ulaş vs cevap

#329112 - bu entryi ortalama 396 saniyede okuyabilirsiniz.
  1. bu muazzam doğa olayının nasıl bir ortamda gerçekleştiğini bizzat şahit olmuş biri olarak hafif köpürterek anlatmak isterim size. hem bana da nostalji olur.

    sene 2007, lisedeyim. okul takımında beraber oynadığımız kudret'in "hacı freestyle king'e gidelim mi?" demesiyle başladı olay benim için. o dönemlerde kulaklığını ve doğubank'dan alınmış dandik mp4 playerını kutsalı bellemiş, hiphoplife forumlarında bulduğu hemen hemen her parçayı sömüren bendenizin, çevresinde rap dinleyen pek kimse olmadığı için herhangi bir partiye gitme fırsatı olmamıştı. dolayısı ile kudret'den gelen bu teklifi daha cümlesini bitirmeden onayladım. plan basitti, yarışma cuma günü gerçekleştiğinden o günün sabahı okulun 2 sokak arkasında buluşacak, edirnekapı'ya yürüyüp 87 numaraya binerek erkenden taksim'in yolunu tutacak, sabah kahvaltısını tavuk döner ile yapıp biraz aylak aylak gezindikten sonra parti mekanına doğru ilerleyecektik. ben tabi aşırı heyecanlıyım, afişler günlerdir sitede dönüyor, forumda inanılmaz bir hype var, ilk defa türkçe rap ile alakalı bir partiye gidiyorum derken cüneyt arkın'ın tespih çekmesi gibi gün saymaya başladım.

    velhasıl-ı kelam, o büyük gün gelip çatmıştı.

    sabah hiç bir şey olmamış gibi okul üniformamı sırtıma geçirmiş, parti sırasında teslim alacağım "3 başlı ejderha" albümü için zulamdan bir 5 lirayı cebe atmış, ağzına kadar dolu dolmuşta kapı eşiğine sıkışarak okula ulaşmıştım. yaptığımız plana sadıktık, önce kudret ile buluştuk, öğrenci akbillerimizi doldurduk ve 87 numaralı edirnekapı - taksim otobüsünü beklemeye koyulduk. yolda hem okulu asmış olmanın verdiği adrenalin, hem de freestyle king'e giderek sevdiğimiz mcleri bire bir kapışırken izleyecek olmanın verdiği heyecan ile yolda tahminler yürütüyoruz.

    - hacı patron alacak kesin (boru değil adamın adı o dönem patronflex)
    - kaplan ve neşter ne yapacak acaba? (bu kısım tamamen sefalet sevgimizden beklediğimiz bir şeydi, ikisini birbirine kırdırdılar zaten)
    - lan cash flow gelecek (hayata küstüm desem yeterli)
    - indigo kim la? (o zamanlar adını pek duymamışız ama yarışma sonrası hastası oluyoruz, özellikle radyasyonu epey madara ediyor)

    ulaş ismi ise yalnızca u.l.a.ş olarak aklımızda yer etmiş, "afişe noktalı yazmak istemediler herhalde" diye düşünüyoruz..

    böyle laf lafı açarken kendimizi sabahın 9'unda taksim meydanında bulduk. tabi normal olarak taksim'in henüz uyan(a)madığı saatler. ama taksim sabahın o saatine rağmen şahane; henüz demirören avm açılmamış, emek sineması yıkılmamış, taksim meydanı'nın ırzına geçilmemiş, nevizade ve asmalımescit'in cıvıl cıvıl olduğu, galata kulesinin dibinde şarap içip dans edebildiğiniz dönemler. zaten o zamanlar ne zaman taksim'e gitsem kendimden geçerim, müthiş bir yer. lise üniformalarımıza avel avel istiklali gezerken karnımızın açlığı geliyor aklımıza. kudret "hacı döneri boşver patso yiyelim" diyor, kabul ediyorum ve sabah kahvaltımızı yapıyoruz. şimdi tek yapmamız gereken partiye kadar vakit geçirmek. kudret "hacı bi internet kafeye gidip cs mi atsak?" diyor, reddediyorum. "taksim'e gelmişsin aq ne internet kafesi" diye içimden sövüyorum ve taksim'in tüm güzelliklerini karşılamak için yola koyuluyoruz. pasajları dolan, yavaş yavaş açılan müzik marketlerdeki türkçe rap cdlerini kurcala, okuldan kaçmış diğer liseli kızlarla kesiş derken parti zamanı gelip çatıyor.

    mekan yanlış hatırlamıyorsam galatasaray hamamı civarlarında, yakşaltıkça heyecandan kendimden geçiyorum, hormonlar altüst, inanılmaz keyifliyim. mekanın girişinde kaplan'ı görüp selamlaşıyoruz, mekanın kapısı ile sabah 7.30 civarındaki herhangi bir metrobüs kapısı arasında fark yok. itiş kakış derken mekana giriyoruz.

    daha parti başlamadan oksijen ortamı terk etmiş, ter kokusu çoktan mekanı basmış, çılgın bir kalabalık var. hemen sahnenin sol çaprazına doğru yerleşip okul ceketlerimizi çantalara atıyoruz. etrafımızdaki insanlar ile "lan yanlış grubun içine düşüp dayak yemeyelim" yaklaşımı ile sosyalleşiyoruz.

