Trendyol Tarkan'ı oynatınca Migros Sanal Market de Ceza'yı oynatmış galiba. Ve Ceza yine hızını konuşturmak için var; işte reklam sektörünün vizyonu. İçerikte de epey sıkıntı var:
- Reklamın söylenen rakamlarla uyuşan bir esprisinin olmaması: Reklamda “45 dakika” ve “10.000'lerce ürün” vurguları var. 45 dakikayı -galiba reklam süresi uzamasın diye- 45 saniye yerine 15 saniyeyle temsil etmişler, Ceza da bu süre içerisinde 51 ürün sayıyor. Bu hesapla 45 dakika boyunca ürün saysa aşağı yukarı 9.180 ürün sayacağı anlaşılıyor. Nerede bu 45, nerede bu 10.000?
- Kurgu: Poşetleri getiren on kişi var ve her birinin elinde ikişer poşet var, bu da poşet başına 459 ürün yapar. Zaten o kadar ürünü bir günde alacak para ve onları koyacak yer nerede? Sadece saydıklarını aldı diyelim, o zaman da onlar yirmi poşeti doldurmaz; ayrıca reklamda maydanoz sayılmadığı hâlde bir torbadan maydanoz gözüküyor.
Ceza aldıklarını sayarken telefon ekranında birden fazla kâğıt havlu çeşidi ve peçete gözüküyor.
Ceza yirmi poşetlik bir alışveriş yapmış olmasına rağmen reklamda sadece iki poşeti aldıktan sonra kapıyı kapatıyor gibi bir sahne geçişi var.
Her elemanın elindeki poşet gözükmemekle birlikte hepsi poşetleri aşağı doğru sarkıtarak tutuyor, ama görüldüğü kadarıyla Ceza kocaman bir saksı çiçeği almış. Hani nerede saksıyı tutan eleman, öyle mi tutulur saksı?
Zilde Bilgin Özçalkan yerine Ceza yazması da ilginç bir detay.
- Ürünler: Ceza bir sürü çeşidi olan bazı ürünleri “et”, “balık”, “çiçek” gibi genel ibarelerle söylerken genel söylemeye daha elverişli olan bazı ürünlerde “tulum peyniri”, “baldo pirinç” gibi gereksiz ayrıntılara giriyor. Ürün sıralaması da feci; “et, balık, tavuk, döner, köfte” falan diye gideceğine karman çorman sayıyor. “Muz, köfte, terlik, limon” diyor mesela. Böyle olunca reklamda saymaya elverişli bazı ürünleri de saymamış oluyor; soğan, yumurta, makarna, mayonez gibi. Bir de ekmek niye o kadar arkadan geliyor ki? Ve onca kitap sitesi varken kitabı niye Migros'tan almış? Ayrıca iletki, pergel, gönye, cetveli ne yapacak, okula mı gidiyor? :-)
- Türkçenin kullanımı: Ceza “voleybol, futbol, basketbol topu” yerine “voleybol, futbol, basket topu” demiş; “basket, voleybol, futbol topları” dese daha iyi olurdu. Ayrıca “pet” yerine “evcil hayvan” denmeli.
- Kafiye: Ceza aralarda bilinçli olarak kafiye yapıyor ama 51 ürün saymasına rağmen sadece dört yerde kafiye var: “patlıcan, biber, çilek, döner”, “tabak, bardak”, “pizza, börek, salça, çiçek”, “kalem, kâğıt, iletki, pergel, kitap, gönye, spor çantası, cetvel”; özetle biber-döner, pergel-cetvel, tabak-bardak; double rhyme olarak da “pizza börek-salça çiçek”. (Voleybol-futbol kafiye sayılmaz; orada seçimi ürün çeşidi belirlemiş çünkü.)
- Yanıltıcılık: Yukarıda yaptığımız hesaba göre Ceza'nın 45 dakikada sayabileceği ürün sayısı 9.180. Ama yine yukarıda söylediğimiz gibi, bu ürünleri çok genel ibarelerle sayıyor. Bu civarda ürün sayılabilmesi için ürünlerin “kuşbaşı, kıyma, salkım domates, pembe domates, taze bamya, dondurulmuş bamya, Ülker çikolatalı gofret, kit kat, çokonat” falan diye sayılması lazım. “10.000'lerce ürün” vurgusuyla sayım şekli örtüşmüyor. Ayrıca her elemanın iki poşet taşıması çalışanların iş yükünün fazla olmadığı şeklinde bir izlenim uyandırıyor.
- Kötü örnek: Ceza'nın evini botanik bahçesine döndürmesi, evcil hayvan maması alması, spor ve kişisel bakım ürünleri alması gibi noktalarda sağlıklı yaşam, doğaseverlik ve hayvanseverlik gibi vurgular yapılmış olabilir; ama Ceza'nın bir günde almış olduğu gıdalar dondurucuda saklamak için bile fazla. Et, balık, tavuk, döner, köfte, pizza, börek, kroket, patates, patlıcan, pirinç, bamyayı ne ara pişirip yiyecek? Ayrıca bahçeli evi olduğu hâlde evin içinde de bir sürü çiçeği var ve hâlâ çiçek alıyor. Bunlar israfa teşvik. Ayrıca bir yandan sağlık vurgusu yaparken bir yandan fast food beslenmeyi teşvik ediyor. Didi reklamında “Ayran uyutuyor.” demesi bile sorun yarattığına göre bunlar da sorun yaratabilir.
