1 temmuz 2020 sosyal medya düzenlemesi

#243727 - bu entryi ortalama 175 saniyede okuyabilirsiniz.
  1. tüh ya geçen gün cem yılmaz netflix'e tam buranın üçüncü dünya ülkesi olmadığını öğretecekti ki reis buranın üçüncü dünya ülkesi olduğunu netflix'e bir kez daha hatırlatmak istemiş. *

    bu arada halk tv ve tele1 de kapatılmış, şimdilik beş günlüğüne. bunlar hep aylar öncesinden tahmin ettiğim şeylerdi tabii, otoriterliğini ve toplumdaki kutuplaşma ortamını bir adım ileri taşımak istemesi kaçınılmazdı. çünkü yönetenler bugünkü krizle mücadele edebilecek yetkinlikte olmadıkları gibi dürüst bir zeminde ekonomi politikaları izleyebilmek için şahsi hesaplar bakımından milletten çok uzaklaşmış haldeler. böylesi bir dönemde dahi tek umursadıklarının pek sevgili müteahhitler olduğunu gördük, devlet bankalarını zora sokmayı göze alacak kadar hem de. aynı gemide değiliz, çok uzun zamandır değiliz. vatansever olanlar fetö'nün gemisine de hiçbir zaman binmedi zaten.

    pandemi dönemiyle birlikte yönetenler daha fazla otoritenin tadına vardı. özellikle bizimki gibi demokrasi kültürünün yeterince yerleşmediği ülkelerde bu gücün kolayca geri teslim edileceğini düşünmek fazla iyimser olurdu, hele ki pandemiden bağımsız olarak dahi devasa bir ekonomik buhran söz konusu iken. ne yazık ki erdoğan da durumları düzeltmek yerine elindeki gücü sonuna kadar kullanarak muhalif sesleri bastırma ve hatta halkı her anlamda daha fazla kutuplaştırma seçeneklerini tercih ettiğini aylar öncesinden belli etmişti. bugünlerde de bu tip çıkışlarla bu gücün sınırının tam olarak nerelere vardığını keşfetmeye çalışıyor, kısacası tuşları deniyor diyebiliriz.

    hafter gibi nereden türediği belli olmayan düşmanlar bana yugoslavya iç savaşın döneminde yapılan röportajlarda sırpların "ne alaka mk" dedirten türkiye düşmalığını hatırlatıyor. bu tip kriz dönemlerinde nefreti diri tutmak çok önemli, neyse ki nefret ortamında mantığın pek lüzumu olmuyor ki yöneticiler kafalarına göre düşmanlık pompalayabiliyor. hukukla hiçbir şekilde bağdaşmayan tutuklamaların ve kaftancıoğlu'na havadan 9 yıl hapis cezası verilmesinin falan nedeni de açıkça chp örgütlerinin sokağa çekilmek istenmesi. her alanda daha fazla kutuplaşma istiyorlar, gerçek sorunlarla başbaşa kalmaktan inanılmaz korkuyorlar; o yüzden kimlik siyasetini devamlı diri tutmaya çalışıyorlar. alakasız ayasofya gündemi, camilerden şarkı çaldırılması ve hatta toplumsal nefreti çok tehlikeli noktalara sürükleme konusunda da artık hiçbir çekinceleri yok. televizyonda evindeki silahlardan ve komşularını öldürmekten bahseden insanlar mesela tam olarak istenilen şey. erdoğan'ın dün lgbt bireyleri sapkın olarak nitelemesi ve kendi sözleriyle "milletimin tüm fertlerini rabbimizin yasakladığı her türlü sapkınlığı sergileyenlere karşı tavır almaya davet ediyorum" diyerek bu insanları hedefe oturtması da bu stratejinin "şimdilik" uç noktalarından biriydi ve gerçekten dinlerken çok üzüldüm.

    bunlar gerçekten çok çok çok tehlikeli politikalar, ülke olarak bu süreçte kapanmaz yaralar alabiliriz. yönetenlerin (aslında yönetemeyenlerin) niyeti ve stratejisi az çok belli, tek çıkar yol olarak kaosu görüyorlar. hepimizi gerçekten çok zor günler bekliyor. özellikle maddi açıdan, özellikle işsiz milyonlarca genç için inanılmaz zor günler olacak. bedel ödüyorum, zor günler geçiriyorum ve gerçekten hak etmiyorum, çok üzgünüm.

    feci

    1/7/2020 16:56 ~ 01/07/2020 17:00
        heart_plus : 13 stat_minus_2 : 1