temmuz 2021 ülkeyi saran orman yangınları

#360492 - bu entryi ortalama 375 saniyede okuyabilirsiniz.
  1. THK içinden aldığım bilgiyi kısaca paylaşayım. Evet, 8 yangın söndürme uçağı hangarda bekliyor ama üç yıldır kullanılmamış ve testleri yapılmadan uçuşa çıkamazlar. Daha da önemlisi, pilot yok. THK'nın üç yıldır kayyum yönetimi altında içinin boşaltıldığını da bu yangınlar vesilesiyle öğrenmiş olduk. oraya koymuşlar kayyumun birini; üç yıldır orada, seçime de gitmiyor ama hiçbir sorumluluk da üstlenmiyor, anladığım kadarıyla tek yaptığı kurumun varlıklarını ucuza sağa sola satmak.

    Şu haber de dikkat çekici:
    www.birgun.net/haber/thk-nin-isten-attigi-sondurme-ucagi-pilotlari-rus-ucaklari-turkiye-cografyasina-uygun-degil-353461

    ayrıca:
    www.sozcu.com.tr/2021/gundem
    erede-bu-yangin-sondurme-ucaklari-6508638/?utm_source=dahafazla_haber&utm_medium=free&utm_campaign=dahafazlahaber


    twitter.com/muratagirel/status/1421941060192899078

    twitter.com/muratagirel/status/1420718492400168960

    yani cb makamına bağlı 8 10 uçak varken, bakanlar ankara'dan her biri kendi özel jetiyle olay yerine giderken yangın söndürmek için sadece üç uçağımızın olması son derece düşündürücü tabii. kiralamanın maliyetine girmiyorum bile.

    geçen ay kuzey amerika korkunç yangınlarla boğuşuyordu, son haftalarda ise sıra bize geldi anlaşılan. sadece türkiye değil, italya ve ukrayna başta olmak üzere pek çok coğrafyada orman yangınlarıyla mücadele edilmeye çalışılıyor. hatta sibirya'da bile devasa bir alan kül olmuş. yangınlarla ilgili bir terör şüphesi de var, evet ama bu şekilde suçlu aramak terörden çok daha büyük bir tehditi, iklim krizini göz ardı etmemize sebep olmamalı. Bu yangınlara artık her zaman hazırlıklı olmak zorundayız. bu artık dünyamızın kaderi. İşin bir diğer kötü yanı; bu yangınları teröristler başlatmamış olsa bile Türkiye'nin bu yangınlar karşısında çaresizliğini gören teröristler, bu tip hain eylemler için daha büyük motivasyon sahibi olacaklar artık.

    zor olsa da herkesin bu tip kriz anlarında biraz daha sağduyulu olmaya çalışması lazım. doğruluğunu teyit edemediğimiz şeyleri paylaşmayalım lütfen. toplumsal ayrışmayı körükleyecek tavır takınmaktan, toplumun sinir uçlarına dokunmaktan kaçınmak lazım. provokatörler her yerde, bunlara fırsat tanımayalım. hükümet yangın söndürmede başarısız olduğu gibi, halkı bilgilendirme açısından çok kötü bir sınav veriyor; hal böyleyken, ortam da bu kadar gerginken insanların kötü niyetli tipler tarafından kışkırtılması kolay olabiliyor. örneğin, geçtiğimiz gün manavgat'a yardıma giden iki genç kundakçı zannedilip halk tarafından linç edilmeye çalışıldı; neyse ki jandarma durumu kontrol edebildi ancak bunun gibi bir olay her an tekrar yaşanabilir ve bu tip bir olayın ölümle veya yaralanmayla sonuçlanması durumunda vebali çok ağır olur.

    kızıl çam ormanları doğası gereği yanar ve kendisini yeniler. yani bu yangınlar doğal bir süreç ancak çoğu yangının insan kaynaklı olduğunu unutmamak gerek ve küresel ısınmayla birlikte bu yangınların sıklığı arttı. bu bizi biraz tehlikeli bir noktaya götürüyor, iklim değişikliği nedeniyle bu kadar sık ve büyük yangınların gerçekleşmesi atmosfere devasa miktarda sera gazı salınımına sebep oluyor ve bu da tekrar iklim değişikliğini tetikliyor. o ormanlar birkaç yıl içinde kendisini yenileyecek olsa da insanlar yasaların uygulanmaması nedeniyle güvensizlik içerisindeler ve birileri arazilere konmadan yanan bölgelerin tekrar ağaçlandırılması için hemen harekete geçilmesini istiyorlar haklı olarak. bu noktada aceleyle hareket etmektense geleceği planlayarak uzmanların planları doğrultusunda bir çalışma yapılması gerekli ki bundan sonra aynı kayıpları yaşamayalım. artık başka türlerin tercih edilmesi mi daha sağlıklı olur, nasıl olur bilemiyorum.

