benim bildiğimin yarısını bilmeyen adamlara itibar ediyorlar, hem de sırf ben biliyorum diyor diye. ben üç biliyorsam o adam en fazla bir biliyor halbuki, sadece ben az bildiğimi kabul ettiğim için ciddiye alınmıyorum. yaptığımız işlerle konuşacağız artık mecbur
bir kere yedi özgür "sanat" denen şeydeki sanat, zanaattir. yunancası tekhne yani teknik. ars değil (mesela ars poetika var aristoteles'in. Ama yine de tekhne her iki anlamda da kullanılabiliyor). latince'ye art diye çevriliyor çünkü latincede böyle, çiftçilik de art. bunu ıskalayarak bir konuşma dönmüş bu da bir kavram kargaşası yaratmış. özgür de aslında civil manasındadır, vatandaş yani - caps lock on - köle değil - caps lock off -. yani köle olmayanların uğraştığı yedi bilim yedi tekhne yedi zanaat. astro-loji, astro-nomi. logos'u biz bugün bir logic olarak bir de bu sondaki logy'ler olarak kullanıyoruz. göklerin bilimi diyebiliriz. nomos ise yunancadan arapçaya arapçadan türkçeye namus olarak geçmiş, tıpkı philosopianın arapçaya felasife arapçadan da türkçeye felsefe diye geçmesi gibi. başka bir yönüyle de bugün mekanın sahibi repçimizin ismindeki norm'un ve normal'in de kökenindeki kelime. genel olarak kanun demek. göklerin kanunu. takdir edeceğiniz gibi astronomi ve astroloji o çağda aynı şeyin iki yönüydü. yunan'da ay üstü alem denilen bir çeşit kutsal, sabit ve dolayısıyla mükemmel bir şey olduğu için bu göklerdeki hareketlerden tabii ki başka türlü anlamlar da çıkarılırdı. hatta klasik dönemde bir çeşit rasathane rekabeti dönmüş yani avrupa ile bizim buralar arasında. neden? çünkü adamlar o alemi gözleyecekler. ve bunu da herkese yaptırmıyor iki taraf da. neden? sır dolu ve kıymetli bu bilgiler kötü niyetlilerin eline geçmesin ya da kendilerine karşı kullanılmasın falan filan. ama bugün amerikan bayrağı bile dikilmiş ayı nasıl artık sevgilinin yüzüne benzetmiyorsak, o ve onun üstünde bir yere bir kutsallık, bir mükemmellik, bir ilahilik de atfetmediğimiz için burçlardan filan bahsedilirken (burada bu anlamda burçları kastediyorum, yoksa bu gök cisimlerinin birbirlerine göre yerleşimlerini tasvir etmek için isimler verildiğini yani onların şeklen bazı gök cisimlerinin konumlandırılması olduğunu bir kenara bırakıyorum) astroloji sahte bir bilim değildir, davranışlarımızı etkiler filan demek hele bunu antik yunan'a göndermeyle söylemek (ether de var mı moruk) en hafif tabirle komik.
@5298 Açıklama için teşekkür ederim. :-) Evet; yukarıda bir “Ben ne diyo'm sen ne diyo'n” durumu oluştu; bunda büyük pay benim diyebilirim. :-) Aslında ciddi tartışılacak bir konu da yoktu ortada; ama konu gelişsin diye bir şeyler yazma ihtiyacı hissettim. Arkadaş “Çin astrolojisi diye bir şey yok” dediği zaman “Ben işin orasında değilim; maksat ejderha burcu diye bir burcun var olduğunu söylemekti.” gibi bir cümleyle konuyu kapatma şansım da vardı. Ama konuyu geliştirmek -gereksiz dallanıp budaklanma riski yaratsa da- bazen faydalı oluyor. :-)
Yukarıda düştüğüm hatadan hareket ederek tartışmada kaçınılması gereken -çoğu zaman birbiriyle bağlantılı- üç tavrı belirteyim:
1- Karşıdakinin ne dediğine tam odaklanmaksızın cevap yetiştirmeye çalışmak: Bunun toplumumuzda ne kadar sık görüldüğünü hatırlatmaya gerek yok. Tartışmayı geliştirmek yerine gereksiz münakaşaya eviren bir tavır.
