graffitisiz bir şehirde yaşamak

#32184 - bu entryi ortalama 157 saniyede okuyabilirsiniz.
  1. İnsanı hüzün'den hüzüne gark eden,o renksiz sokaklarda insanı her gün daha da mahveden durumkskjjsjkslsols...şaka şaka,korkmayın böyle hipster bir giriş yapmayacağım.

    Şaka bir yana,uzun yıllar istanbulda yaşamış ve geçici olarak yaşadığı şehirlerde köşebaşı graffiti görmeye alışmış bir writer eskisi olarak tuhaf ve yer yer de üzücü bulduğum meseledir.

    Şimdi sokaklar renksiz,vay efendim gri beton duvarlar ayağına yatmayacağım.Bu ayağa yatan writer da ya adam değildir ya da olayı yanlış anlamıştır.

    Renk arayan her yerde bulur kardeş,iki sketch çizersin dünyanı renklendirirsin.

    Bana asıl tuhaf gelen mesele;graffiti olmayınca sokaklarda bu koskoca 3 milyonluk şehirde belki de bir avuç dolusu bile writer olmadığını düşünmek.Writersız şehir mi olur?Ben mi abartıyorum?Belki 20 km yol kat edip,hem de şehrin en işlek bölgesinde sadece bir tane bombing görmek tuhaf değil mi?

    Ya belediye insan üstü çalışıyor ya da hakikatten writer sayısı çok az.İlk ihtimali şehirde sadece bir tane graffiti malzemesi tedarikçisi olmasından ve bu mekanın da anasının nikahında olmasında dolayı saf dışı bırakıyorum.

    Asıl olay bu bence graffitisiz bir şehirde yaşamakla ilgili.İnsana "nasıl olmaz lan" dedirtmesi,şaşırtması.

    Yer yer üzücü de tabi ki bir writer için,kabul etmek lazım.

    Otobüste yolculuk ederken,sokakta yürürken tag göremeyip birilerini takip edememek üzücü.

    Severek takip ettiğiniz writer'ın yeni çalışmasını tam da moraliniz kötüyken görüp,birden o ruh halinden sizi alıp çıkarması durumunu yaşayamamak üzücü.

    Herhangi Biriyle,günün birinde yüksek olasılıkla boyayamayacağınızı bilmek üzücü.

    Amaaaa.Yazının başında da dediğim gibi renksiz duvarlar,gri şehir triplerine girmek sahteliktir.Bunlar bir writer için üzüntü değil,triptir,şovdur. Kısacası hipsterlıktır,yüzeyselliktir.

    He tabi ki de gerçekten öyle hissedenler olabilir ama yüksek olasılıkla böyle bir şey yaşamaz bir writer.

    Renk writer'ın elindedir.Renk değildir özen olan bir writer için,o renklerle kendisinin yarattığı ahenktir özel olan.Writer renksizlikten etkilenmez,renklendirir.

    Writer boş duvar görünce üzülmez,sevinir aksine.Dümdüz,kağıt gibi boş bir duvar.Writer "ulan ne boyanır be burda" der o duvar için.

    Nerde boyanmış bir güzel duvar varsa,kıskanır.Sinsice cross planları yapar.

    Aksini söyleyen graffitiyi sevmemiştir. Graffitiyi kötü emellerine alet ediyor,prim yapmaya çalışıyordur.

    Neyse,toparlayalım mevzuyu.

    Kötü ve uzun zamandan sonra hala her düşüdüğümde bana garip gelen bir durum graffitisiz bir şehirde olmak.İnsanın canı ne kadar istese de boyamak, yakalanıp vizesinin yanmasından korkması ise elini ayağını bağlıyor.

    Asıl acı olan bu işte, boyamak isteyip boyayamamak.