ama şu var

#253064 - bu entryi ortalama 98 saniyede okuyabilirsiniz.
  1. eğretiydi hep mutluluk. o yüzden mutlu değil de, mutlu gibi büyüdük. sağda solda yoktu esasında bir amaca sevk edenler bizi. olsa bile onlar hep hayatın kaybedenleriydi. okul, dersler tıkırında olsa bile 20'lerimizde dank etti. kendimizi koca bir boşluğun içinde bulduk. kör biri gibi duvarlara çarparak yolumuzu bulmaya çalıştık.

    her şeyi denedik. kitaplar, filmler, diziler yahut kadınlar. hep içimizde bir yerde bir şeyleri doyurduğumuz yanılsamasına kapıldık. oysa öyle büyük bir boşluktu ki bu hiçbir madde doldurmaya yetmezdi içini. hiçlik intiharla doldurdu kafamızı, yapamadık çünkü intihar çok çaba gerektirirdi.

    hep düşündük, bir gün gidersek bu tek başımıza olmaz diye. dünyayı terk ederken arka kapısından, ardımızda bir sanat eseri bırakırdık belki de. gerçekten anlatırdı bu yaşarken anlatamadığımız onca şeyi. onlarca insanın arasındayken bile bırakmadı peşimizi yalnızlık. kaçıp gitmek için hep bir şeyler kemirdi aklımızı. yalnız kalmak için onlarca bahane sıralardık, sonunda da hep başardık zaten. insanlar yahut yalnızlık, hiçbir şey manevi açlığı doyurmaya yetmedi esasen. çabaladığımızla kaldık, tüm bunların sonu bir yerde düşkünlüğe geliyordu. hayatın bizi dik bir yokuşun kenarından, elimizde alkol şişesi ile aşağı doğru iteklemesi kaçınılmazdı.

    "ama şu var" bize aramızda kilometreler bile olsa bir yerde yaşantılarımızın kesiştiğini gösterdi. "mutsuz" olmak bazen kaçınılmazdır. indigo'nun mutsuz'u her gün sokakta önümüzden umarsızca geçen onlarca insandır. tüm bu ortak yargıları ve yaşanmışlıkları süslemeden, canlı kanlı cümleler ile bize aktaran indigo ise gerçekten bir sanatçıdır.




    anonim

    22/7/2020 01:31
        heart_plus : 5 stat_minus_2 : 0