arka plan bol sözlük özel yayını

#214708 - bu entryi ortalama 770 saniyede okuyabilirsiniz.
  1. Videonun bir kısmını (“Neden kendi adınızla yazmıyorsunuz?” gibi soruların olduğu bir kısım, ortalarda bir yerler) ilk gösterim sırasında izlemiş; hepsini seyretme işini “Tamamını daha sonra izler, sözlüğe de entry girerim.” düşüncesiyle ertelemiştim. Bir iki gün içinde ortalık biraz karıştı, video da bir iki saat önce Teoman Karadeniz'in isteğiyle silinmiş -veya gizlenmiş; her neyse-. Videonun tamamını seyretmediğim için tüm videoyu kuşatıcı bir görüş belirtemeyecek olsam da “komutana sniper neresinden” arkadaşımızın yazdığı maddeler üzerinden gidebilirim; ilgili entry'de -meseleye bakış açım farklı olsa da- katıldığım noktalar da mevcut zaten.

    Görüşlerime geçmeden önce şunu belirteyim ki videonun kanala geri yüklenmesi bence daha isabetli olur; çünkü bu iş en nihayetinde yapılmış ve iyi ya da kötü tepkiler almış bir iş. İnsanların haklı veya haksız tepkileri ortada duruyorken insanlar ilgili videoyu izleme ihtiyacı hissedeceklerdir. İlgili röportaja katılmış olan mancini ve hayatitelgeler nick'li yazarlarımız aksi bir düşüncede iseler bilemem; ama bence röportaj kanalda kalmalı.

    Teoman Karadeniz abimizi birkaç videosuyla tanıdım ve bende şimdiye kadar olumsuz bir intiba uyandırmadı; “Türkçe Rap ve Küfür”, “Ben Düz Mantık Değilim, Sen Ters Mantıksın”, “Eğitim Sisteminin Önce Sistemini Eğitmek Gerek” gibi videolarında katıldığım fikirler öne sürüyor. Bir ara aktif değildi ve kanalındaki videoları gizlemişti; ama son dönemde geri dönüş yaptı ve bence iyi de oldu. Üslubu, hangi yönden baktığınıza göre farklı yorumlara açık bir üslup. Hüsn-i zan ile bakarsanız herhangi bir iticilik yaratmayan, hüsn-i zannı biraz azaltarak bakarsanız kendi dediğine odaklı (Bazen hepimiz böyleyiz), gelen eleştirileri gereğinden fazla ciddiye alan, karşısındaki insandan her daim ideal şekilde davranmasını bekleyen birini görebilirsiniz (Bunlar da bir noktaya kadar kabul görebilecek şeyler.). Kendisiyle ilgili olumsuz eleştirilerin bu gibi noktalara odaklanılmasından kaynaklandığını düşünmekteydim ve kendisi bence Türkçe rap açısından önemli bir isim; en azından “kimseye bir zararı yok” denilebilecek birisi. Kendisi bir iki ay önce Youtube'da bir canlı yayın açmıştı; başlığı da “Bol Sözlük Eleştirilerini Cevaplıyorum” idi. O videoya denk gelmiş ve izlemiştim. Orada sakin bir tavrı vardı ancak hakkında yapılan eleştirilere içerlediği belli oluyordu. Kendisine gelen eleştirilerin altının çoğunlukla doldurulmadığını söylüyor ve “Hakkımdaki fikirlerinizi bana canlı yayında iletebilirsiniz. Benim neden şöyle şöyle [Kendisi hakkında ne deniyorsa işte] bir insan olduğumu düşündüğünüze açıklık getirirseniz ben de ona göre yanıtlar verebilirim.” tarzı mesajlar sıralamıştı. (Burada tek derdi eleştirilere yanıt vermek değil; bence eleştiri ve tartışma kültürümüzü geliştirme çabasıyla yapıyor.) O video belki de Arka Plan programıyla beraber düşünülmesi gereken bir video.

    Videonun genelinden ben biraz “Enver Aysever'le Aykırı Sorular” programındaki gibi bir tat aldım. Teoman Karadeniz yazarlarımızı sıkıştıracak sorular soruyordu, evet; ama bunda herhangi bir art niyet sezmemiştim (Videonun izlemediğim kısımlarında işler kızıştıysa bilemiyorum tabii. Bazı yazarlar “Kalkıp gitseydiniz.” falan demiş çünkü; emin olamıyorum. :-) ) “Komutana Sniper Neresinden” arkadaşımızın entry'sinden ilgili maddeleri aşırıyorum (Hepsini almadım ama rakamları da değiştirmedim):