2- Algıda seçicilik yapmak: Arkadaş “özgür sanat” (veya “serbest sanat”) diye bir terim kullanmış. Ben ise astroloji ve sanat kelimelerini yan yana gördüğüm için bu noktaya odaklanarak bir cevap yazdım. Verdiğim cevap baktığım açıya göre doğru sayılabilir ama arkadaş başka bir şeyden bahsediyormuş. :-) Algıda seçicilik yapıp konuyu başka tarafa çektiğimiz zaman da -çektiğimiz taraftan haklı olsak bile- karşımızdaki kişi “Ben ne diyo'm sen ne diyo'n?” ya da “Sen benim ne kastettiğimi tam anlayamadın; sana uzak bir konu galiba. Boş verelim.” gibi söylemlerle bizim söylediklerimizi itibarsızlaştırabilir. :-)
3- Konuyu başka tarafa çekmek: Yukarıda bahsettiğim gibi, özellikle algıda seçicilik ile birleşince kişiyi tartışmada zor durumda bırakır. Kaçamak cevaplar vermeye yol açabilir. Ama her zaman sakıncalı bir yöntem değildir. Bir satranç oyununda oyunun tıkandığını düşünelim. Aksiyon oluşturacak bir pozisyon yok; sadece boş boş şah çekmeye veya hamle olsun diye hamle yapmaya odaklanıldığı bir durum var diyelim. Taraflardan biri oyunu açacak bir hamle yapmak zorundadır; bunun için belki bir veya iki taş feda etmesi gerekir. Bu, kısa vadede zarar getirse de oyunu geliştirir. Tartışmada da bir konu üzerinde boş boş zıtlaşılacağına farklı bir bakış açısı geliştirmeye çalışmak -konudan sapılması riskini doğursa da- tartışmayı geliştirmeye yarayabilir. Bu tür bir platformda tartışmak da okuyanlara fayda sağlaması açısından önemlidir; yoksa boş boş zıtlaşmanın bir âlemi yok. :-)
Bir tartışmada uygulanan taktiklerin ne derece doğru / mantıklı olduğuna dair bir hiyerarşi var: “Anlaşmazlık hiyerarşisi”. (Bilgi için bkz. suphecimelekblog.wordpress.com Burada bahsedilenler haricinde, tartışmada başvurulan bazı yanlış yollara da şu videoda değinilmiş: www.youtube.com (Videoda sadece bu konu işlenmiyor; ama ilk işlenen konu bu.) Videoda bahsedilen yanlış tavırlar da şunlar:
1- “Ne diyo'n ki sen? Dediklerinden bir şey anlamadım. Boş beleş konuşuyo'n.” türü argümanlarla sataşmaya başvurma.
2/A- Terimsel ifadeler kullanarak ve uzun yazarak, tartışılan konu hakkında yeterli düzeyde -ve karşıdakinden fazla- bilgili olduğunu göstermeye çalışıp, dişe dokunur bir şey söyleyememe.
2/B- Kabul görmüş adamların ismine / fikirlerine sığınarak kendini haklı çıkarmaya çalışma.
2/C- Temelde aynı şeyi savunduğu hâlde, karşıdaki kişiyi pek sevmediği için veya onu haksız çıkarmak için onun söylediği şeyleri farklı veya dolambaçlı şekillerde söyleyip, sonunda lafı “Dediklerine katılmıyorum”a getirme.
Tartışmalarda türlü hatalara düşebiliyoruz; en temel hatalar da tartışmanın anlamsız olduğu konularda (Örneğin "zevkler ve renkler") tartışma açmak ve herhangi bir tartışmadan fayda sağlamak yerine kendimizi haklı çıkarmaya odaklı davranmak. Böyle olunca diğer hatalar da kendiliğinden geliyor, domino taşı gibi.
Not: Old school pesimist beat sever arkadaşımız şakayla karışık "Ne bu tantana?" demiş. Aslında tantanalık bir durum yok; sadece konuyu geliştirmeye çalıştım. Yan yollara sapınca biraz anlamsızlaştı. :-) 650 Gayme Maaş arkadaşımız da birini eleştirmiş; tartışmanın akabinde böyle bir yorum yazdığı için işkillendim "Acaba beni mi kastetti?" diye. Rahatsızlık verdiysem kusuruma bakmayın. :-)
@5928 hoşgeldin shao sohbete. seni görmek sevindirici. eski sohbetlerimizi anımsattı. :)
ben detaya girmemeyi tercih etmiştim sen detaylandırmışsın, ne de güzel yapmışsışn. çok güzel bilgiler paylaşmışsın. yüregine saglik.
tek ayrıştığımız nokta son cümlende belirttiğin gibi 'ether'in varlığı ve evrendeki elektromagnetik varlıkların arasındaki etkileşim konuları olmuş ancak, 'komik moruk' u anlamlandıramadım. dilersen uzun uzun konusuruz bunu keyifli olur.
ek olarak;
@yorumlayan adam, ben gayet içten ve kısa bilgi verme amaçlı güzel bir sohbet ettigimizi düsünüyordum. ancak bir anda çok anlamsız yere gerilmişsiniz. üstüne bana da yardırmışsın okudukça üzüldüm.
-karşındakinin ne dediğine odaklanmayıp cevap yetiştirmeye çalışmak ? ne söylediğini anladım, okudum üzerine gayet güzel bir sohbet ettiğimizi düşünüyordum ben, böyle görmen şaşırtıcı.
-algıda seçicilik yapmak? "ben ne diyo'm sen ne diyo'n" ya da "boşverelim seni aşar" gibi bir söz, bir tavır nasıl çıkardın söylediklerim şok içerisindeyim. yok dış minnaklar.