Çoğunu şaka maksatlı yazmış olsam da hata üstüne hata var denilebilecek bir reklam olmuş. Bu uzun ve absürt analizi sonuna kadar okuyanlara teşekkürlerimi sunarım. :-)
- Reklamın söylenen rakamlarla uyuşan bir esprisinin olmaması: Reklamda “45 dakika” ve “10.000'lerce ürün” vurguları var. 45 dakikayı -galiba reklam süresi uzamasın diye- 45 saniye yerine 15 saniyeyle temsil etmişler, Ceza da bu süre içerisinde 51 ürün sayıyor. Bu hesapla 45 dakika boyunca ürün saysa aşağı yukarı 9.180 ürün sayacağı anlaşılıyor. Nerede bu 45, nerede bu 10.000?
- Kurgu: Poşetleri getiren on kişi var ve her birinin elinde ikişer poşet var, bu da poşet başına 459 ürün yapar. Zaten o kadar ürünü bir günde alacak para ve onları koyacak yer nerede? Sadece saydıklarını aldı diyelim, o zaman da onlar yirmi poşeti doldurmaz; ayrıca reklamda maydanoz sayılmadığı hâlde bir torbadan maydanoz gözüküyor.
Ceza aldıklarını sayarken telefon ekranında birden fazla kâğıt havlu çeşidi ve peçete gözüküyor.
Ceza yirmi poşetlik bir alışveriş yapmış olmasına rağmen reklamda sadece iki poşeti aldıktan sonra kapıyı kapatıyor gibi bir sahne geçişi var.
Her elemanın elindeki poşet gözükmemekle birlikte hepsi poşetleri aşağı doğru sarkıtarak tutuyor, ama görüldüğü kadarıyla Ceza kocaman bir saksı çiçeği almış. Hani nerede saksıyı tutan eleman, öyle mi tutulur saksı?
Zilde Bilgin Özçalkan yerine Ceza yazması da ilginç bir detay.
- Ürünler: Ceza bir sürü çeşidi olan bazı ürünleri “et”, “balık”, “çiçek” gibi genel ibarelerle söylerken genel söylemeye daha elverişli olan bazı ürünlerde “tulum peyniri”, “baldo pirinç” gibi gereksiz ayrıntılara giriyor. Ürün sıralaması da feci; “et, balık, tavuk, döner, köfte” falan diye gideceğine karman çorman sayıyor. “Muz, köfte, terlik, limon” diyor mesela. Böyle olunca reklamda saymaya elverişli bazı ürünleri de saymamış oluyor; soğan, yumurta, makarna, mayonez gibi. Bir de ekmek niye o kadar arkadan geliyor ki? Ve onca kitap sitesi varken kitabı niye Migros'tan almış? Ayrıca iletki, pergel, gönye, cetveli ne yapacak, okula mı gidiyor? :-)
- Türkçenin kullanımı: Ceza “voleybol, futbol, basketbol topu” yerine “voleybol, futbol, basket topu” demiş; “basket, voleybol, futbol topları” dese daha iyi olurdu. Ayrıca “pet” yerine “evcil hayvan” denmeli.
- Kafiye: Ceza aralarda bilinçli olarak kafiye yapıyor ama 51 ürün saymasına rağmen sadece dört yerde kafiye var: “patlıcan, biber, çilek, döner”, “tabak, bardak”, “pizza, börek, salça, çiçek”, “kalem, kâğıt, iletki, pergel, kitap, gönye, spor çantası, cetvel”; özetle biber-döner, pergel-cetvel, tabak-bardak; double rhyme olarak da “pizza börek-salça çiçek”. (Voleybol-futbol kafiye sayılmaz; orada seçimi ürün çeşidi belirlemiş çünkü.)
- Yanıltıcılık: Yukarıda yaptığımız hesaba göre Ceza'nın 45 dakikada sayabileceği ürün sayısı 9.180. Ama yine yukarıda söylediğimiz gibi, bu ürünleri çok genel ibarelerle sayıyor. Bu civarda ürün sayılabilmesi için ürünlerin “kuşbaşı, kıyma, salkım domates, pembe domates, taze bamya, dondurulmuş bamya, Ülker çikolatalı gofret, kit kat, çokonat” falan diye sayılması lazım. “10.000'lerce ürün” vurgusuyla sayım şekli örtüşmüyor. Ayrıca her elemanın iki poşet taşıması çalışanların iş yükünün fazla olmadığı şeklinde bir izlenim uyandırıyor.
- Kötü örnek: Ceza'nın evini botanik bahçesine döndürmesi, evcil hayvan maması alması, spor ve kişisel bakım ürünleri alması gibi noktalarda sağlıklı yaşam, doğaseverlik ve hayvanseverlik gibi vurgular yapılmış olabilir; ama Ceza'nın bir günde almış olduğu gıdalar dondurucuda saklamak için bile fazla. Et, balık, tavuk, döner, köfte, pizza, börek, kroket, patates, patlıcan, pirinç, bamyayı ne ara pişirip yiyecek? Ayrıca bahçeli evi olduğu hâlde evin içinde de bir sürü çiçeği var ve hâlâ çiçek alıyor. Bunlar israfa teşvik. Ayrıca bir yandan sağlık vurgusu yaparken bir yandan fast food beslenmeyi teşvik ediyor. Didi reklamında “Ayran uyutuyor.” demesi bile sorun yarattığına göre bunlar da sorun yaratabilir.
Çoğunu şaka maksatlı yazmış olsam da hata üstüne hata var denilebilecek bir reklam olmuş. Bu uzun ve absürt analizi sonuna kadar okuyanlara teşekkürlerimi sunarım. :-)