    1 - “Bir şeye kötü demek yetmez; biraz açmak lazım.” - Bu noktada arkadaşımızın entry'sine büyük ölçüde katılıyorum. Ben de kötüye kötü denip geçilmemesi taraftarıyım, ama mesela iyiye de iyi denip geçilmemeli. “Kötü” demek ne kadar eksikse, “Mükemmel”, “Şahane”, “Adamın dibisin.” vs. deyip geçmek de o kadar eksik. Esasında benim “yorumlayan adam” nick'ini kullanmamın sebebi de bu; ben bu nick'i önce Youtube'da almıştım ve bir şarkıya / videoya “İyi”, “Kötü” deyip geçmenin, birtakım alıntılarla prim kasmanın “yorum” olmadığı kanaatindeydim. Bu açıdan Teoman Karadeniz'in “Altını doldurmak gerek” görüşüne -kendi hesabıma ve genel olarak- katılıyorum. Ama bunun aksini yapanların alayı Youtube'dayken, hatta orada hiçbir şey yazmadan sadece like veya dislike'a basıp geçme şansı varken, ideal zeminden uzaklaşılma noktasında sadece Bol Sözlük'ün veya başka herhangi bir sözlüğün eleştiri konusu edilmesi de mantıklı değil. Orada nasıl ki insanlar sadece dislike atıp geçme şansına sahip, burada da yazarlar bir işe -hakaret ve küfür içermeden- “Kötü”, “Olmamış” deyip geçme hakkına sahip. Hakkında bir iki entry'den fazla entry girilmeyen pek çok şarkı başlığı var mesela; başlığa uğrayanlar -eğer dinledilerse- sadece bir “Beğendim” - “Beğenmedim”, “İyi” - “Kötü” yazsalar bile bu en azından şarkının insanlarda uyandırdığı intiba konusunda bir fikir edinmeye yarar. Ben başlığını açtığım herhangi bir şarkı hakkında olumsuz fikir beyan eden bir entry girildiğinde cevaben bir entry giriyor ve/veya “niye”sini soruyorum mesela; çünkü acaba ben mi kolay beğeniyorum yoksa karşımdaki kişi mi müşkülpesent davranıyor, onu anlamaya çalışıyorum. Ama herkesi de bu noktaya çekemiyoruz, bazen faydası da olmayabilir. :-) Ayrıca “Kötü” kelimesinin altında yatan mana kimi zaman “Beğenmedim”dir, bunun da her zaman izahı yapılamaz, kişi kendisine bile izah edemeyebiliyor çünkü. :-)

    2- “Sözlük formatı diye bir şey yok mu?” - Formata uygunluk ve aykırılık konusunda bazı prosedürler mevcut tabii; ama sözlükler “ille tanım, ille nitelik belirtme” şeklinde bir formattan uzaklaşalı çok oldu; sözlüklerde salt kanaat bildirimi ve konu üzerine geyik yapma gibi yönlere kayıldığı oluyor. Burası nispeten tenha bir sözlük olduğu için “konu dışı entry”, “konu dışı ikili diyalog” gibi hususlarda -birkaç günlük gecikmeler yaşanabilse de- müdahaleler sıkı. Diğer sözlükler hemen hemen sadece yasal sıkıntıya dikkat ediyorlar ki bu noktada da bir esneklik / yetişememezlik var. Ekşi'de troll'lük müessesesi var mesela. :-)

    “Sözlüğü illa savunmak mı gerekiyor” - “Türkçe rap” dendiğinde nasıl ki akılda homojen bir tanım beliremiyorsa “Bol Sözlük” dendiğinde de homojen bir tanım beliremez. Ben “Buradakiler Khontkar'dan hazzetmez.” derim, siz beş dakika sonra Khontkar'ı öven bir entry bulup getirirsiniz. Sözlükte oturum kapatıldığında karşımıza Sagopa'nın “24” şarkısının başlığı çıkar mesela; ama Sagopa için “Bu adam arabeskçi, neyini beğeniyorsunuz?” diyenlere de rastlanabilmekte. “Bol Sözlük Bir ***i Beğenmeme Timi” diye de bir başlık var mesela. :-) Dolayısıyla tek tek üyelerin yazdığı her şey ilgili üyeleri bağlar; ama bazı üyelerin -velev ki dozu kaçırmış olsun- yazdıkları sebebiyle Bol Sözlük ergen / ergen fikirli kaynayan, yerinde eleştiri yapmaktan bihaber, Türkçe rap'te olsa da olur olmasa da olur türden bir platform olarak görülürse orada her üye ilgili eleştiriyi kendisine ve tüm sözlüğe yapılmış bir eleştiri olarak görür ve karşısında tavır alır.

