ezhelin 25 eylül 2020 tarihli instagram acapellası

#276593 - bu entryi ortalama 202 saniyede okuyabilirsiniz.
  1. @paniren “Susamam” şarkısının artısı pek çok soruna birer verse'te değinilmiş olmasıydı; içlerinde çok vasat verse'ler de vardı ama genel anlamda güzel bir şarkıydı. Bu acapella'da ise Ezhel televizyonda her gün söylenen şeyleri söylerken double rhyme kasıyor, arada kafiyeyi devam ettirmek için yelkovan melkovan karıştırıyor işin içine, öyle ya da böyle güzel başlamışken de sonda batırıyor. Estetik yok yani, senin deyiminle. Bir arkadaşımız da demiş ki “Kendi geleceğini ateşe attığını bile bile böyle bir şey söyleme cesareti göstermiş.”; onu bilene kadar sırf bu üslubu sebebiyle söylediklerine itibar edilmeyeceğini ve Türkçe rap'e olan önyargıyı besleyeceğini de bilseymiş keşke, diyorum ben de. “Susamam”ın bu manada hiçbir falsosu yoktu; cesaret diyorsanız da Hayki'nin verse'ünde vardı. Bir de orada halka yönelik de eleştiri vardı. (“Susamam” başlığındaki entry'min son paragrafına bakabilirsiniz: #189391) Ayrıca “Kitlelere hitap etme gücü” demişsin; tamam işte, Ezhel karşısına aldığı kitleye hitap edebilme şansını kaybetmiş. “Susamam”ın böyle bir şansı vardı en azından.

    Ben Ezhel'in eski dönemlerinden “Yarınımız Yok” ve “Hayat Dersi” şarkılarını biliyorum; günümüzde çıkan şarkılarını dinlemiyorum. Teknik anlamda herkes savunuyor ama ben “sınırsız özgürlük” muhabbetini sevmiyorum, yapanlara da önyargıyla yaklaşıyorum. “Güzel bir propaganda örneği” demişsin ama işte ben de kendisi sakıncalı muhabbetler yaptığı rap'lerle tanınmışken “Halkım soğan yiyor” muhabbeti yapmasını güzel bir propaganda örneği olarak göremiyorum. Mevcut iktidarın dinden imandan bahsetmesi ne kadar mantıksızsa kazandığı parayı boş beleş işlere borçlu olanların “Halkımız aç” duyarı yapması da o kadar mantıksız bana kalırsa. (Bunu sadece rap özelinde söylemiyorum; her işte böyle. İnsanların beynini boş beleş şeylerle doldurarak ya da bire mâl ettikleri şeyleri beşe satarak kazandıkları paraları arada bir insanlara “yardım” adı altında iade edenleri de kastediyorum.) Sorun bir tane değil ki; sen gençlere kötü örnek olabilecek işler ortaya koyup ondan sonra “Halk soğan yiyor.” muhabbeti yaparsan, üstelik sözlerini karşı tarafın eline koz verircesine bitirirsen ben seni cesaretinden ötürü falan tebrik etmem. Adamlar olmayan şeyler üzerinden bile algı kasıyor, yok “camide içki içtiler”, yok “başörtülü bacımızın üzerine işediler”, yok “bunlar ezandan rahatsız oluyor”, yok “Susamam birtakım kesimlerin projesi” bilmem ne diye; o da gidip küfrediyor. İyi halt yiyor, ne diyeyim. İlgili şahsa taparcasına sahip çıkıp, “Bu keş ne zaman tutuklanacak?” naraları atanlar da öteki tarafta -bu hassasiyeti insanların canı, namusu ve özgürlüğü söz konusu olduğunda göstermedikleri için- şirk ve münafıklıkla yargılanacaklar, benim inancım bu yönde. Adamlar mesela camiye olan saygısızlığı bile kendi ellerini güçlendirecek bir koz olarak kullanıyorlar, yani dertleri camide içki içilmesin falan değil, içilsin de biz de bunu onlara karşı kullanalım diye düşünüyor gibiler. Buna da “riyakârlık” denir, riyakâr birinin dindar olması da söz konusu değildir. Eğer sözlükte onları bu açıdan savunanlar varsa bir daha düşünsünler diye ekleyeyim dedim. Özetle, her “Allah” diyenin peşinden de gidilmemeli, her “iş, aş, özgürlük” diyenin de.

    “Seni eleştiriyorum gibi olacak yazı böyle giderse” - Yapıcı eleştiri yaptığın sürece eleştirmende bir problem yok sevgili paniren. Dediğin gibi, rap'te veya başka herhangi bir konuda hâkim olmadığım noktalar olabilir, meseleye yanlış tarafından bakabilirim vs. Tartıştıkça birbirimizi daha net anlayabiliriz, ilk bakışta görülemeyen bazı şeyleri birbirimize gösterebiliriz vs. (Ben genelde kafa ütülüyorum belki ama bazen belli sınırlar dâhilinde çıkıntılık yapmak da konuyu geliştirmeye hizmet ediyor bence. :-))

    yorumlayan adam

    27/9/2020 00:07
        heart_plus : 2 stat_minus_2 : 1