bir şeyin kanun olması, onun doğru veya etik kılmaz. tarihte çoğu facianın zaten bir şekilde kanunsal meşruyeti sağlanmıştır ya da bizzat mevcut kanunlardan faydanalarak gerçekleştirilmiştir.

devletler, yasalar, kanunlar halka ve topluma hizmet için varolmalılardır.

toplumun doğru ve yanlış kavramları kanunlara göre belirlenmesi aşırı tehlikeli bir yönetim modeli ve düşünce biçimidir. kanunların bireylerin, azınlıkların haklarını koruyacak bir şekilde toplum ahlak anlayışına ve zamanlara ayak uydurması gerekir.

demokrasi denen kavram var ya? işte o yüzden var. 'dinsizspor' versus 'yobazspor' sidik yarışı için değil. yalakalık ve rant sistemlerini sübvanse edecek şaşaalı mevki ve makamlar sağlamak için değil. topluma adalet ve refah sağlamak için var. o yüzden o meclis denen bina var, hani vekiller falan seçiyoruz...kanunları revize etsinler falan diye...

ülke finansal kriz içinde kıvrılırken, her türlü adaletsizlik ve yolsuzluğun üstü örtülürken, cahillik gericilik popülizm tavan yaparken..şarkısında 'ot ister canım' diye 25 yaşında ki bir sanatçıyı içeri alınca toplum daha adil bir hale geldiğine inanıyorsanız ne ala.

bu maddeyi kullanan bir çok insan tanıyorum, hepsi de işli güçlü sorumluluğunu bilen, aklı başında insanlar. hiç birini kaldırıma uzanmış bulamazsın. ayrıca devletin ne zamandan beri işi ahlak polisliğine soyunmak oldu.

devlet gençleri 'zararlı' maddelerden koruma meraklısıysa, o zaman belki onlar için güzel iş alanları oluştursun, ya da gençleri sokaktan kurtarsın. bunun yöntemi şarkı, film, dizi ve diğer sanat çeşitlerini sansürlemek asla ama asla değildir. bu sadece faşizm, güç zehirlenmesi, korku politikasıdır.