    3- “Yazarların yaş ortalaması kaç?” - Yazarların yaşlarını toplayıp yazar sayısına mı bölek yoksa herkesin girdiği entry sayısını da işin içine katak mı? Mesela üç yazar tasavvur edelim; yaşları 20, 25, 30; girdikleri entry sayıları da sırasıyla 50, 20, 10. Düz mantıkla yaş ortalaması 25 olur; ama entry sayılarını hesaba katarsak 22,5 oluyor. :-)

    5- “Dayak yediğim kişiye abi demem sözlük için önemli mi?” - Teoman Karadeniz'in yaşadığı bu talihsiz olay epey üzücü; Türkçe Rap camiasında -diğer şöhret camialarında olduğu gibi- eleştiriyi hazmedemeyenlerin olduğunu da göstermekte. Ayrıca kişinin kendi yazdıkları sebebiyle dayak yemesinin yanlışlığını geçtim, herhangi bir üyenin veya üyelerin yazdıkları sebebiyle admin niye dayak yesin ki? Burada her yönüyle yanlış bir durum yaşanmış ve Teoman Karadeniz de o hatadan dolayı daha çok vicdan azabı yaşanmasını istediği için üslubunda bir değişiklik yaratmamış sanıyorum. Yukarıda bahsettiğim “Bol Sözlük Eleştirilerini Cevaplıyorum” videosunda gelen bir soru vesilesiyle bu olaydan bahsetti ve bazı rapçilerle bu olaya yeterli tepkiyi vermediklerini düşündüğü için iletişimi kestiğinden söz etti, isim örneği de verdi. Bu olayın failine abi çekmek diye nitelendirilebilecek bir tavır sergileyen bir kişi bu olaydan hiçbir şekilde sorumlu olmayıp sadece tepkisini koymakta gevşek davranmış olan insanlarla ilişkisini kesmez sanıyorum. İlgili kişilerle hâlâ bir bağı var mıdır yoksa o hitap mevzusu bahsettiğim türden bir sitem midir emin değilim tabii; ama zamanında daha farklı ve daha sert bir tavır ortaya koyması da pek mümkün olmadığından kendisine yüklenilmesi yanlış kanısındayım.

    7- İsimler Niye Takma - Videoda yeterli karşılık verilmişti zaten. Entry'lerde de birçok yazarın da belirttiği gibi, takma isimler bu platforma özgü bir şey değil. Bu durum kimileri için “sanallığa sığınmak” gibi bir imkân doğuruyorsa da sözlük içinde bu imkânı ancak “anonim” ismiyle entry girerseniz kullanabilirsiniz -ki bu da çoğu zaman tepki görür-. Nick tamamen anonimliği getirseydi ekstra anonimliğe kimse ihtiyaç duymazdı. Bir yazarın nick'i ve yazdıkları özdeşleşiyor zaten; sözlüğü sıkı takip eden biri aşina olduğu bir yazarın entry'lerine ne derece önem vereceğine karar verebilir. Sözlüğe sık giren birinin X yazarın fanboy olup olmadığını, Y yazarın tartışma üslubuna hâkim olup olmadığını, Z yazarın tutarlı olup olmadığını -entry'lerinden hareketle- düşünme özgürlüğü var. Buna göre de hangi yazılanı ciddiye alırsınız, hangilerine gülüp geçersiniz, hangilerini görmezden gelirsiniz o sizin bileceğiniz iş. Herhangi bir çeşit entry'den hareketle tümevarıma gidip “Bu sözlükte yazılanlar ciddiye alınacak şeyler değil” demek de doğru değil, her yazılanı ciddiye almak da. Birileri çoğunlukla makara yapar, birileri -şahsa yönelik olmayacak şekilde- küfürlü konuşur, birileri yapılan işleri kolaylıkla alaya alır vs. Bu tür ortamları Şirinler Köyü gibi düşünmek lazım. Gözlüklü Şirin'e “Sen niye gevezesin?”, Somurtkan Şirin'e “Sen niye hiçbir şeyden memnun olmuyorsun?”, Uykucu Şirin'e “Sen de sürekli uyuyorsun.”... demenin bir sonu da yok, manası da yok. Ama bu “Herkesi olduğu gibi kabul etmek lazım.” demek de değil; sanat eseri konusunda “Emeğe saygı” mottosu ne kadar saçmaysa bu da o kadar saçma. :-)

    İsmimiz gözüktüğünde bu kadar rahat davranamayız diye düşünülüyor galiba; ama bu her zaman bir avantaj değil, dezavantajları da var. Ayrıca birileri sanallığa sığınarak karşısındakine sövüyorsa, diğeri de onun sanallığına sığınarak ona yanıt veriyor olabilir. Diyelim ki biri seni eleştirdi ve sen de Twitter'da özel olarak onu, genel olarak da içinde bulunduğu platformu diline doladın ve ilgili şahıstan "ergen" diye bahsettin; ama belki de "ergen" dediğin yazar senden büyük; nereden bileceksin? :-) Ayrıca anonimliğin "Kim yazıyor"dan ziyade "Ne yazılıyor" noktasına odaklanılmasını sağlayan bir avantajı bulunduğu da söylenebilir.

