ezhelin 25 eylül 2020 tarihli instagram acapellası

#277363 - bu entryi ortalama 355 saniyede okuyabilirsiniz.
  1. @dertli - Aslında başlıkta yeterince tartışma döndü; yazdığın eleştirilere yanıtı olabilecek bir iktidar yanlısı olduğunu da zannetmiyorum. Dediğin gibi, birtakım bahanelere sığınmaktan ötede yapabilecekleri bir şey yok. Ama -konuyu özellikle siyasi boyuta taşdığın için- birkaç şey söyleme ihtiyacı duydum.

    Bizim sorunumuz doğruya “doğru”, yanlışa “yanlış” demeden önce onu kimin söylediğine bakmak; o konuda haklısın. “Ezhel Amedsporlu” argümanına karşı çıkışın da bu noktayla bağlantılı. Söylenenin kim tarafından söylendiği haricinde nasıl söylendiği de önemli. “Böylelerine küfredilmeyecek de kime küfredilecek?” demişsin; o da tamam. Ama bunların yeterli olmadığını, bir de husule gelecek sonucun önemli olduğunu sen de biliyorsun ki “16 - 17 yaşında iki tane Ezhel dinleyicisi çocuğun düşüncesini değiştirse kârdır.” demişsin. Mesele o 16-17 yaşında Ezhel dinleyicisi çocukların düşüncesini değiştirmek ise bunu küfürsüz yapmak daha garantili bir yol değil mi mesela? Hani onlar hâlihazırda yanlış taraftalar ya, sen de çıkıp eleştirini yapacak ve “Gözünüzü açın.” diyerek onların taraf değiştirmesine vesile olacaksın. Ama onun şu an savunmakta olduğu, yanlışlarını göremediği kişiye küfrederek belki de topu ağlara göndermek yerine direkten döndürmüş oluyorsun. (O Ezhel dinleyicisi “gençler” zaten sadece A Haber vb. kanalları izleyen kişilerden farklılardır; sosyal medyayı takip ettikleri için, bu ülkede yaşanan sorunlardan da bir şekilde haberleri oluyordur. Buna rağmen düşünceleri değişmiyorsa birinin ortaya atılıp “f***” demesiyle düşüncelerinin değişmeyeceğini sanıyorum. Kaldı ki “16-17 yaşında Ezhel dinleyicisi” olup hâlihazırda iktidar yanlısı olabilecek birinin mevcut olabileceğini de pek sanmıyorum.)

    “Bu ülkede en büyük derdi, birinci ve tek önceliği Akp'den kurtulmak olmayan herkes Akp'lidir.” - Evet; ve dediğin gibi bu bir “muhalefet” sorunu, bir başka deyişle muhalefet içi bir mesele. Bu konuda sana bir örnek yazacağım: Ekmeleddin İhsanoğlu çatı aday olduğu zaman onun adaylığına Sözcü gazetesinin bazı yazarları burun kıvırmıştı. “Biz Erdoğan'ı istemiyoruz diye bu adamı seçmek zorunda mıyız?”, “Kim tanıyor da seçecek?”, “Bunun Erdoğan'dan ne farkı var?”, “İsmi bile zor söyleniyor.” gibi saçmalığa varan bahaneler sundular. (“İsmi bile zor söyleniyor” cümlesini direkt yazan oldu; ben uydurmuyorum.) O zaman muhalefetten herhangi biri bu söylemler dolayısıyla sandığa gitmediyse bunun sorumlusu İhsanoğlu'na burun kıvıran Sözcü gazetesi zihniyetidir. Ve böyle yaparak tam da senin dediğin şeye gelmiş oluyorlardı: “En büyük derdi Akp'den kurtulmak olmayan herkes Akp'lidir.”

    Hdp mevzusuna gelirsek (Ezhel öyledir veya değildir, orasını hesaba katmadan söylüyorum); ben onların en büyük önceliğinin Akp'den kurtulmak olduğuna inanmıyorum, kendi önceliklerine gidecek yolda bir adım olarak bunu istiyorlar sadece. İstanbul seçiminde İmamoğlu kazandığı zaman “Bizim desteğimiz sayesinde kazandı.” ayağına yatmalarından bu anlaşılıyor. Asıl sen İmamoğlu'na destek vermeyip kendi adayını çıkarsan “Senin yüzünden Akp seçilmiş” olacaktı. İkisi aynı şey değil. Çizginin bu tarafı “senin yüzünden Akp'nin seçilmesi” ise diğer tarafı “Senin sayende Akp'nin seçilmemiş olması” değildir. Üzerine düşeni / samimiyetinin gereğini yapmak farklı şeydir, bir şeyleri kendi sayesinde oldurmak farklı şeydir.

