kaçamak cevaplar favorimdir.. şimdiye kadar direk "rapçi misin" diye soran bi andavalla karşılaşmadım. ama ufaktan "ne tarz müzik dinliyorsun" diye kaçamak kaçamak yaklaşanlar oldu. onlarıda felsefiye yönlendirdim. ne biliyim şimdi örnek verecek bi yaşanmışlık gelmiyor aklıma.. tekrar yaşayıp dejavu olursam paslarım..
ama bir kopya örneği doğaçlama olabilir.
üniye yeni başladınız.. "kimse kimseyi tanımıyor" filan diye düşünüyorsunuz. "ilk gün biraz geç gidiyim en azından vakit çabuk geçer" filan. ders başlamadan tam 5 dk önce derslikte oluyorsunuz.. beyaz tahta önünde el kol şakası yapan kızlı erkekli grup görüyorsunuz. "bunlar ne ara bu kadar samimi olmuş lan" diye düşünüp. masum bi polyannalık yapıp. "aynı liseden olabilirler" diyorsun. sonra kafanı arka sıralara çevirdiğinde 3 ayrı grup daha görüyorsun, yıkılıyorsun.. belli ki o sırada kendinle konuşurken dışlanmış ve yalnız hissediyorsun.. o gruptaki müthiş eğlenen insanları kıskanıp "şu gerizekalılara bak ya" diye söyleniyorsun ama aslında tek derdin o mutluluğu paylaşamamak.. neyse geliyo bi doçent. ilk gün olduğu için sıkmayacağını sadece tanışıp çıkacağını söylüyor. kısa süreli mutlu oluyorsun.. neden kısa süreli olduğuna tekrar değincem.
tanıtıyor kendisini.. konuşmasının arasına 2-3 komik şeyler serpiştirip sınıfı güldürüyor filan. 40 dk lık ders saati 15 dk sürüyor. sevinçle dışarı çıkıp sigara yakıyorsun sigaranın sonlarına yaklaşırken sonraki derse tam 40 dk olduğunu ayıkıyorsun.. işte kısa süreli mutluluk.. "vay mk şimdi nolcak" derken sınıftaki o gruplardan birisi sosyal tesislere doğru giderken görüyorsun.. "sikerim böyle okulun ızdırabını" diyip eve dönüyorsun.. ilk günden ilk devamsızlık missssss.. ilk hafta tüm dersler yani tüm günler bu şekilde gider.. hızlandırıyom buraları..
2. hafta yine ilk dersten sonraki arada sigaranı yakmak için çıktığında gruplardan birisinin önde gelen ismi grubu götüm götüm sana yaklaştırır.. bi şekilde muhabbeti açar eleman. eğer anlaşabileceğiniz tayfaysa girersiniz aralarına.. "bana göre değiller" derseniz yine tek başınıza oturmaya devam edersiniz.. ben genelde tek oturmaya devam ederim..
bi hafta sonra 3. hafta sınıfın en çalışkan 2 kızı gruplardan sıyrılarak en samimi arkadaşlar olmaya karar verirler. iyi insandır onlar. ilk etapta senin gruplardan ayrı takılman onların dikkatini çeker. seni de bilerek gruplardan sıyrılmış çalışkan insanlardan sanarlar.. oysa siz sadece "asosyal olmayan sadece yeni arkadaşlar istemeyen" birisinizdir.. öğle arası yemek yeme aktivetisinde sana mutlaka teklifte bulunacaklar.. geri çevirme.
gittiniz yemeğe.. yurt değil öğrenci evi olarak görüyorum ve kahvaltısız bir gün olacağına eminim.. ders araları içilen sigaralar mideyi kurutmuş, iştahsızlaştırmış.. 50 kuruşa bi su alıp yapışan midenizi aralıyorsunuz. genişleyen mideyle iştahınızın ne kadar kabarık olduğunu hissediyorsunuz.. ekmek arası ya da porsiyon farketmez.. lokmalarınızı büyük alırsınız ve sosun yanaklara bulaşmasını siklemezsiniz.. yemeğe çıktığınız kızlar bundan kesinlikle şikayetçi olmazlar.. yemek biter ufak çaplı muhabbet kurma çabaları başlar..
en sevdiğim kısım başlıyor. memleket muhabbetleri basit. genelde şivesi ünlü bi memleketse bikaç demeç klişe bahsedersiniz.. renkler ve zevkler derken konu müziğe gelir.. bu güzel ve hoş bayanların sürekli pop ve yabancı metal rock gruplarından bahsetmeleri sizi derinden üzer..
