müziklerini kadıköy acil'in üstlendiği vampir temalı blutv dizisi. kısa kısa dizinin genel teması ve oyunculuklardan bahsedeyim, sonra bizim camiayla ilgili kısmına geçeceğim.
dizinin ilk iki bölümü açıkçası beğenmedim. vampir konsepti esasen bu topraklara uzak değil, bilakis vampir bir osmanlı efsanesidir. bu konuda daha ayrıntılı bilgi isteyenler salim fikret kırgi'nin osmanlı vampirleri adlı eserini inceyelebilir). ancak bu konu hollywood'un elinde adeta bir amerikan efsanesi haline getirilmiştir. dizi konu başlangıcı itibariyle olayı osmanlı'ya dayandırsalar da, yılların vampirli film/dizileri nedeniyle oyunculuklar "lanet olsun dostum, çünkü sen de annene lanet etmişsin"i geçememiş, konu aşırı klişe, hiçbir otantiklik katılmamış, ne popülerse ondan koymuşlar, biraz sıfır bir, biraz vampire diaries, hele bir de çakma tokyo koymuşlar ki off, başkası adına utanma duygusunu iliklerime kadar yaşadım. normalde 1 sezonun ötesini görmemesi lazım, ama bizim vasat dizi izleyici kitlesinin ne yapacağı belli olmaz.
dizinin bolsözlük okuyucularını daha çok ilgilendiren bölümü ise müziklerinin bir kısmının türkçe sözlü rap müzik olması. zaten bu da dizinin türkiye'deki trendleri yakalama çabasının bir parçası. hatta ezhel'in geceler klibi bu dizinin ilk tanıtımlarından biriydi. şimdi gerek müzikleriyle, gerek küçük rollerle rapçilerimizin bu dizide yer aldığını görüyoruz. bence kötü de olmamış, özellikle ismi jenerikte de bulunan selo'nun baya repliği de var (yıllar acımasız davranmış selo'ya, nerede adanalı dizisinde basket kortundaki selo, nerede vampir avcısı selo?*). yine de hususi olarak türkçe sözlü rap müziğe tanınırlık katmaz bu dizi, daha çok onun tanınırlığından faydalanmaya çalışıyor.
kısacası olmamış dizi, ama merak edenler atlaya atlaya bizimkilerin sahnelerini izleyebilir.
bu dizi girdisini de bir dizi önerisiyle sonlandırayım. bence hiphop kültürüyle ilgilenen herkes (gerçi bununla da sınırlı olmayan ve hayatla ilgili bir eser) atlanta'yı mutlaka izlemeli.
dizinin ilk iki bölümü açıkçası beğenmedim. vampir konsepti esasen bu topraklara uzak değil, bilakis vampir bir osmanlı efsanesidir. bu konuda daha ayrıntılı bilgi isteyenler salim fikret kırgi'nin osmanlı vampirleri adlı eserini inceyelebilir). ancak bu konu hollywood'un elinde adeta bir amerikan efsanesi haline getirilmiştir. dizi konu başlangıcı itibariyle olayı osmanlı'ya dayandırsalar da, yılların vampirli film/dizileri nedeniyle oyunculuklar "lanet olsun dostum, çünkü sen de annene lanet etmişsin"i geçememiş, konu aşırı klişe, hiçbir otantiklik katılmamış, ne popülerse ondan koymuşlar, biraz sıfır bir, biraz vampire diaries, hele bir de çakma tokyo koymuşlar ki off, başkası adına utanma duygusunu iliklerime kadar yaşadım. normalde 1 sezonun ötesini görmemesi lazım, ama bizim vasat dizi izleyici kitlesinin ne yapacağı belli olmaz.
dizinin bolsözlük okuyucularını daha çok ilgilendiren bölümü ise müziklerinin bir kısmının türkçe sözlü rap müzik olması. zaten bu da dizinin türkiye'deki trendleri yakalama çabasının bir parçası. hatta ezhel'in geceler klibi bu dizinin ilk tanıtımlarından biriydi. şimdi gerek müzikleriyle, gerek küçük rollerle rapçilerimizin bu dizide yer aldığını görüyoruz. bence kötü de olmamış, özellikle ismi jenerikte de bulunan selo'nun baya repliği de var (yıllar acımasız davranmış selo'ya, nerede adanalı dizisinde basket kortundaki selo, nerede vampir avcısı selo?*). yine de hususi olarak türkçe sözlü rap müziğe tanınırlık katmaz bu dizi, daha çok onun tanınırlığından faydalanmaya çalışıyor.
kısacası olmamış dizi, ama merak edenler atlaya atlaya bizimkilerin sahnelerini izleyebilir.
bu dizi girdisini de bir dizi önerisiyle sonlandırayım. bence hiphop kültürüyle ilgilenen herkes (gerçi bununla da sınırlı olmayan ve hayatla ilgili bir eser) atlanta'yı mutlaka izlemeli.
