türkçe rapin kabak tadı vermesi

#177576 - bu entryi ortalama 346 saniyede okuyabilirsiniz.
  1. deyimler sözlüğünden aktarıyorum: "kabak tadı vermek: bir konunun sık sık yenilenmesi, artık usandırıcı, bıktırıcı olmak. (bkz. temcit pilavı gibi ısıtıp ısıtıp koymak)"

    mevzu "konunun sık sık yenilenmesi" olduğu için, sadece rap'te değil, diğer müzik türlerinde ve edebi ürünlerde bu durumla karşılaşılabilir. pop müzik de aynı mevzuları ısıtıp ısıtıp işler; ama orada sözlerden çok müzik önemlidir. basit bile olsa dile dolanan bir nakarat önemlidir. rap'in dinleyicide yarattığı beklenti farklıdır. söze önem veren bir müzik dalının söyleyecek şeylerinin bitmesi dinleyicilerin daha çok gözüne batar.

    ayrıca sanki türkçe rap müziğinde -çoğunlukla- sanatçıların yansıttığı tek tip bir karakter modeli var gibi. bu kişiler aile baskısından, ailenin ve yakın çevrenin kendisini anlamaması ve yönlendirmesinden sıkılmıştır. sokaklarda büyümüştür. anlaşılmadığını düşünür ve kendini anlatma aracı olarak rap'e yönelmiştir. çok fazla dostu yoktur; olanlarla da bir süre sonra arası açılır. dünyadan, ülkeden şikâyetçidir. başka bir düzen hayaliyle yaşar ve bu hayali anlatır. yaptığı rap ortalamanın üzerindedir; hatta en iyi rap'i o yapar. kendisiyle kıyaslanamayacak adamlar kendisine kafa tuttuğu için onlara ayar verir. çoğu şarkıda da diğer mesajların arasına gerekli gereksiz sıkıştırır bu "ben çok iyiyim" mesajlarını. şarkılarının yarısında hayatını ve genel olarak ülkeyi, insanlığı anlatırsa yarısında da kendi rap'ini anlatır ve başkalarıyla kavga eder.

    bu klasik tipin dışında kalan tipolojiler de geliştirilebilir tabii. mesela "şarkılarda dini, ahlâkı anlatan tip" vardır. diğerleri birbirine sayıp söven rap yaparken onlar hakikati anlatmaktadırlar. bu abilere / arkadaşlara göre insanlar sadece dünyevi kaygılarla hareket etmekte ve bu yüzden hataya düşmektedirler; bu yol gidilecek yol değildir. insanoğlu yolunu şaşırdığı için hataların ve uğranan belaların sonu gelmemektedir. unuttuğumuz değerleri hatırlama vakti gelmiş ve geçmektedir. kıyamet yakındır vs. bu abiler / arkadaşlar da sürekli bu mesajları verirler.

    üçüncü bir tip, "çok da umrumda" tipidir. bazıları işin başından beri böyleyken, bazıları ilk tipin evrim geçirmesiyle bu hâle gelir. bir zamanlar düzeni değiştirme hayali kuran bu tip, kendi düzeninin değişmesiyle yetinir hâle gelir. geçmişinde kendisinin ve halkın parasızlığından bahsederken, şimdi cebindeki paradan bahsetmektedir. gerçek dünyadan bahsetmeyi artık gereksiz bulur; bu belki bir tür kabulleniş, belki de "aslolan kişinin kendi dünyasıdır" anlayışı geliştirmedir. eskiden beynini kemiren düşüncelerden bahsederken, yani "kafam çok dolu" mesajı verirken, artık "kafam güzel" mesajı vermeye başlamıştır. geçmişte kendisini küçümseyenlerin bile hayal edemediği bir noktadadır artık. eskiden uzaklardan seyrettiği araba onundur artık. (ya da hâlâ onun değildir ama onunmuş gibi yazar ya da veya onunsa da gözünü bir üst modele dikmiştir.) ama bu durum içinde de şikâyet edecek bir şeyler bulabilir (kitleden vs. şikâyet edebilir.)