    “Muhalifler karşıt görüşlere saygı duymuyormuş, hahaha” - Arkadaş o sözü sanırım benim Ezhel eleştirime karşı söylenenler dolayısıyla söyledi; yani Akp'lilerin fikrine saygı duymuyorsunuz gibi bir manada söylemedi. Bu konuyu biraz açacağım:

    Bazı kanallarda muhalif insanların muhalefeti eleştirdiği oluyor mesela (örnek olarak Levent Gültekin'i verebilirim); ama muhaliflerden bir kısmının o öyle konuşmaya başlayınca “Bu niye muhalefeti eleştiriyor şimdi?” diyerek kanalı değiştirdiği oluyordur mutlaka. Muhalif olunca sadece iktidarı eleştirmek ve muhalefette olan biten her şeye eyvallah etmek zorundaymışız gibi davranılıyor. Ana muhalefet partisinde yer alan biri “Ben Atatürk demeyi tercih etmiyorum.” diyorsa, sen de bu tür insanlara hâlâ partinde yer verebiliyorsan tabii ki seni de eleştirenler olacak. Ve asıl tam olarak “en büyük derdi Akp'den kurtulmak olanlar” bunu yapar / yapmalı zaten. Sen insanların sana olan önyargısını besleyecek şeyler yaparsan, birtakım gaflarınla karşı tarafın eline koz verirsen karşı tarafın manipülasyon değirmenine su taşımış oluyorsun çünkü. Sonra içinden biri de (Muharrem İnce) çıkıp muhalefet içi muhalefet yapmaya başlıyor ve yine bunu da yandaş kanallar muhalefetin karizmasını çizecek bir şey olarak lanse ediyorlar. Demokrasinin gereği -hatta aklın gereği- özeleştiridir; ama karşı tarafta bunun zerresi olmadığı için senin içinden çıkan farklı sesleri “çatlak” olarak değerlendiriyorlar. Kendi içlerindeki çatlaklar da “davaya ihanet” falan oluyor, bunları yiyen de yiyor maalesef. Ezhel de “Sercion hiç yer mi lan?” demiş, güzel demiş; ama onun da her dediğini yememek lazım. :-)

    Son olarak şuna geleceğim; bu ülkede siyasal İslâm'ın ortadan kaldırılması adına sığınılacak tek görüş laik(çi)lik değil. Bir şeyin yerine sahtesi koyulduğu zaman siz onun yerine gerçeğini koymak zorundasınız. Aşının mikroptan, panzehirin zehirden elde edilmesi gibi. Sahte İslâm'a karşı da ancak gerçek İslâm'la takınılan tavır işe yarayabilir. (Sadece “kul hakkı yememek” gibi noktalara odaklı zihniyeti kastetmiyorum; o da siyasetle bağlantılı olarak dine sarılan bir anlayış oluyor bir bakıma. Kiliseler ve Liseler bunu çok güzel anlatıyor: “Bize aptal diyen aptallar bizi aptallaştıranın din olduğunu söylerken övündü bahsederken Pir Sultan Abdal'dan”.) Kemalizmle (zamanında bir din gibi ortaya atılan şeklinden bahsediyorum, kraldan çok kralcı zihniyetin sol versiyonu), laikçilikle vs. bu işin olabileceğini sanmıyorum. Sandıkta galip gelinebilir, bir an önce gelinsin de zaten, ama doldurulması gereken başka boşluklar doldurulmadığı zaman birtakım sorunlar yaşanmaya devam edecek diye düşünüyorum. (Yaşar Nuri'nin Enver Aysever'le Aykırı Sorular programına konuk olduğu bölümü seyretmenizi tavsiye ederim. Orada bahsettiği meselelerle ilgili olarak “Kur'an Verileri Açısından Laiklik” ve “Atatürk'ten Sonraki Chp” kitaplarına da bakabilirsiniz; zaten değiniyor videoda. O adam siyasal İslâm'ın ve tarikat düzeninin en net karşıtlarından biriydi; ama muhalefete yönelik de eleştirileri vardı. Programda bahsettiği üzere kendi partisini de kurmuş aslında, ama orada belirttiği sebepler dolayısıyla esamesi okunmamış. [Bir parantez daha açayım: O da gizliden küfrediyordu aslında, Saba Tümer'le yaptığı programlarda “Bu p'ler, bu fç'ler” falan diyordu ve böyle yaparak “Onlara edilmesin de kime edilsin”in güzel örneklerini vermiş oluyordu.])

    yorumlayan adam

    30/9/2020 13:37 ~ 30/09/2020 13:38
        heart_plus : 1 stat_minus_2 : 0