farklı söyleyenleri olan Pir sultan abdal şiiri. Vaziyet şu ki; suyu taşımaya yarayan, dolap dediğimiz dönen ahşap mekanizma, tabii o dönem wd-40 da olmadığından mütevellit, inliyor. pir sultan abdal da bunu "ali, ali" diye duyup da onun inlemesine sebebin bu olduğunu düşünüyor. Hüsn-i ta'lil gibi Hüsn-i ta'lil, tasavvuf gibi tasavvuf. Misal bu yüzden almanlarda tasavvuf olmaz, çünkü alman yapsa o dolap inlemez, yağ gibi kayar, tak diye durur.
Bu arada bu nefesleri, demeleri zahiri manasıyla dinleyip geçen çok şey kaybeder, ağacın tasavvufta allah'ı temsil ettiğini göz önüne alın. alevi-bektaşi inancındaki panteist, vahdet-i vücudçu anlayışı göz önüne alın. gizli bir "insanın varoluş sancısı tanrıdan kopuşuyla, doğasındaki bu yarımlıkla ilişkilidir" manası olduğunu göreceksiniz.