Sol framede bir konsepttir gidiyor. Konsept diyince benim aklıma direk bu albüm geliyor. Sebebi de aşağıya c/p yaptığım değerlendirme. Gerçekten albümün kaçak marlboro ile açılıp yabancıma hey ile sona ermesi ve aralardaki müthiş liriklere sahip, birbirlerine onlarca göndermenin olduğu ve hepsi için ayrı ayrı onlarca yazı yazılabilecek eserler olması, bu değerlendirmeye hak vermemi sağlıyor. kayra hayalet ıslığında yalnız storytelling ile işi bitiriyor fakat keysi kendine yakışır bir şekilde albümü bir hikaye etrafında döndürüp, bu hikayeyi battle, protest vs ile de süslüyor. hakikaten shua0'ın da dediği gibi "diğer türkçe rap albümleri olmak dediğinde neredeyse olmaktan bahsedebilirken, bu albüm olmaktan bahseder."
Kaçak marlboro ile perde açılıyor. ardından ancak kafayı sıyırmış bir adamın yapacağını düşündüğünüz
söz bir yemin bir ve
majik geliyor. Bunların ardından da “dünyada başka şeyler de oluyor” diyerek,
sevgi ülkesinin irticacı pezevenkleri ve
gömlek cebimde ermeni kartı ile kafasını bireysel meselelerden toplumsal meselelere yönlendirmeye çalıştığına şahit oluyoruz. Fakat istediği olmuyor ve bu sefer de işi
ivan divandelen ile bir hikayeye sığınmakta buluyor. Ne var ki yine istediğini elde edemiyor ve
ölümsüz ile
geride kalanlar gibi birbirine hem zıt hem de birbirini tamamlayan referans iki parça ile karşılıyoruz. Bir de bunların üstüne
sensizliği tıbbi bir tanım sanırdım geliyor ki “aha yine döndük başa” diyoruz. Fasıla vermeden
evim ile bizi hayatının içine iyice sokup hikayenin bundan sonrasını birlikte yaşamaya davet ediyor. Hikayeye artık dahil olduğumuza göre belli ki daha fazla sürmeden bitecek diyoruz. Fakat bitmeden evvel
devrik devrimler ve anlam yüklü yalanlar ile başrolümüzün son çırpınışlarına şahit oluyoruz. Ardından “noluyor lan, ne alaka şimdi bu” dedirten, kafamıza çekiçle vuran ve en önemlisi “madem evime girdiniz ve hikayeye birlikte devam edeceğiz, o halde size biraz kendimden bahsedeyim” dediği
zombi hustle battle’ı geliyor. Peşinden
maksimum fetiş’te bize “bugün ağrı kesici yerine hap değil arsenik” diyerek işin ucunun artık nereye gelmiş olduğuna dair ipucu verip “sona şahit olmak istemeyen burada bıraksın” diyor. Yemin ederim ki şu cümledeki edebiyatı aklım almıyor. Gönül ağrısı ile beden ağrısını bir cümlede eritip bu kadar basit ve sade, sonundan bu kadar net bir şekilde bahsetmesi bana kafayı yedirtiyor. Ardından
demin parçasında “çektiğim nefes kendi nefesim mi annemin mi yoksa yarimin mi” diye ne için yaşadığını bilemediğinden bahsetmesiyle başlayıp zombi, kadın-fahişe gibi göndermeleriyle bir nevi önceki vörsüne devam ediyor. Ve artık
yabancıma hey ile üç şarkıdır hazırladığı finalle nihayete erdiriyor.
(kalin: yikik aksam keyfime dey)
(kalin: geç gecenin körü saatim epey)
(kalin: yudumladim resmini yabancima hey)
(kalin: uyu bir sen kal benimle)
--
spoiler--
Bu cok kotu bi yazi olacak. Ozellikle bu albumde kendimi iyi ifade edebilecegimi hic sanmiyorum. Cunku ne hissettigimi ben de bilmiyorum. Bu bir album degil, edebi eser bence. Karacalinin polisiye ve duygusal bir romani.
Albumun yarisi bir norologun kollarinda olen, ne yapsa da kurtaramadigi sevgilisine yaktigi bi agit. Cok aci bi ciglik. Diger yarisi da olenle olunmez, isimize bakalim sogukkanliliginda devam ettigi ameliyatlarinin hikayesi. Ama belli ki devam edemiyor hayatina ve bu kahira dayanamayip, bence, yabancima hey sarkisinda yagmurlu bir gecede intihar ediyor
Mesela Majik sarkisinda Karacali delirmis yani anladin mi. Adamin kollarinda sevgilisi olmus oglum ne dedigi belli degil. Koymus gotune her seyin. Bu sarkiyi saglikli bi adam soyleyemez zaten kendi de ‘’delinin icadi’’ falan diyor. Kacak Marlboro ve Evim de uzerlerine onlarca senaryo yazilabilecek sarkilar.
Donemine gore gerek beat secimleri olarak, gerek vokal olarak cok garip bi sey deneyen, hikayesini anlatmak icin kafiyeyi cok arka planlara atan, cok da iyi yapan, Karacalinin sevenin cok sevecegi ama sevmeyenin de ikinci kez dinleyemeyecegi ya da okuyamayacagi eseri. Battle Royal kisminda soyledigim gibi Karacali heralde bu piyasada en cok merak ettigim oturup konusmayi en cok istedigim adamlardan birisi.
En son bi kebapci isletiyordu Karacali suan tam olarak ne is yaptıgını bilmesem de calistigini biliyorum. Bu da madalyonun diger yuzu. Turkiyede rapci olmak, caba vermek, karsilik alamamak ve yillarin sonunda geriye baktiginda bir avuc fan ve bosa gecmis gibi gelen seneler. Abi okuman cok zor da, olur ya okursun bu yaziyi, yemin ederim bosa gecmedi senelerin. Seni cok seviyoruz. Bi de harbiden, abi kim dedi sana o kari sofya diye ya.
--
spoiler--
alıntı:
kalemharpokulu.tumblr.com/post/117615087010/t%C3%BCrk%C3%A7e-rapin-en-iyi-20-alb%C3%BCm%C3%BC