklerini
Bu adam terkeylermi ki hiç şatosunu?
Kar sisini alsada hayatı kahpe lodosunu
Bazen felek yüklenip kırabilir omuzumu
Lakin sende duymadınmı o bebeğin masum kokusunu?
Ben artık susmuyorum fırtınalar koparken
Kâbuslarım vardı şehre güneş doğarken
Hayat geçip giderken dur diyebilen yok
Içimde bir his var durdurabilen yok!
Etrafta gördüğüm onca sahte yüz içinde
Zaman geçti baktım tüm ruhum kan içinde
Sönmesi imkansız yangın çıktı bak içimde
Ta derinde! içine gir ve bak, ta derinde..
Elimde mevcutsa ellerin, cihanı neyleyim?
Figanı gördüm çok kez, rüyamı dinleyin.
Şarkılar bırakıp kaçtı boğazımı düğümleyip
Ve ben hep saklandım odamın içine herşeyi boşverip
Aslında herkes tekti, ben çekip gittim
Çok kez aynadan silik bir surat seyrettim
Ağustostan kasıma kendimi terkettim
Şimdi ise sözümle mor bi tablo resmettim.
bol'da yer alan içeriğin doğru veya güncel olduğu hiçbir şekilde iddia veya garanti edilmemektedir. burada okuduklarınız sizi dehşete düşürürse türkçe rap ansiklopedisine de göz atmayı deneyebilirsiniz. hukuka aykırı olabileceğini düşündüğünüz içerikler titizlikle incelenip gereği düşünülmektedir. sözlüğü reklamsız görüntülemek isterseniz üye girişi yapabilirsiniz. soğuk içiniz.