şu gidişatta rapçi misin diye soracak bi zat yok.. ama muhabbet sırasında öğrenirler rap dinlediğinizi. daha sonralardan kızların yanında bi erkek olduğunu görüp o erkekle arkadaş olmak suretiyle bu kızlardan telefon numarasını almak isteyen eleman bir ders yanınızda beliriverir.. dersten önce arkadaşlığın giriş kısmını, ders sırasında gelişme, ders sonrasında sonuç kısmını belli ederler zaten.. ders arasında dışarı çıktığınızda bu eleman sen rapçi misin diye patlatır. türkçe de -ci eki genelde sahip olunan şeyleri fiile dökerken satmak amacıyla eklenir. dolayısyla 1ben rap satmıyorum1 diyerek sizde ona patlatırsınız.. kızlar güler, sigaralar biter, dersliğe gidilir. kızların gülmesini kaldıramayan eleman o ders boyunca biraz daha sessiz kalır. öğle arasında yemek yerken kızlardan birisi sizin rap dinlemenizle alakalı merak ettiklerinden bahsederken sizden "rapçi" diye bahsediverir.. o ders arasındaki muhabbet akıllara gelir ve grup olarak gülünür.. ama o eleman içten içe size karşı kin besler..
sonuç olarak rapçi misin diye sorduklarında laf sokmamaya çalışın. o kin besleyen elemanın yaptıklarından sonra onu öldürmek isteyebilirsiniz. ve öldürmemek için okula gitmemeyi seçip güzel bir bölümden mezun olamayabilirsiniz.. doğaçlama demiştim hayat hikayesi olmuş.. neyse.
ama bir kopya örneği doğaçlama olabilir.
üniye yeni başladınız.. "kimse kimseyi tanımıyor" filan diye düşünüyorsunuz. "ilk gün biraz geç gidiyim en azından vakit çabuk geçer" filan. ders başlamadan tam 5 dk önce derslikte oluyorsunuz.. beyaz tahta önünde el kol şakası yapan kızlı erkekli grup görüyorsunuz. "bunlar ne ara bu kadar samimi olmuş lan" diye düşünüp. masum bi polyannalık yapıp. "aynı liseden olabilirler" diyorsun. sonra kafanı arka sıralara çevirdiğinde 3 ayrı grup daha görüyorsun, yıkılıyorsun.. belli ki o sırada kendinle konuşurken dışlanmış ve yalnız hissediyorsun.. o gruptaki müthiş eğlenen insanları kıskanıp "şu gerizekalılara bak ya" diye söyleniyorsun ama aslında tek derdin o mutluluğu paylaşamamak.. neyse geliyo bi doçent. ilk gün olduğu için sıkmayacağını sadece tanışıp çıkacağını söylüyor. kısa süreli mutlu oluyorsun.. neden kısa süreli olduğuna tekrar değincem.
tanıtıyor kendisini.. konuşmasının arasına 2-3 komik şeyler serpiştirip sınıfı güldürüyor filan. 40 dk lık ders saati 15 dk sürüyor. sevinçle dışarı çıkıp sigara yakıyorsun sigaranın sonlarına yaklaşırken sonraki derse tam 40 dk olduğunu ayıkıyorsun.. işte kısa süreli mutluluk.. "vay mk şimdi nolcak" derken sınıftaki o gruplardan birisi sosyal tesislere doğru giderken görüyorsun.. "sikerim böyle okulun ızdırabını" diyip eve dönüyorsun.. ilk günden ilk devamsızlık missssss.. ilk hafta tüm dersler yani tüm günler bu şekilde gider.. hızlandırıyom buraları..
