sevmediği şarkıya çöp diyen kitle

#196457 - bu entryi ortalama 352 saniyede okuyabilirsiniz.
  1. Affınıza sığınarak belirteyim ki başlığın ana fikrinin bazılarımız tarafından tam anlaşılmadığını düşünüyorum. Konuyu açan arkadaşın kendi ana fikrinin eksenini “emeğe saygı” mottosuyla biraz kaydırmış olması da buna sebep olmuş diyebilirim.

    Konuya kavramlar üzerinden yaklaşalım:

    1- Çöp: İşe yaramaz nesne; atık. (Sözlükteki tam karşılığı bu değil tabii. :-) )

    Şarkı için konuşacak olursak; mix mastering'i, flow'u, ritim tutuşu, beatle sözlerin uyumu, vokal kullanımı vs. vs. açılarından başarısız olan bir yapıt “çöp” olabilir. (Bu “çöp”lük dinleyicinin verdiği not manasında değil. Bazen bir şarkı, onu kaydeden kişinin içine sinmez ve kişi bu şarkıyı dinleyicilere sunmamayı tercih eder. Bu “çöp”ten bahsediyorum. Hatta İntizam'ın “Çöpten Çıkanlar Serisi” vardır ki resmen ufak pürüzler sebebiyle zamanında kıymış bu şarkılara. Dinleyince “İyi ki çöpten çıkarmış” veya “O kadar da kötü değil.” diyorsunuz. :-) ) Dinleyiciler bir şarkı hakkında “çöp” derken “Çöpe gitmeliydi” manasında söylüyor olabilir; ama bence çoğu “Bunu bize hiç sunmamalıydın, çöpe göndermeliydin.” deme maksadıyla “çöp” demiyor. O mantıkla söyleyebilmesi için şarkıda belli şeylere dikkat etmesi gerekiyor; onlara dikkat ediyorsa da zaten o noktaları eleştiren bir yorum yazması daha mantıklı olur, “çöp”, “leş”... deyip geçmemesi gerekir. (Ha, hiç mi “çöp” deyip geçilecek parça yok, var tabii. Bunlar da Ati242'nin “Sür*ük”ü, Keişan'ın “Lamborghini”si, Ben Fero'nun “Yaylan”ı falandır yani. :-) )

    2- Sevmek & Sevmemek: Bunlar biraz esrarengiz kavramlar; çünkü sevmenin veya sevmemenin bazen -belki de çoğu zaman- bir kriteri olmayabiliyor. Vasatı beğenen adam kaliteli işe “kötü” diyebiliyor. Veya aynı seviyede olan iki şarkıdan birini övüp göklere çıkarırken diğeri hakkında “Benzerlerini çok dinledim” diyebiliyor. (Bu iki şarkıdan beğendiği beğenmediğinden çok daha eskiyse anlaşılabilir bir durum; ama hemen hemen aynı dönemlerde çıkmış iki şarkı hakkında böyle düşünüyorsa sıkıntı var. :-) ) Yani sevgi de biraz göreceli bir kavram. Hâl böyle olunca, sevmediğimiz işe “çöp” demek de sakıncalı. Sevmediğimize “Sevmedim” demeli, çöpe “çöp” demeliyiz. Sevmediğimize “çöp” dersek olmaz. (Çöplerin haricindekileri seviyor, sadece çöpleri sevmiyorsak durum değişebilir ama beğenisini o derece geliştirebilen kişinin de iki satır yazı yazmaya üşenip “çöp” diye geçiştirmeyeceği kanaatindeyim. Kısa bir yorumla geçiştirecekse bile “çöp” yerine “çok kötü”yü tercih etmesi gerekir.)

