açıkçası sehabe'den nefret ediyorum. en başta onu söyleyeyim. ancak bu mektup en basit tabirle komik olmuş. ben dilini bir an önce bırakmalı.

spotify'ın esnaf çakallığını herkes biliyor. şahsen ben çok bilgi sahibi olmasam da zaman zaman pompalanan haberleri görüyoruz sağda solda, okuyoruz, bilgi ediniyoruz. fakat benim sehabenin mektubunda en çok güldüğüm nokta - ki genel itibariyle komik bir mektup - kariyerinin ilerlemesinin bir editöre bağlı olduğundan bahsettiği kısım.

yahu bilader. sen senelerdir bu işin içindesin. seni hiç sevmem. kardeşini severim, müziğini sevmem. sen bugüne kadar belli bir isim yaptın. iyi kötü tanınıyorsun. hatta bir dönemler herkes ufak ufak piyasadan çekilmişti, sen en çok tanınan isimlerden birisi haline gelmiştin.

fakat kariyerini ilerletemedin. bunun sebebi nazlı hanım değil.

danışıklı dövüşmenin, jokerle dissleşmenin sebebi de nazlı hanım değildi. nazlı hanımdan beklediğin kariyer ilerlemesiydi. olmadı.

bu abi işte. sehabe is that. demek ki senin olayın bu kadar kardeşim.

youtube daki izlenme rakamlarıyla yaptığın kıyas ayrıca komik olmuş. şimdi ben ritmik şekilde osurup, trap bir altyapı ve keççi bir melodiyle ve tabakhanede çekilmiş bir kliple youtube da trend zirveye oynayabilirim. bu beni spotify listesine de taşıyabilir, hiç belli olmaz. insanlar bir değişik moruk. bunu bile en çok dinlenen yapabilirler.

ancak bu işim ne senin kariyerini engeller, ne de seni sağa sola mektup yazacak noktaya getirecek bir sebep olur.

sen gerçekten dinlenen, sevilen işler yaptığın zaman iyi kötü insanların listelerine giriyorsun. kıçı kırık bir türkçe rap listesinin popülist bir editörünün dokunuşuyla kariyerin ilerleyecekse hiç ilerlemesin moruk.

bana kalırsa zaten kariyerin yeterince ilerde yaptığın işlere göre.