Amma uzun bir tartışma olmuş, okurken sıkıldım. Araya 2003'lü tibukçu argümanları girmiş, gazapizm seviyesi boş fakir edebiyatı girmiş, girmiş de girmiş.
Bozuk bir sistemden elde edilen gelirin herhangi bir ideolojik çerçeve baz alınarak yorumlanması boş bir aktiviteden ibaret. "Sen de kazanabilmelisin, ben de kazanabilmeliyim, sorun kazananın kazanması değil" çocuksu bir bakış açısı. Temiz kazanabilmelisin, bu yasal olmanın ötesine gečen faşizan bir zorunluluk olarak değil, lakin en azından en bariz ve çekici opsiyon olarak her ama her zaman mevcut olmalı.
Herhangi bir ülkeyi baz almadan tamamen teorik konuşuyorum: sen temiz (ve ayriyeten objektif olarak sistemin kendisine de yarar sağlayan) bir kazanç metoduyla herkesin her istediğini alabileceği bir sistemin temellerini atmadığın sürece zaten var olan ve düzgün çalışmadığı aşikar bir teorik sistemin içinde herkesin elini pisliğe bulaması önkoşuluyla onlara bu kazancı, özgürlükleri vadetmiş olman, böyle bir opsiyonlarının olması herhangi bir anlam ifade etmez, özellikle uzun vadede. Bu, o teorik sistemde zaten var olan eksiklikleri daha da büyük ve içinden çıkılmaz hale getirmekten başka bir işe yaramaz çünkü çok doğal olarak. Her ülke de bunun önüne geçmek için gerek birtakım regülasyonlar ve teftiş ağları, gerek bu konuyla ilgilenen devlet daireleri, gerekse buna dair yasalar yardımıyla kendi ihtiyaçlarına ve düzenlerine uygun bir sistem kurar zaten. Bu söylediklerim ne çok radikal, ne de yeni fikirler yani.
Dolayısıyla sözün özü şu: saian romantik bir sosyalist olarak bu konuya yaklaşmış ve evet, üstüne biraz daha konması gereken eksik şeyler söylemiş olsa da burada gördüğüm argümanların çok büyük kısmından daha elle tutulur bir şey koymuş ortaya diyebilirim.
Ki bunun haricinde, ana fikri "özgürlük kadar bu böyledir denip geçilebilecek, herkesin hakkında kesin ve oldukça da keskin görüşlerinin olduğu bir kavramı bile kendi içimde tartışmaya açıyorum; hiçbir fikrimin kemikleşmesine izin vermemeye çalışıyorum" olan bir laftan bu kadar tuhaf anlamlar çıkarmaya ne gerek var anlamadım. Burada son iki gündür asıp kesen çoğu arkadaşın da arada sırada içlerine dönüp aynı şeyi yapmaya ihtiyaçları varmış gibime geldi benim. Bunun gerektirdiği olgunluğa sahip olduklarını sanmıyorum gerçi.
Bir de, hakaret edip durmayın aga birbirinize. Cidden yani. Bu entry de kendini imha edecek bu muhabbetler biraz durulunca zaten.
Bozuk bir sistemden elde edilen gelirin herhangi bir ideolojik çerçeve baz alınarak yorumlanması boş bir aktiviteden ibaret. "Sen de kazanabilmelisin, ben de kazanabilmeliyim, sorun kazananın kazanması değil" çocuksu bir bakış açısı. Temiz kazanabilmelisin, bu yasal olmanın ötesine gečen faşizan bir zorunluluk olarak değil, lakin en azından en bariz ve çekici opsiyon olarak her ama her zaman mevcut olmalı.
Herhangi bir ülkeyi baz almadan tamamen teorik konuşuyorum: sen temiz (ve ayriyeten objektif olarak sistemin kendisine de yarar sağlayan) bir kazanç metoduyla herkesin her istediğini alabileceği bir sistemin temellerini atmadığın sürece zaten var olan ve düzgün çalışmadığı aşikar bir teorik sistemin içinde herkesin elini pisliğe bulaması önkoşuluyla onlara bu kazancı, özgürlükleri vadetmiş olman, böyle bir opsiyonlarının olması herhangi bir anlam ifade etmez, özellikle uzun vadede. Bu, o teorik sistemde zaten var olan eksiklikleri daha da büyük ve içinden çıkılmaz hale getirmekten başka bir işe yaramaz çünkü çok doğal olarak. Her ülke de bunun önüne geçmek için gerek birtakım regülasyonlar ve teftiş ağları, gerek bu konuyla ilgilenen devlet daireleri, gerekse buna dair yasalar yardımıyla kendi ihtiyaçlarına ve düzenlerine uygun bir sistem kurar zaten. Bu söylediklerim ne çok radikal, ne de yeni fikirler yani.
Dolayısıyla sözün özü şu: saian romantik bir sosyalist olarak bu konuya yaklaşmış ve evet, üstüne biraz daha konması gereken eksik şeyler söylemiş olsa da burada gördüğüm argümanların çok büyük kısmından daha elle tutulur bir şey koymuş ortaya diyebilirim.
Ki bunun haricinde, ana fikri "özgürlük kadar bu böyledir denip geçilebilecek, herkesin hakkında kesin ve oldukça da keskin görüşlerinin olduğu bir kavramı bile kendi içimde tartışmaya açıyorum; hiçbir fikrimin kemikleşmesine izin vermemeye çalışıyorum" olan bir laftan bu kadar tuhaf anlamlar çıkarmaya ne gerek var anlamadım. Burada son iki gündür asıp kesen çoğu arkadaşın da arada sırada içlerine dönüp aynı şeyi yapmaya ihtiyaçları varmış gibime geldi benim. Bunun gerektirdiği olgunluğa sahip olduklarını sanmıyorum gerçi.
Bir de, hakaret edip durmayın aga birbirinize. Cidden yani. Bu entry de kendini imha edecek bu muhabbetler biraz durulunca zaten.