    ışıklar ve sahne.. dj'in müziğin sesini açması ve sunucunun sahneye çıkması ile birlikte her şey hazır. kuralar çekiliyor, eşleşmeler belirleniyor ve yarışmaya başlıyoruz. bizim sesler çoktan kısılma emareleri göstermeye başlamış.

    ilk tur gerçekten çok çekişmeli, tüm mcler arog'daki top görmemiş carlos gibi, eline mikrofonu alan çılgın atıyor. ben ise tamamen kendimi ortamın güzelliğine bırakmış, bir yandan da punchlara "oooooo" çekiyorum. ilk 2-3 kapışma çok keyifli giderken önce indigo - mr hap turunun çok çetin geçmesi, ardından gelen çağdaş - vip turunun neredeyse kavgaya varacak noktaya gelmesi ile işler bir anda değişiyor. özellikle çağdaş - vip atışması inanılmaz gergin bir ortamda gerçekleşiyor; uyuşturucu muhabbetleri, hafif tehditvari sözler, itiş kakışın ucundan dönülmesi derken seyircisinden mc'sine herkes yay gibi gergin. tur bitiminde vip sahneden inip bizim biraz önümüzde bir yere konuşlanıyor, yanına gidip "abi boşver sen haklıydın, hakkını yediler, aslında sen kazandın" falan diyoruz (halbuki 2 dakika önce çağdaş'ın ismi okunduğunda deli gibi bağırıyorduk, ahahahaha).

    işte böyle bir ortamda ulaş ve cevap'ın isimleri anons ediliyor. herkes gergin bir şekilde beklerken bizim delifişek sahneye atılıyor. biz daha "lan bu ulaş o ulaş değil ki?" dumurunu atlatamamışken delifişeğin sahnedeki hal ve hareketleri ile bir tur daha dumura uğruyoruz, lan baya karikatürize bir tip var sahnede. bir oraya bir buraya koşuyor, seyirciye bir şeyler söyleme çabasında ama kimsenin anladığı yok, muhtemelen kafası yalnızca ezberlediği o 4 bara ve ayakta durabilmeye odaklanmış, hopsin'in "no words"ündeki halinin kısa saçlı ve daha zayıf hali resmen. sonrası zaten o malum kapış(ama)ma.. insanların gülmekten karnına ağrılar girmiş, cevap sahnede adeta bir south park sessizliği yaşıyor, hele ulaş sahneden inerken elinden alınmaya çalışılan mikrofona "cevap s.kmesi sevap" diye bağırınca yay gibi gerilmiş sinirler öyle bir laçkalaşıyor ki anlatamam size. az önce 2 mc yüzünden yeni bir balkan harbi çıkarmaya hazır o güruh pamuk gibi oluyor. zaten o dakikadan sonra ortamın seyri 180 derece değişiyor ve indigo'nun finaldeki eski kız arkadaş muhabbetine kadar inanılmaz eğleniyoruz.

    özetle bu muazzam doğa olayı sayesinde bence fk1 ciddi bir kavganın ve fiyaskonun ucundan dönüyor. çünkü bu eşleşme olmasaydı yarı finaldeki patron - da poet eşleşmesi bu kadar eğlenceli geçmez ve muhtemelen seyirci o gerginlikle finalde indigo'yu döverdi. ama hem ulaş, hem de daha sonra sahneye çıkan sürpriz sanatçı ceza içeriyi hınca hınç doldurmuş olağanca ergenlik hormonuna bir nevi emniyet sübabı oluyor ve olaysız şekilde evlere dağılıyoruz. kulaklarım ertesi güne kadar çınlıyor, muhtemelen de kullanmadığım halde üstüm başım leş gibi sigara kokuyor. ailem işkillenip bir şey sormuyor, ben salağa yatıyorum ve konuyu kendi içimizde kapatıyoruz.

    teşekkürler ulaş, teşekkürler kudret, teşekkürler hiphoplife.

    dipnot: laf lafı açmış, baya zebellah gibi entry döşemişim, umuyorum okuduğunuza değmiştir. sevgiler.

    kingu

    17/3/2021 00:08 ~ 17/03/2021 0:11
        heart_plus : 20 stat_minus_2 : 0