-konuyu başka tarafa çekmek ? yıldızlardan sohbet ediliyor, konu hep aynı yerde. yalnızca shao'nun açıkladığı gibi temel kavramlarda ufak bir anlaşmazlık vardı ki bence bunda bir sıkıntı da yok olabilir yani böyle şeyler. zıtlaşma, sataşma, tartışma, kapışma nerede ben onu göremiyorum, benim tek görebildiğim paylaşım ve sohbet.
fazla naif bir şekilde -bilgi paylaştıkça çoğalır- düşüncesinden hareketle yazmıştım, sohbet etmeyi düşünmüştüm.
hata etmedimi umuyorum
@5301 Üzerine alınman için yazmamıştım onları, öyle anladıysan özür dilerim. Başta "Kendi düştüğüm hatadan hareket ederek" diye belirttim zaten. Yani aslında bir tür özeleştiriden hareket ederek yazdım. Yukarıda "karşıdakinin ne dediğine odaklanmadan cevap yetiştiren", "algıda seçicilik yapan" ve "konuyu başka tarafa çeken" durumundaki benim zaten. :-) Gerilmişsem de kendim hataya düştüğüm veya öyle gözüktüğüm içindir. Bir de diğer arkadaşların yorumlarını üstüme alındım, onun da payı var diyebilirim. :-)
"Tartışma" derken "bir konu üzerine sohbet etme", "fikir alışverişinde bulunma"yı da kastediyorum. Seninle yaptığımız konuşmayı bu bakış açısıyla "tartışma" olarak adlandırdım. Bir de benim seninkilere zıt fikirler öne sürmem sohbete "tartışma" niteliği veriyor. Münakaşa veya kapışma olarak nitelendirmedim. Yazdıkların da bana fayda sağladı; teşekkür ederim. :-) Böyle bir platformda girişilen uzun konuşmalar da böyle olduğu müddetçe anlamlı zaten.
İletişimde hepimiz hataya düşebiliyoruz. Ben kendi hatalarımı ve -başka kaynaklardan yararlanarak- tartışmalarda düşülen diğer hataları yazmak istedim. "Anlaşmazlık hiyerarşisi"nden ve Cemre'nin videosundan da bu sebeple bahsettim. (İkinci kısımda 2/A, 2/B vs. diye yazdıklarım videoda bahsedilen şeyler.) Arada sen Platon'a atıf yaptığın ve "Yanlış kaynaklara bakmışsın" gibi cümleler kurduğun için üzerine alınmış olabilirsin ama seni hedef alarak yazılmış şeyler değil onlar. Konuyu geliştirmek için atıf yapmakla Cemre'nin dediği şekilde atıf yapmak arasında fark var. Seninki konuyu geliştirmek için yapılmış bir atıf; üslubun da Cemre'nin şikâyet ettiği üsluptan farklı. Ayrıca "dişe dokunur" şeyler söyledin ve konuyu geliştirdin zaten. O açılardan bir sıkıntı yok. Yukarıda da dediğim gibi, ortada ciddi tartışılacak, yani bir tarafın haklı, diğer tarafın haksız çıkacağı bir tartışma yoktu zaten. Sadece konuya iki farklı yerden bakmıştık. :-) Verdiğim örnekler, üzerine alınmana sebebiyet vermiş olabilir; ama ben bunları kişisel bir eleştiri olarak yazmadım. Kendi hesabına alacağın şeyler olabileceği aklıma geldi ama bunu eleştiri olarak değil, genel bir farkındalık yaratma amaçlı söylediğimi fark edersin diye düşündüm. Bu kadar ciddi biçimde alınacağını ve kırılacağını düşünsem zaten bu şekilde yazmazdım. Tekrar kusura bakma. Sen de sağlıcakla kal.
yaklaşık üç saattir bir arkadaşın parçasına görsel tasarım yapıyorum, revizyon revizyon üstüne. ben fotoğrafçı illüstratör falan değilim hiçbir iddiam da yok ama galiba bir tek ben bedavaya bu kadar özveriyle iş yaparım. öyle çok dinlenecek bir parça da değil. yoruldum
bir şeyler yaptım ettim uğraştım en son on dakikada yaptığım bir şeyle konu kapanınca işte bir miktar aptal oldum tabi
bugün yeni bilgisayarıma kavuştum. yatağımdan kalkıp hayata katılabilmeme 3 hafta falan kaldı. o süre içerisinde buraları daha da çok meşgul edeceğim. sonrasında ayda birkaç giriye kadar iner galiba.
o değil de sözlüğe geldiğimden beri khont ve norm fanı oldum :(
Türkçe rapi kurtaracak yeni albümüm üstünde çalışıyorum ama hem askerlik hem kaliteli mikrofon sorunum var. Parayı kim bulduysa çamaşır gibi 4e katlayıp sikeyim. İnş hakkariye düşerim. Sonra twitterda vatansever rapçi diye övülürüm. Güzel olur.
bol'da yer alan içeriğin doğru veya güncel olduğu hiçbir şekilde iddia veya garanti edilmemektedir. burada okuduklarınız sizi dehşete düşürürse türkçe rap ansiklopedisine de göz atmayı deneyebilirsiniz. hukuka aykırı olabileceğini düşündüğünüz içerikler titizlikle incelenip gereği düşünülmektedir. sözlüğü reklamsız görüntülemek isterseniz üye girişi yapabilirsiniz. soğuk içiniz.