    bir de piyasada rüzgârın estiği yöne göre rap'ini döndürenler vardır. bunlar kişisel birtakım tecrübeler, duygu, düşünce ve içinde bulunulan durumların değişikliğiyle ilgili olarak değil de piyasanın durumuna göre tarz değiştirirler. "bir öyle bir böyle" olmak bazıları için geçerli sebeplere bağlıysa da bu kişiler için sebep "şimdilerde bu moda / bu para ediyor" düşüncesidir. (aynı tipi diğer alanlar için de düşünebilirsiniz; sadece rap'le sınırlı bir şey değil.) ürettiği işler bir tür kopya olduğu için ya kopya ettiği kişilerin kişilikleriyle görünür ya da direkt onlardan kopya bir kişilik görüntüsü çizer. her iki hâlde de örneklerini aşamayacağı için, diğerlerinin kabak tadı verdiği bir durumda bu kişilerin kabak tadı vermemesi düşünülemez. hatta onlar dünden başlamışlardır kabak tadı vermeye :-)

    bu yeterli bir kategorizasyon olmayabilir; ama genel çerçevede rap'in bu tip bir döngüde döndüğü söylenebilir. pop'un kısır döngüsü dinleyici kitlesini çok da rahatsız etmeyen bir kısır döngüdür; çünkü onun anlattıkları fikri değil duyguyu ilgilendirir. hayatın belli döngüleri içerisinde kişi kendini bulduğu şarkılar dinleyerek ya acısını daha da derinden duyarak, "benim gibi hissedenler var" diyerek bir anlamda deşarj olur; ya da "onlar kaybetti" mottolu şarkılarla tekrar moral bulur. eğlenceli şarkılarla da kafasını dinler. ama rap fikri ilgilendirdiği için, kişi hayattaki deneyimi ilerledikçe rap'ten farklı numaralar bekleyebilir. rap'in pop'un işlevlerine yakın türleri (örneğin melankolik rap, pop-rap, funky-rap, trap) daha geniş kitlelerce dinlenmeye hâlâ elverişliyse de fikrî ağırlığı olan eserlerde bir gelişim olmaması bu tür şarkılara öncelik veren kemik kitlede bıkkınlığa yol açabilir. temaların çok değişemeyeceği bir ölçüde kabul edilebilir; ama bu temayı işleyiş tarzında kişiler birbirlerinden çok da farklılık göstermiyorlarsa, verdikleri mesajlar sürekli aynı döngüde gelişiyorsa vs. bu "yerinde sayma" ve "kabak tadı verme" olarak algılanacaktır. sürekli rap dinleyen biri bundan çabuk sıkılabilir. ya yeni ve farklı rap sanatçıları dinlemeye başlayacak ya da bir süre rap dinlemeyerek kafasını dinleyecektir. aksi takdirde bu kabak tadı hissiyatı geçmez. :-)

    @4 aslında rock ile rap'i harmanlayan rapçiler de var. kafile 2'de yer alan darbzen laterna bu türde şarkılar yapmış; ama youtube'dan sadece üç dört şarkısına ulaşılabiliyor. (bir albümü var ama o zamanki paylaşım sitelerinin çoğu tarihe karıştığı için aktif link bulma imkânı yok. elinde bulunduran birileri varsa tekrar yükleyecek ki erişilebilsin.) sırat'ın "düşmanın oğlu" albümünde gitar kullanılan şarkılar var. (albümün bütün şarkıları youtube'da bulunmuyor ama yarısı var galiba. indirme linki de bir facebook gönderisinde mevcut.) muhalif de rap ile rock'ı harmanladığı bazı şarkılar yapmıştı. (hatta sadece rock değil, başka türlerle de harmanlıyor.)

    yorumlayan adam

    6/7/2019 00:10 ~ 06/07/2019 0:45
        heart_plus : 0 stat_minus_2 : 0