ezhelin 25 eylül 2020 tarihli instagram acapellası

#276887 - bu entryi ortalama 238 saniyede okuyabilirsiniz.
  1. Ezhel'in paylaşmış olduğu açıklama hikâyesini sonradan gördüm; daha önceden bu “Mistah E.R.D.” mevzusunu dinleyiciler arasında dönen bir geyik zannetmiştim. Sonda tam isim geçirmediği, arkadan da “Şu şahsı kastettim.” şeklinde bir açıklama yaptığı için “delil yetersizliği” durumu ortaya çıkacağını düşünmüş olabilir. (“Açıktan faydalanma” mevzusu yani. Sanırım “Mary Jane” şarkısı hakkında da “Biz çizgi film karakterini kastettik.” şeklinde bir geri vites yapılmıştı; burada veya başka bir yerde okumuştum.) Böyle bir düşüncesi olmuşsa zekice bir hamle denebilir, ama zekice de olsa bence -baştan itibaren- gereksiz. Hem şuna geleceğim; bu insanlar kendi yaptıklarının arkasında -taktik gereği de olsa- sizin durduğunuz kadar durmuyorken siz niye onların durduğundan daha fazla duruyorsunuz? Böyle yaparak duygularınızla hareket etmiş oluyorsunuz. (Her zaman mantıkla hareket edilmez tabii ama...) Burada dönen tartışma -benim açımdan- “Haklı mı haksız mı?” tartışması değil zaten, “Böyle bir şeye gerek var mıydı?” tartışması. Şikâyetlerini dile getiren bir insana “Ananı da al git.” diyen, “Milletin a.... koyacağız.” diyen herifleri ihya eden, bir kişi için “getirin o g****ı” dedikten sonra “kavas demişimdir” diye geri vites yapan... kişilerden müteşekkil bir kadro hakkında isteyen istediği lafı söyleyebilir, buna hakları da var. Ama bunu açıkça yapmanız kendinizi ve -varsa- temsil ettiğiniz topluluğu yok yere ateşe atmak oluyorsa buna en hafif tabirle “gereksiz” demek durumundayız. Bunun neresinde sorun var ki olayı “Ya rap dinlemiyorsunuz ya da malum kadroya sempati duyuyorsunuz.” noktasına getiriyorsunuz?

    Sanatçılık meselesine gelirsek; Müjdat Gezen'in “Haddini bil.” çıkışını hatırlayalım, “sanatçı duruşu” dediğimiz şey bunda var işte ve sonuna kadar da “İyi ki söyledin.” denecek bir şey. Ama Serco'nuzun yaptığı şey bunun aynısı değil. Malum kadro zaten sanattan anlayacak bir kadro olmadığı için Müjdat Gezen'inki de yemedi maalesef; ama iş bu noktaya vardığında “muhatabına göre hareket etmek” artık sizi hiçbir şey söyleyemez hâle getirecektir, dolayısıyla artık o çizgiyi aşmak gerekebilir. “Hepiniz milletvekili olabilirsiniz, bakan olabilirsiniz, hatta cumhurbaşkanı da olabilirsiniz; ama sanatkâr olamazsınız.” diyen bir liderin kurduğu bir ülkede artık kendilerinden olmayanları “Kendini sanatçı zanneden”, “Kendini aydın zanneden” ve -şu son durumda da- “Kendini rapçi zanneden” diye niteleyen bir zihniyet almış başını gidiyor maalesef. Ezhel'in yaptığı şey de “kudurtma stratejisi”, haklı bir duruş ama yöntemi tartışmaya açık. (Bu konuda Rapkolik Adam ve Edip Yüksel de birer video yayınlamış; onlara da bakabilirsiniz.)

    “Siz hiç rap dinlemediniz mi?” meselesine gelirsek; dinledik ki bu sözlükteyiz. Bu noktada bir fıkrayı hatırlatayım: Bir yerde havlayan bir köpek varmış, adamın biri de bu köpekten tırsıyormuş. Arkadaşı “'Havlayan köpek ısırmaz' derler, bilmiyor musun?” demiş. Adam da “Ben biliyorum da ya köpek bilmiyorsa?” diye karşılık vermiş. Hah işte, muhatap aldığınız kitleye göre bu rapçi duruşunuzun sökmeyeceği durumlar var. Rapçilerin birbirine küfretmesi -birbirlerinin dengi oldukları ve birbirlerine aynı şekilde cevap verme hakları bulunduğu için- rap'te kabul edilebilir bir şey; biz de şarkıları bu hesapla dinliyor ve çok aşırıya kaçılmadığı sürece küfre açık kapı bırakıyoruz. Ama rap'te bile bunun bir sınırı var; Ati242'nin Hayki'ye yaptığı diss'i hanginiz onayladınız mesela? Onaylayamazsınız; çünkü Ati242'nin haddine değildi o diss. Ve Sagopa Kajmer de zamanında anlaşmazlık yaşadığı kişilere dava açtı, o meselede de “Rap küfürlü olur, diss'e diss'le karşılık verilir.” mottoları da havada kaldı.

    İşin sanatsal kısmına dönelim. Paniren arkadaşımız “Double rhyme, işi estetik kılan şey zaten.” demiş; evet. Ama acapella'dan bazı satırlar çıkarılsa da olur gibime geldiği için öyle söylemiştim; “yelkovan” ve “merdiven”li dizeler mesela. “Akrep yelkovan mevzusuna sen yorum getirirsin” demişsin. Zamanın bir türlü geçmemesi, bunalımlı bir ruh hâliyle alakalı olarak işaret edilen bir durum (“psikolojik zaman”); evet. Ama acapella kısa olduğu için o düşüncenin tam olarak altyapısı hazırlanmadan söylenen bir söz gibi de duruyor, o yüzden “double rhyme kasıyor.” dedim. Ayrıca geçen veya geçmeyen şey zamandır; akreple yelkovanı ad aktarması olarak kullansanız bile onları “geçmek” yerine “ilerlemek” fiiliyle kullanmanız icap eder. Böyle kullanınca ritme oturmuyor ama dil bilgisel açıdan gereği bu. :-)

    yorumlayan adam

    28/9/2020 13:03 ~ 28/09/2020 13:05
        heart_plus : 1 stat_minus_2 : 1