Bizim okulda bu hafta staj teslim ve tek ders sınavları vardı.malumunuz dört seneyi geçince bazı arkadaşlariniz bitirmiş oluyor.işte o arkadaşlarımız bu hafta işlerini bitirip mezun olmaya geldiler.hepsi yurttan ayrıldığı veya evinden çıktığı için "hacı 1-2 gün sizde kalsam olur mu?" Diye rica ettiler.biz de hem evin 3+1liğinden dolayi müsait olması hem de Arkadaş ricasıdır diye geri cevirmedik.lakin gelen insan sayısı 1 değil 2 değil.tam 8 kişi geldi.kanka bu benim topraam falan diye gelen oldu,bir de evdekilerin de böyle arkadaşlari oldu.Velhasıl kelam mini fakülte oldu ev.inşaatci makinacı doldu taştı.salonu kapattilar ibneler.beş tane çekyatı açtılar ikili ikili uydular.böyle morg gibiydi aynı manzara.dizilmiş ceset gibilerdi.akşam vakti deli ettiler adamı ama.zaten rutubetli olan oksijenin ugramadigi evde batak king sigara çay derken ortam çekilmez oldu.üstüne de boş muhabbet eklenince hiç gavatlara selam bile vermeden attım kendimi dışarı.gece vakti acıktım tabi.şarbon muhabbetinden dolayi et yemek istemedim.tavuk yemek isteyince de uzun zaman oldu diye girdim donerciye.afiyetle yedik de,Allah razı olsun tuvalette geçti günüm.bugün beşinci sıçışım.amına koduğumun çocuğu on günlük tavuk mu yedirdin ne yaptın? Ekmek tekneni sikeyim senin.bir demlik çayı gömdüm anca düzeldi bağırsaklarım amk.inşallah günün birinde ben de mezun olurum da en azından değsin çektiklerime.
hayatın sana bir sürpriz iz yapıp her şeyi yoluna koyacağına dair inancın oluşması sonrasında gece kafanı yastığına koyduğunda düşündükçe o umudun kaybolup geçmişte yaşanan kötü şeylere duyulan öfke, nefret, sinir, pişmanlık yüzünden uyku uyuyamamak. öldürüyorsun beni.
sözlüğe girecek vakit bulamadım pek bu hafta. iki ödev teslimim var cumaya kadar, birine daha dokunamadım bile. iki gündür bedelli askerlik başvurusuyla uğraşıyorum. mevsim geçişinden de olsa gerek akşam eve gelir gelmez 1-2 saat sersem gibi uyuyup, deli gibi boğaz ve baş ağrısıyla uyanıyorum. hastalanmıyorumdur inşallah.
"Babam bana bisiklete binmeyi ve yakalanmadan hız limitini aşmanın püf noktalarını öğretti. Limit 50'yken 60, 90'ken 108'le gitmeyi. Annem, yetişkin konuşmalarını ingilizce yapardı. Bana diş ipi kullanmayı, eşyaları ait oldukları yerlere koymayı öğretti. İkisi de tutuculuğa karşıydı ama video oynatıcı almak için yıllarca beklediler. İkisi de Osloluydu, dolaştığımız yerlere ait anılar anlatırlardı. Babam ağır işitirdi. Duymayınca uydururdu: "En iyisi hangisi sence?" "Kırıntı mı var çenemde?" Onlara göre zihinsel başarı, sportif başarıdan daha üstündü. Özel hayatlarıyla gündeme gelmeyen ünlülere hayranlık duyarlardı. Lars Lillo–Steenberg, Kjell Askildsen, Trond Kirkvaag. Bana, eleştirel bir okuyucu olmayı ve kendini ifade edemeyenleri küçümsemeyi öğrettiler. Ama eve getirdiğim herkesi sevgiyle karşıladılar. Akşam haberlerini hiç kaçırmazlardı. Babam bir test uygulayıp, gururla sanatçı bir kişiliği olduğunu söylemişti. Askerlik tecrübelerini önemseyenleri sıkıcı bulurdu. Annem uyuşturucuya hoşgörüyle yaklaşır, babam parkta mangal yapılmasına kızardı. Demokrasi en mükemmel rejim değildi ama yeterince iyiydi. Annem, Brigitte Bardot hayvanlara değil insanlara yardım etmeli, derdi. İkisi de özel hayatıma saygılıydı. Belki de çok fazla. Bana dinin zayıflık olduğunu öğrettiler. Aynı fikirde miyim, bilmiyorum. Yemek pişirmeyi, ilişki kurmayı asla öğretmediler. Ama hep mutluydular. Dostlukların zamanla nasıl bittiğini insanların yabancılaşıp, arkadaşların birer isim olarak kaldığını öğretmediler. Yemek konusunda mızmız olmama göz yumdular. Anneme göre, kararlarımı kendim vermeliydim. Ne olacağım, kimi seveceğim, nerede.yaşayacağım. Bana hep yardımcı oldular. Kız kardeşime daha katıydılar."
abi live setlerin ve dj mix kasetlerin hastasıyım.iş etiket adamlardan başlıyor,sonra biladerimin de beatini çalalım,işte abilerimize de respect atalım onu da çalalım derken iş dallanıp budaklanıyor ve bilmediğim müthiş şeylere rastlıyorum.biraz antimatter vari bir serzeniş olacak ama şu işi bi türkçe rap'e entegre edemedik.