    8- Neden Admin gelmedi, neden İf gelmedi? – Yazılanlar admini bağlamaz ki. Sözlüğün işleyişinden çok sözlükte yazılanlara odaklı sorular sorulacaksa tabii ki yazarlar gelmeli, onların sözlük yazarlarını temsil gücü daha yüksek çünkü. Ayrıca sosyal medyada yazılan her şeyi karşılıklı oturup konuşmaya kalkarsak başka hiçbir iş yapmaya vaktimiz kalmaz. :-)

    * * *

    Kafalarda sözlükle ilgili birtakım soru işaretleri olabilir; belki de sözlük sizin (Bu “siz”le herhangi bir şahsı kastetmiyorum, rap camiasını kastediyorum) veya bazılarının olmasını istediği tarzda bir platform değil. Diyelim ki öyle; peki mesela biz sözlüğü tamamen sizin istediğiniz şekle getirirsek -mümkün değil ama örnek veriyorum-, siz Türkçe rap'i istisnası olmayacak şekilde bizim istediğimiz şekle getirecek misiniz? Burada sert eleştiri içeren hiçbir yorum yazılmazsa veya -röportajda arkadaşlarımızın da değindiği şekilde- gelen talepler üzerine eleştirel yorumlar silinir ve böyle yazanlar kapı dışarı edilirse siz de bizim tasvip etmediğimiz bazı rapçileri piyasadan silecek misiniz / silebilir misiniz mesela? Epidemik üzerinde düşünürsek; Epidemik Yusuf Altınlar gibi, Alem DM gibi bence piyasadaki birçok isimden iyi olduğu hâlde parlama şansı bulamamış isimlere kapılarını açıyor, eyvallah; ama bizim tasvip etmeyeceğimiz şarkılara da yer vermişliği var. Siz buna “Biz ticaret yapıyoruz; ayrıca onların da seveni var.” derseniz biz de “Biz nihayetinde bir sosyal medya platformuyuz. Hem sizin beğenmediğiniz entry'leri de severek okuyanlar, artılayanlar var.” deriz. Rap içinde yapılan her iş dört dörtlük mü, rapçilerin kendi arasında linç kültürü hiç yok mu? Siz şarkılarda birbirinize örneğin “Rap'in midemi bulandırıyor.” diyebilen kişiler olarak kitleden niye daha iyisini bekliyor ve bulamadığınızda gurur meselesi yapıyorsunuz? Bu noktada “Ama biz rap yapıyoruz, rap böyle yapılır.” diye bir mazeret öne sürülebileceğini de pek sanmıyorum. Basemode da, PMC de, Epidemik de artıları ve eksileri olan oluşumlar. Örneğin PMC'de yer alan ve Epidemik'te röportajı yayınlanan Ati242 gibi bir şahsiyet Hayki konusunda “O benim ne kadar çirkinleşebildiğimi gördü, o sebeple yanıt veremiyor.” falan diyor mesela; bu tavrıyla “edepli edebinden susar, edepsiz ben susturdum sanır”ın canlı örneği olmuş resmen ve bunu marifet zannediyor. Siz bu insanların önünü açarken, onlara “Orada bir dur” demezken, Youtube'da da bırakın eleştiriyi, beğenilerin bile küfürlerle ifade edildiği bir ortam varken Bol Sözlük'ü temsil eden bir / birkaç yazara “Hacı siz ne ayaksınız? Böyle değil de şöyle yapsanız daha iyi olur.” vs. demenin bir mantığı var mı? Bol Sözlük Türkçe rap'e ve kitleye pek çok açıdan nefes aldıran bir platformdur ve bu açıdan gereklidir. Her entry tasvip ettiğiniz türden olmayabilir; ama ararsanız nitelikli pek çok entry de bulursunuz ve bunu yaparken -Youtube'da olacağı gibi- samanlıkta iğne ararcasına davranmanıza da gerek kalmayacaktır. :-) (Az kişiyiz ya, o bakımdan. :-p)

    Okuyanlara ve göz gezdirenlere teşekkür ederim. :-)

    yorumlayan adam

    15/4/2020 02:02 ~ 15/04/2020 2:02
        heart_plus : 3 stat_minus_2 : 0