"we shall teach you that the bullet of the slave is not the same as the bullet of the oppressor, dispensing blazing light to frail silhouettes wandering around in mazes they cannot break"
Osmanlı'nın neden köylülerin İstanbul'a gelmesine izin vermediğini anladım; çoğu sabah hacı taşan, neşet ertaş ya da çekic ali dinleyerek başlıyorum güne, yemeğin yanında bir baş soğanı yumruğunan kırıp tuza banıp yiyorum, arazi görünce "hele bi semaver falan yok mu" diyorum, günde 5 demlik çay, arada güvercinlere falan "bunlardan ne et çıkar" gozüyle bakıyorum. Benim bu kavruk anadolu genleriyle metropol hayatına adapte olmam imkansız. Keşke ciftbozan vergisi olsaydı da köyde kalsaydı sülalem
bol'da yer alan içeriğin doğru veya güncel olduğu hiçbir şekilde iddia veya garanti edilmemektedir. burada okuduklarınız sizi dehşete düşürürse türkçe rap ansiklopedisine de göz atmayı deneyebilirsiniz. hukuka aykırı olabileceğini düşündüğünüz içerikler titizlikle incelenip gereği düşünülmektedir. sözlüğü reklamsız görüntülemek isterseniz üye girişi yapabilirsiniz. soğuk içiniz.