9-10 yaşlarındayım. bilgisayar yeni alınmış, deli gibi gta vice city oynuyorum. gta şifrelerini internet kafeye gidip abilerden öğreniyorum. o zamanlar google’a yazmak aklıma gelmezdi. fifa‘da real madrid tarihinin en iyi kadrosuyla başarılardan başarılara koşuyorum. en sevdiğim futbolcu topuzlu beckham. santrayı ona yaptırıyorum ki oyunun bug’ından dolayı orta sahadan onunla gol atabileyim. o zamanlar sevdiklerime kıyak geçmesini bilirdim.
sonra bir gün misafirler geldi evimize. lisede okuduğunu tahmin ettiğim biri bilgisayara müzik yükleyebileceğini söyledi. o zamanlar 16-17 yaş bile benim için çok büyük yaştı. annem cengiz kurtoğlu var mı diye sorunca bilgisayara oturmasına izin verildi. sonra o adam başka albümler de yüklediğini söyledi. o zamanlar insanlar düşünceliydi. biz de teşekkür ettik. o zamanlar nezaket kurallarına dikkat ediliyordu. kısa zaman sonra bilgisayara oturduğumda bilmeden ege çubukçu’yu açtım. sonra saatlerce dinledim. birilerinin bir şeyler anlatması çok hoşuma gitmişti. okuldan geliyor, ödevlerimi bitiriyor ve hemen ‘1 gün’ albümünü dinliyordum. o zamanlar derslerime önem verirdim. ezberlemiştim bütün albümü baştan sona. en sevdiğim şarkı ise hey dj. bazen evde kendi kendime söyleyince annem tuhaf tuhaf bakıyordu. ama alıştı o da kısa süre sonra benim o hallerime. gel zaman git zaman, her şey güzelken ben albümü tüketivermiştim. artık şarkıların bıkkınlık verdiğini hissetmeye başlamıştım. arada tarkan dinlemeye çalışıyor ama aynı zevki alamıyordum. başka şarkılar var mıydı? o zamanlar bu kadar akıllı değildim. dinlediğimin rap müzik olduğunu bile bilmiyordum. çünkü o zamanlar televizyon daha yaygındı ve rap müzik çalmazdı.
bir okul çıkışı, arkadaşlarımla counter strike oynarken ege çubukçu’ya benzer bir şarkı çalmaya başladı. o zamanlar counter atılmaz, oynanırdı. utana sıkıla internet cafe’ciye şarkıyı sordum. o zamanlar bile türkçe rap dinlediğimi saklar, utanırdım. kasayı getirsem bana da yükler miydi? babamı bir şekilde ikna ederdim artık. parasını da haftalıktan keserdi. daha kolayı varmış. bana yuvarlak bir şey verip nasıl yapacağımı anlattı. parasının bir kısmını şimdi diğer kısmını ise sonra ödeyeceğim konusunda anlaşmıştık. o zamanlar insanlar birbirine güvenir, yardımcı olurdu. velhasıl kelam üstad ceza ile ve albümü rapstar ile tanışmam bu şekilde oldu. zordu ege çubukçu’ya göre ve bazı yerlerini anlamıyordum ama yine de çoğunu ezberlemiştim. en sevdiğim şarkı buna dur dedi general‘di.
neden anlattım bunları? youtube’da gezerken hey dj şarkısı ile karşılaştım. açıp dinledim. hala ezbere biliyorum. sonra film gibi‘yi açtım sonra da asla‘yı. sonra bütün albümü dinledim. hepsini hala ezbere biliyorum. o günlere döndüm. tüplü monitörüme ve teki çalışmayan dandik hoparlörüme. zaman değişti, ben de değiştim. artık her şeye ulaşması daha kolay. ama şimdi piyasada ne rapstar gibi albüm var ne de david beckham gibi futbolcu.
bol'da yer alan içeriğin doğru veya güncel olduğu hiçbir şekilde iddia veya garanti edilmemektedir. burada okuduklarınız sizi dehşete düşürürse türkçe rap ansiklopedisine de göz atmayı deneyebilirsiniz. hukuka aykırı olabileceğini düşündüğünüz içerikler titizlikle incelenip gereği düşünülmektedir. sözlüğü reklamsız görüntülemek isterseniz üye girişi yapabilirsiniz. soğuk içiniz.