evet arkadaşlar, gelelim hayatın gerçeklerine.

düşüncesi beni ne kadar rahatsız etse ve gerse de bu gerçeğe karşı bir anti tez üretemiyorum : türkiye'nin bir vasıfsız yuvası olması.
ülkede her kesimden ağır vasıfsız insan bulabiliyorsunuz. tarafı, dini, dili ne olursa olsun herkes bir vasıfsızlık içinde.

bu vasıfsızların rağbet ettiği 2 meslek var. birincisi fotoğrafçılık, ikincisi de dj lik.

hem dj hem fotoğrafçı olanlar da var ben o arkadaşlara pir vasıfsız diyorum.

anlatacaklarımı entry'e dökmeden önce hiç bir nefretimin olmadığını söylemek istiyorum. bazı arkadaşlar kızıyor insanları tek tipleştiriyor diye, ancak yapacak bir şey yok. gerçekten tek tiplerin cirit attığı bir yerde yaşıyoruz.

ülkede insanları ilk vasıfsızlaştıran şey televizyondu. bizim gibi kalabalık ve gelişmeye açık ülkelerde de insanları vasıfsızlaştırma, hayalsizleştirme, tek tipleştirme televizyon vasıtasıyla yapıldı.

japonya, abd, latin amerika gibi yerlerde yayınlanan televizyon programlarıyla isveç, danimarka, norveç gibi ülkelerde yayınlananlar arasında epey bir fark var.

bizim ülkemize değinmeme gerek dahi yok; kadınlara hiç bir şey katmayan kadın programları, insanları 55 ekran televizyona hapsedip zenginlerin sikik ve entrika dolu hayatlarını anlatan diziler, eşlerin birbirlerinin ağzına sıçtığı yarışma programları, acunun işleri vs.

allah aşkına, neden televizyonda insanı çalışmaya, hayal kurmaya itecek bir tane bile program yok ?
neden tüm programlar entrika üzerine ? ali riza bey'in kızları neden kaşar ?

tek tipleştirmek için. kurtlar vadisini izleyerek büyüyen çocukların çoğu şu an vasıfsız.

dönelim günümüze. asimile edildiğimiz günlere dönelim.

bu bahsettiğim dj ve fotoğrafçı tiplerin bir çoğu eşcinseldir. bugünün imkanlarıyla dünyayı takip ettiğim zaman özellikle ülkemdeki damdan düşme dj lerin çoğunun eşcinsel olduğunu görüyorum.

bunlardan biri de bizzat tanıdığım bir eleman.

çocuk bundan bir kaç sene öncesine kadar baya maskülen bir elemandı. ancak en son instagram hesabına göz attığımda snapchat fenomenleriyle takıldığını gördüm. kerimcan durmaz var mesela aq, bu adam niye ünlü ? çünkü o da vasıfsız, eşcinsel. eminim dj lik tecrübesi de vardır.

neyse, bu arkadaş girmiş bir tayfaya, kendini kaybetmiş. fotoğrafçılık ile başladığı serüvenine -ki fotoğrafçılıktan kastım sadece paraya kıyıp iyi bir makina almış olması. fotoğrafçılık hakkında bir gram bilgisi varsa ardımı harlasınlar- dj olarak devam etmiş. arada da fotoğrafçılıkla ilgili işlerini paslayıp" ahh beni bu günlere fotoğrafçılık yeteneğim getirdi " diyor.

yarrağımı fotoğrafçılık yeteneğin getirdi. amına kodumun vasıfsızı.

seni bugünlere diğer vasıfsızların ilgi açlığı getirdi. diğer vasıfsızların " ulan belki ben de bi gün vururum voleyi " umudu getirdi. sen de o umutla geldin, gittin birilerine yamandın, ortam yaptın, göt verdin veya göt siktin ve bu noktaya geldin.

bir yere geldiğin de yok ha, sahte dünyanın önüne gerçek hayat güneş gibi geçince bunalıma girecek belki intihar edeceksin, farkında değilsin.

çünkü zeminin bomboş.

boş oğlu boşsun.

bu dj bozuntuları, bu dj in açılımını dahi bilmeyen göt oğlanlarının tek yaptığı şey volkan konak falan çalmaktır. daha önce hazırlanan setlerin üzerinde sadece play tuşuna basar. pezevenk fit gömlekli elemanlar, yaşı geçmiş zengin bebe avcısı bok çuvalı kaşarlar müziksiz kalmasın diye uğraşır, köşede bir figürdür. kariyeri bir mekan sahibinin " kardaş benim amcaoğlu da dj sen geç muhasebeden al hesabını o gelecek bu cumartesi " demesine bağlıdır.

bu elemanların bir soundcloud hesabı dahi yoktur aq, ne seti. benim çocukken hazırladığım winamp setlerini bunlara versem "hööaa " diye sevinirler am bulmuş liseli gibi.

gerçekten her adımımızın değerli olduğu bir çağda yaşıyoruz. insan benliğini kaybetmemeli. üç günlük heves için, tv de gördüğü hayatlara ulaşabilmek için olmadığı bir insan gibi davranmamalı.

tüm twitter, instagram fenomenlerinin olayı bu işte. milyonlarca vasıfsız cahilin kültürsüzlüğünden yararlanıyorlar.