    3- “Emeğe saygı” - “Emeğe saygı” ile “emek sonucu oluşturulmuş iş”i beğenmek arasında fark vardır. Adam / kadın uğraşmış didinmiş, ama ortaya çok kötü bir eser çıkarmış olabilir. Biz bu işe “iyi” diyerek emeğe saygı göstermiş, “kötü” diyerek emeğe saygısızlık etmiş olmayız. Tam tersi, o kötü işi iyilerle aynı kefeye koyduğumuz ve kişiye de kendi yanlışını görmesi, dolayısıyla kendini geliştirmesi fırsatını sunmadığımız için emeğe saygısızlık etmiş oluruz. Yani, işin kendisini beğenmemek emeğe saygısızlık değildir. İşi kalitesiz bulabiliriz, bunu belirtmek de hem hakkımız hem de -kimi yerde- görevimiz. Kişinin yaptığı işleri beğenmesek de emeğine saygı duymak mümkün. Ortalamanın altında işlerle karşılaştığımızda yorumlarımızı kişinin bilgi birikimini, yaşını, tecrübesini vs. hesaba katarak, hakaretamiz kelimelere de başvurmayarak yaparsak, sadece “kötü” demeyip neden kötü olduğuna dair açıklama yapmaya gayret edersek, “Nasıl daha iyi olabilir” sorusunu cevaplandırmaya çalışırsak emeğine saygı göstermiş oluruz. (Kişi kendisini ilgili alanda geliştiremeyecek kadar yeteneksizse [o işe yatkın değilse] boşuna övmek ve kendini geliştirme tavsiyeleri vermek de bir bakıma emeğe saygısızlık oluyor. Çünkü emeğini yeteneği olmadığı bir alanda harcaması için teşvik etmiş oluyoruz. Başka alanda daha başarılı olabilecekken emeğinin karşılığını alamayacağı bir yolda yürümesi için cesaretlendirmiş oluyoruz.)

    4- Emek - Emek; bir şarkıyı yazmak, kaydetmek, beeatini arayıp bulmak veya üretmek... den biraz daha fazlasıdır. Örneğin “Dinleyicime kaliteli ne sunabilirim?” diye düşünmektir. (“Dinleyicimin beğeneceği ne sunabilirim?” de olabilir ama kişinin dinleyici kitlesi kalabalıksa ve dertleri de sadece eğlenmek, küfürlü dissler dinlemek falansa bu soru ticarî mantıkla sorulacak bir soru olur.) Şarkılarda paradan, arabadan, belli markalardan bahsediyorsanız, ona buna kişisel mevzular sebebiyle küfrediyorsanız vs. bu şarkı için “Emek var” demek yersiz oluyor. Adamın canı sıkılmış veya parası bitmiş, şarkı yapmış. O şarkıyı üretmek için harcadığı eforun karşılığını da fazlasıyla alıyor. Bu “emek” değil, bu “yatırım”. :-) (Şu da var: Kişi hem emek verebilir, hem de emeğinin karşılığını fazlasıyla alabilir, onda bir sıkıntı yok. Sıkıntı hakiki anlamda emek verilmeyen işten fazlasıyla karşılık almakta.)

    5- Kitle: Kitleler kabaca iki çeşittir:

    1) Birbirine bağlı üyelerden müteşekkil: Belli açılardan homojen bir kitledir. Tek bir kalıba sokulamasalar da ortak yönleri vardır; örneğin bir rapçinin hayran kitlesi.

    2) Birbirinden bağımsız hareket eden, ama belli meselelerde aşağı yukarı aynı görüşlere sahip kimselerden müteşekkil: Bu insanlara da “kitle” dememiz, ayrı ayrı dursalar da belli bir topluluk ifade etmelerinden kaynaklanır, “topluca” hareket etmelerinden değil.

    “Sevmediği şarkıya çöp diyen kitle”nin de ikinci tipte bir kitle olduğu söylenebilir. Yani fikirleri, beğenileri, hayat görüşleri benzer olan, zaman zaman birbirlerinden etkilenen, ama beraber hareket etmeyen bir kitle. Dolayısıyla sorun aslında tek tek bireylerden kaynaklanıyor. (“Üzüm üzüme baka baka kararır.” durumu da var tabii.) Ve bu bireylerin bakış açılarındaki sorunu çözmek de biraz zor.

    Şimdi ben bütün bunları neden yazdım? Niye yazdım? Hayır, niçin yazdım? Yazmamış da olabilirim. Acaba yazdım mı? Yazdıysam yazmışımdır, yazmadıysam yazmamışımdır. Siz de okuduysanız artılarsınız, artılamadıysanız veya eksilediyseniz de okumamışsınızdır. :-) Şaka bir yana, bunları ilk entry'deki ana fikre katıldığım, bir kavram kargaşasının mevcudiyetine inandığım ve bu kargaşa üzerine düşüncelerimi ifade etmek istediğim için yazdım. Meseleyi şöyle özetleyebiliriz: Çöp olmayana “çöp” diyen bizden değildir. Çöpe “çöp” demiyorsan da yine gel. :-) (NOT: Burada hadisi ve vecizeyi şaka konusu etmiyorum, yanlış anlaşılmasın. Mantıklı bir temelde söylüyorum. Bazılarımız “çöpe çöp demeyen de bizden değildir” anlayışındalar gibi geldi bana, o yüzden bu şekilde söyledim. :-) )

    yorumlayan adam

    14/11/2019 01:45 ~ 14/11/2019 12:42
        heart_plus : 4 stat_minus_2 : 0