    geçmişten beridir sözlükte yazdığım entry'lerde devlet mekanizmasının, kurumların (özellikle başkanlık sistemiyle beraber) nasıl çürütüldüğüne ve işlevsiz hale getirildiğine ve bu noktadaki tehlikeye vurgu yapmaya çalıştım. pandemiden sonra yangın felaketleriyle de bu yönetilememe gerçeğiyle çok sert bir biçimde yüzleşmek durumunda kaldık. koordinasyon çok sorunlu gözüküyor, civardaki arkadaşlarımdan aldığım duyumlar da bu doğrultuda ancak onların da şeffaf bilgiye erişme noktasında sorunlar yaşayabileceğini ve duygusal tepkiler verebileceklerini göz önünde bulundurarak yetkililerin sağlıklı bir iletişim ve işbirliği içerisinde hareket ediyor olduklarını ummaktan başka bir şey gelmiyor elimden. yalnız, milas belediye başkanının bugün attığı tweet gerçekten üzdü beni: twitter.com/MuhammetTokat48/status/1422136518374723584

    o kadar acı ki yurt dışından yardım çağrısını bile vatandaş sosyal medyada birlik olarak yapmaya çalışıyor. büyük istanbul depreminin bu akp döneminde gerçekleşmemesi tek temennim artık. ayrıca yurt dışından yardım istemek bizi küçük düşürmez, iklim krizinin tek suçlu veya tek sorumlusu türkiye olmadığı gibi bu yangınlardan zarar gören de sadece türkiye olmayacak, yangınların devam ettiği her saniye devasa miktarda sera gazı atmosfere salınıyor. iklim değişikliğiyle mücadele bütün dünya birlikte hareket etmediğimiz sürece zaten mümkün değil. türkiye özelindeyse neden önlem alınmadığı, göz göre göre işlerin neden bu noktaya geldiğinin hesabını sormak ve bunun da ötesinde iklim konusunda progresif ve sürdürülebilir politikalar talep etmek biz vatandaşların sorumluluğu tabii.

    türkiye'de siyaset yapmak çok kolay olsa da gerçek sorunlarla mücadele etmek, idare etmenin ötesinde yönetebilmek çok zordur. tabii bunlar idare etme noktasında bile sıfır. iklim değişikliğinin yol açtığı sorunlar katlanarak devam edecek, bununla da alakalı olarak göç hareketleri yine artarak devam edecek. küreselleşme ve iklim değişikliği neticesinde dünya genelinde daha büyük göç hareketleri gerçekleşecek, bu kaçınılmaz. bizim göç bakanlığımız bile yok. tarım ve ormanı birleştirdiler, müthiş mantık gerçekten; sanki ikisi de küçük meselelermiş gibi. açık kapı politikasını terk edip sınırlarımızı kapasak dahi türkiye olarak iklim değişikliğinden nasibimizi fazlasıyla alıyoruz, bugün kuraklaşmakta olan bir coğrafya burası. suriyeli, afgan vs gelmese bile iç anadoluda toprağını sulayamayan bodrum'a gidecek, ne bileyim karadenizde sellerden etkilenen insan istanbul'a gidecek vs. halihazırda ortadoğu coğrafyasından buraya kaçmış 5 milyondan fazla göçmen ile yaşıyoruz. yöneticilerimiz ise hakikatten ve halktan kopuk lüks hayatlarına devam ederken gerçek sorunlarla yüzleşmeyi ısrarla reddediyorlar. yani bu sistemle hiçbir şeyin yürümediği zaten açık. acilen kişilerden bağımsız güçlü kurumların tesis edilmesine, son yıllarda çürütülen yapıların onarılmasına ve tekrar işlevli hale getirilmesine ihtiyacımız var.

    evet, bizi zor günler bekliyor. ben yine de atatürk'ten bir alıntıyla bitirmek istiyorum: "umutsuz durumlar yoktur, umutsuz insanlar vardır. ben hiçbir zaman umudumu yitirmedim"

    feci

    2/8/2021 16:57 ~ 02/08/2021 17:03
        heart_plus : 11 stat_minus_2 : 0