2. hafta yine ilk dersten sonraki arada sigaranı yakmak için çıktığında gruplardan birisinin önde gelen ismi grubu götüm götüm sana yaklaştırır.. bi şekilde muhabbeti açar eleman. eğer anlaşabileceğiniz tayfaysa girersiniz aralarına.. "bana göre değiller" derseniz yine tek başınıza oturmaya devam edersiniz.. ben genelde tek oturmaya devam ederim..
bi hafta sonra 3. hafta sınıfın en çalışkan 2 kızı gruplardan sıyrılarak en samimi arkadaşlar olmaya karar verirler. iyi insandır onlar. ilk etapta senin gruplardan ayrı takılman onların dikkatini çeker. seni de bilerek gruplardan sıyrılmış çalışkan insanlardan sanarlar.. oysa siz sadece "asosyal olmayan sadece yeni arkadaşlar istemeyen" birisinizdir.. öğle arası yemek yeme aktivetisinde sana mutlaka teklifte bulunacaklar.. geri çevirme.
gittiniz yemeğe.. yurt değil öğrenci evi olarak görüyorum ve kahvaltısız bir gün olacağına eminim.. ders araları içilen sigaralar mideyi kurutmuş, iştahsızlaştırmış.. 50 kuruşa bi su alıp yapışan midenizi aralıyorsunuz. genişleyen mideyle iştahınızın ne kadar kabarık olduğunu hissediyorsunuz.. ekmek arası ya da porsiyon farketmez.. lokmalarınızı büyük alırsınız ve sosun yanaklara bulaşmasını siklemezsiniz.. yemeğe çıktığınız kızlar bundan kesinlikle şikayetçi olmazlar.. yemek biter ufak çaplı muhabbet kurma çabaları başlar..
en sevdiğim kısım başlıyor. memleket muhabbetleri basit. genelde şivesi ünlü bi memleketse bikaç demeç klişe bahsedersiniz.. renkler ve zevkler derken konu müziğe gelir.. bu güzel ve hoş bayanların sürekli pop ve yabancı metal rock gruplarından bahsetmeleri sizi derinden üzer..
şu gidişatta rapçi misin diye soracak bi zat yok.. ama muhabbet sırasında öğrenirler rap dinlediğinizi. daha sonralardan kızların yanında bi erkek olduğunu görüp o erkekle arkadaş olmak suretiyle bu kızlardan telefon numarasını almak isteyen eleman bir ders yanınızda beliriverir.. dersten önce arkadaşlığın giriş kısmını, ders sırasında gelişme, ders sonrasında sonuç kısmını belli ederler zaten.. ders arasında dışarı çıktığınızda bu eleman sen rapçi misin diye patlatır. türkçe de -ci eki genelde sahip olunan şeyleri fiile dökerken satmak amacıyla eklenir. dolayısyla 1ben rap satmıyorum1 diyerek sizde ona patlatırsınız.. kızlar güler, sigaralar biter, dersliğe gidilir. kızların gülmesini kaldıramayan eleman o ders boyunca biraz daha sessiz kalır. öğle arasında yemek yerken kızlardan birisi sizin rap dinlemenizle alakalı merak ettiklerinden bahsederken sizden "rapçi" diye bahsediverir.. o ders arasındaki muhabbet akıllara gelir ve grup olarak gülünür.. ama o eleman içten içe size karşı kin besler..
sonuç olarak rapçi misin diye sorduklarında laf sokmamaya çalışın. o kin besleyen elemanın yaptıklarından sonra onu öldürmek isteyebilirsiniz. ve öldürmemek için okula gitmemeyi seçip güzel bir bölümden mezun olamayabilirsiniz.. doğaçlama demiştim hayat hikayesi olmuş.. neyse.
