apartmanda yaşayan tek öğrenciyseniz istediğiniz kadar uslu sorunsuz olun diğer sakinlerin önyargısını kıramıyorsunuz.
size farklı bir canlı gibi davranıyorlar, alakanız dahi yokken yiyip içip sıçan eğlenen sorumsuz biri olduğunuzu direk üstünüze yapıştırıveriyorlar. gözleriyle sikiyorlar resmen.
ulan ne alıp veremediğiniz var. zararım yok aidat geciktirmem ses yapmam ev de kapı önü de temizdir vs...
özetle,
apartmanı severim ama bir aşureyi bile esirgedi yönetici ve dostları amk...
iki gündür evimde değildim. x arkadaşın çayı,y arkadaşın çayı ve kantin çayı olmak üzere elin demlediği çayı içmek zorunda kaldım. şimdi eve gelince kendi çayımı içtim. çayın tadını unutmuşum amk. öğrenciliğin bize getirdiği yegane kazançlardan birisidir bu. ancak ve ancak benden daha güzel çay demleyen bir kız bulursam, o zaman oturur ciddi bir güzergah belirlerim.
Rol yapmayınca şu fare deliği dünyada ruh hastası yaftasını yapıştırıyolar insana.
Onca keşmekeşin içinde sahte bir tebessümün veya "çok üzüldüm yha" tarzı eğreti bir cümlenin zulada durması gerekiyor.
Çünkü ağada onlar, paşada onlar.
Övülecekse onlar övülmeli, gülünecekse onlara gülünmeli.
Bu saçma düzene aykırı hareket eden "anormal" insanlar aslında normal insanlar..
Özetle net insan olmak köyün delisi olmaktan daha zor.
Köyün delisi karşı köyün delisiyle anlaşır da, sen kimseyle anlaşamazsın..
taraf olmak çağımızın sorunlarından biri. dönem insanı ya her tarafı seçip rol yapmaya çalışıyor, ya da hiçbir tarafı seçmeyip yalandan eşşek oluyor. doğru olan doğruyu söylemektir bu doğru. lakin her doğru her yerde söylenmez. vakti gelir, o zaman söylenir.
@5839 söylediklerine harfiyen katılıyorum hocam. Günümüz insanı bir türlü ne bok olduğunu kabul edemiyor. Ağacın dibinde biten otuz bir çoğumuz fakat kendimizi ağaç zannediyoruz. Beyin denen boş levhayı doldurmak yerine doluymuş gibi göstermek kolayına geliyor herkesin.
Fakat çoğu zaman aynaya baktığımızda beğendimiz suret fotoğraflarda iyi çıkamayabiliyor..
Bundan yıllar önce..
Minibüsle Bakırköy'e seyir halindeyim.
Öğrencilik dönemleri. Karanlık, insanı derin bir kuyunun içinde hissettiren dönemler..
Kafam cama dayalı halde yüzlerce dertle boğuşuyorum.
Trafik bok gibi..
Kafamda bir an önce inip sigara yakmak var ve dumanı ayak parmak uçlarıma kadar çekmek..
Sonrasında incirli taraflarında minibüse biri bindi ve "Meydan, 1 kişi.." dedi.
O "1 kişi" Dr. Fuchs'tu. Yüksek ihtimal Tilki Sound dönemleri.
İçimden geçirdiğim "vaaay Dr fuchs değil mi bu ya?" Cümlesi yüzüme yansımış olacak ki onu tanıdığımı anladı, gülümsedi.
Ses edemedim nedense. Tabi kafamda türlü düşünceler.. "Arabası yok mu acaba?" "Belki tamircidedir.."
Nihayetinde yolculuk bitti, kapı açıldı.. tam ineceğimiz esnada üstad elini omuzuma koyarak "o kadar düşünme." Dedi ve gitti...
O günden beri o kadar da düşünmüyorum.
evet arkadaşlar bugün kutlu bir gündür. 2 yıldan beri veremediğim mikro ekonomiyi bugün itibari ile vermiş bulunmaktayım. bu saatten sonra sikerim ekonomisini mikrosunu makrosunu. raaaadııızzzz
mt bana dedi ki on dakikada bir verse yazamayan adam rapçi değildir. ben de rapçi miyim değil miyim onu ölçecem şimdi rastgele bir beate çünkü manyağım biraz başlıyorum dakika tutun lol
edit: bitti evet sözler tamam (00.07)
edit 2: aceleden biraz saçma oldu ama beati indirdim kaydını alacam (00.10)
edit 3: allahın cezası cubase ile bir miktar münakaşadan sonra kaydı almayı başardım. buyrunuz kabaca mixledim duyulsun diye
son edit: on dakikada bir verse yazma olayı makara bir muhabbettir. evde deneyebilirsiniz
bol'da yer alan içeriğin doğru veya güncel olduğu hiçbir şekilde iddia veya garanti edilmemektedir. burada okuduklarınız sizi dehşete düşürürse türkçe rap ansiklopedisine de göz atmayı deneyebilirsiniz. hukuka aykırı olabileceğini düşündüğünüz içerikler titizlikle incelenip gereği düşünülmektedir. sözlüğü reklamsız görüntülemek isterseniz üye girişi yapabilirsiniz. soğuk içiniz.