bol sözlük gece tayfası

#191400 - bu entryi ortalama 248 saniyede okuyabilirsiniz.
  1. kafayı bazen sıyırmak üzereyim, kendimi ifade etme ihtiyacı duyar gibi hissediyorum şu aralar. hayatımı genelde pek yarını görmeden geçiyor ama şu aralar bir ürperti çöktü içime. hayatım tıkanmış gibi, açılacak ama çalışmayla azimle gram ilkisi yok. izin verin, içimi dökeyim, rahatlayım.

    13-14 yaşından beri yazmayla haşır neşirim, 19 yaşına kadar bir dolu fanzinde çıktım yine varlık ve yasakmeyve gibi dergilerde de şiirlerim çıktı iyi eleştiriler aldım, prestijli güzel edebiyat insanlarının jüri olduğu bir yarışmada mansiyon ödülü kazandım ve aynı sene yine altkültürde bulunan -bir tanesi çok kötüydü- rock gruplarına toplam sekiz şiir verdim. düşünüyorum 19 yaşıma kadar efsane geçmiş, lise sırasında dalga geçerek yazdığım şiiri arkadaşıma verdim o bile meb'in saçma sapan yarışmasında ödül almıştı. üniversiteye başladığım sene küçük iskender, ilhan berk, enver ercan gibi bugün yaşamayan üstadlarla hem tanışma, edebiyat konuşma fırsatım oldu, aynı zamanda bu güzel insanların övgüsüne sahip oldum.

    sonrasında yazma ritmim bozuldu gibi, bir şekilde tökezlemeye başladı. bir şekilde uğraşa uğraşa tekrardan başladım yine aynı döngü, yine şiir yarışmasına katıldım ve 1. oldum. dergiler ve fanzinlerle bu kez birinci elden tanık oldum, tanıştık, sohbet ettik vs. fakültede de bir şekilde bilinir olmuştu, hem havalı gibiydi hem de insanı çekici yapıyordu yani güzel yıllar da verdi bana şiir uğraşı. toplamda üç şiirim dört dile bile çevrildi, ben en ufak bir gayret göstermedim sadece istediler olur dedim ve yayınlandı. düşünüyorum sesi cılız ama şiirim üç kıtaya kadar yol aldı.

    iki tane şiir dosyası var birisi mansiyon birisi ise birincilik kazanmıştı, o dönem bastırmak isteyen yayınevleri bile oldu. uğraşanlar bilir hiçbir yayınevi şiir kitabı basmak istemez ekonomik olarak, ona rağmen basmak istemeleri de benim için büyük bir başarıydı. ben istemedim, 80 sayfalık bir şiir dosyası yerine en azından 200 sayfaları bulan bir toplama kitap gibi hayalim vardı, 80 sayfalık şiir kitaplarını yersiz görüyorum hala.

    ne olduysa 2015 sonunda oldu. bir şekilde ben fero rapte ne ise edebiyatta da aynı kalitede olan dergiler çıkmaya başladı. o dergilerden birisi, ne kadar yavşak varsa toplanmışlardı, yani para versen o kadar yavşağı bir araya getiremezsin. bir yazı ve bir şiir istediler benden. ben de çıkardıkları dergiyi anadolu'daki deyimiyle "itin götüne soktum." bu olay olduktan sonra birçok dergiyle ilişkim bıçak gibi kesildi.

    üçüncü şiir dosyamı geçen sene tamamladım. bu yaz ayağım sakat hazır evdeyken hepsini toplayıp basılacak bir hale getirmek istedim. iki ay kadar uğraştım, aşağı yukarı 500'e yakın şiirim varmış. bunların 113'ü de bir şekilde basılmış. bunları eleyerek 330'a kadar düşürdüm bakıyorum hiç de fena olmayan bir kitap oldu. o kadar sene sonra fiziksel olarak da güzel bir kitap hayalini düşledim. aşağı yukarı fikir olarak altı sene, uğraş olarak da üç sene kadar meşgul olduğum bir romanım vardı. hepsi beraber yayınlansın istedim. ben hangi yayınevi diye düşünürken önce prestijli olarak gördüğüm yayınevlerine gittim. tuhaf, şiirle alakası olmayan insanların bile kitabını basmışsınız, müzik şöhretinden baskısı olur ve biter, bu ibneler için sonuçta edebiyatın tamamen para bölümündelermiş onu gördüm. etik olarak iki farklı yayınevine aynı anda götürmedim. sırayla gittim beşincisi bile hayır dedi. evet diyenler olsa da para istediler. zaten 60 bin lira kadar daha borcum var, sen ne parasından bahsediyorsun.

    nereden duydularsa parayla her şeyi basan işin tamamen ticari kısmında olan ve hiç de iyi bir üne sahip olmayan bir yayınevi bugün aradı indirimli basabileceklerini söylediler. hayır dedikten sonra ağlayacak gibi oldum. ilk tanışmam, ilk kabul edilişim, ilk aldığım eleştiriler, ödüller vs aklıma gelince gözlerim doldu. bunu haketmiş olamam diye.

    kitabın çıkması tatmin eder miydi? kitap haricinde en büyük tatminleri yaşadım, en iyisi, bazne geceden sabaha kadar, bazen gece 4'ten sabah 10'a kadar uğraştığın işin bitmesinden aldığın tatmini hiçbir şeyden alamıyorsun.

    tüm bunları neden anlattım, çünkü anlatamıyorum. bazı şeyleri de anlatamıyorsun, kız arkadaşım yabancı türkçeyi yavaş yavaş öğreniyor olsa da anlamaz, anlayamıyor doğal olarak. sanki sıkışmış gibi hissediyorum kendimi be sözlük. biri boğazımı sıksa ya da ayağım bir kez daha sakatlansa bu kadar bunalmazdım. zihinsel karmaşıklık çok daha beter.




    anonim

    20/9/2019 00:55
        heart_plus : 6 stat_minus_2 : 0